Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1641 - Karar Yıl 2005 / Esas No : 1309 - Esas Yıl 2005





Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle, tetkik hakiminin raporu okundu. Dosyadaki belgeler incelendi. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:Kadastro sırasında dava ve temyize konu 2550, 2551, 2552, 2553, 2554, 2555 ve 2556 parsel sayılı toplam 30.377 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar pay tapu kayıtlarına dayanılarak davacılar adına tesbit edilmiştir. Kadastro komisyonunca dava konusu taşınmazların hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığından söz edilerek taşınmazlar davalı hazine adına tesbit edilmiştir. Belediye Tüzel Kişiliğinin taşınmazlar hakkında açtığı tesbite itiraz davası reddedilerek taşınmazlar hükmen hazine adına tescil edilmiştir. Davacılar Ramazan ve Keziban, Fatma ve Fatma K. tapu kaydına ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar Ramazan ve Keziban, Fatma ve Fatma K. tarafından temyiz edilmiştir.İddia ve savunmaya, mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre dava niteliği ve içeriği itibariyle 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesi hükmüne dayalı kesinleşen kadastroya karşı açılan dava niteliğindedir. Dava ve temyize konu taşınmazların bulunduğu bölgede 3116 sayılı Yasa uyarınca yapılan ve tesbit gününden önce kesinleşen orman sınırlandırma harita ve tutanağının kapsamında ve bu niteliği ile orman sayılan yerlerden iken daha sonra 6831 sayılı Orman Kanununun 1744 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi hükmü uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve bu yönetimsel işleminde kesinleştiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Davacı taraf pay tapu kayıtlarına dayanmıştır. Kural olarak ormanlar için oluşturulan tapu kayıtlarının hukuksal bir değeri bulunmamaktadır. Davacıların tutunduğu pay tapu kayıtlarının oluştuğu gün ve oluşma nedenleri dikkate alındığında sözü edilen tapu kayıtlarının hukuksal bir değeri yoktur. Gerçekten, davacıların davasının dayanağını oluşturan ve konuyu düzenleyen 3402 sayılı Kadastro Kanununun 45. maddesi hükmü Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiştir. İptal kararının derdest görülmekte olan davalarda uygulanacağı kuşkusuzdur. Öte yandan, dava konusu taşınmazların 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi hükmünde tanımlamasını bulan şekilde imar ve ihyaya konu edilmediği, kültür arazisi niteliğini kazanmadığı davacı tarafın taşınmazlar üzerinde zemini ekonomik amaca uygun biçimde kullanmak koşuluyla iktisap sağlayan 20 yıllık süreye ulaşan zilyetliklerinin bulunmadığı, taşınmazlar üzerinde tespit gününde davacılar yararına az yukarıda açıklanan olgular eşliğinde 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13 ve 17. maddesi hükmü aracılığıyla aynı yasanın 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşmediği, mahkemece yapılan keşif, uygulama, toplanıp değerlendirilen delillerle belirlenmiştir. Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre taşınmazlar üzerinde hayvan otlatmak suretiyle sürdürülen zilyetliğin süresi ne olursa olsun hukukça değeri yoktur. Öte yandan, dava ve temyize konu taşınmazlar hakkında dava dışı Varsak Belediye Tüzel Kişiliği tarafından hazine aleyhine dava açıldığı, sözü edilen Varsak Belediyesi Tüzel Kişiliğinin davasının reddine karar verildiği ve hükmün kesinleşerek taşınmazların hükmen davalı hazine adına tapuya tescil edildiği, bu davada Varsak Belediyesi Tüzel Kişiliği ile davacıların görülüp sonuçlanan ve kesinleşen ilamın dayanağı davanın gerçek taraf olmadıkları dikkate alındığında, davacılar yönünden koşulları usulün 237. maddesi hükmünde tanımlanan biçimde kesin hükmün bulunmadığı kuşkusuzdur. Her nekadar, davacılar dava dışı Varsak Belediyesi Tüzel Kişiliği tarafından hazine aleyhine açılan davada davalı olarak hasım gösterilmiş iseler de; davanın Kadastro Mahkemesinde görüldüğü, kadastro davalarının kural olarak tesbitin yada komisyon kararının tarafları hakkında açılıp görüleceği bir başka deyişle hakları çatışanlar arasında görüleceği tesbitin yada komisyon kararının tarafı olmayanlara yanılgı ile husumet yöneltilmesi halinde açılan davaların husumet yönünden reddine karar verileceği dikkate alındığında, dava dışı Varsak Belediyesi Tüzel Kişiliği tarafından davalı Hazine aleyhine taşınmazlar hakkında açılan davada verilip kesinleşen davanın reddi doğrultusunda oluşturulan hükmün davacıları bağlamayacağı kuşkusuzdur. Nevarki, sözü edilen kesinleşen mahkeme hükmü güçlü delil niteliğindedir. Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre güçlü delilin aksi daha güçlü delil ile kanıtlanabilir ise de somut olayda güçlü delilin aksi kanıtlanmamıştır. Mahkemece bu olgular dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davacıların yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile hükmün (ONANMASINA),Yargıtay duruşmasında kendisini vekille temsil ettiren davalı hazine yararına takdir ve tesbit olunan 400 milyon avukatlık parasının davacılardan alınarak davalı hazineye verilmesine, peşin alınan ilam harcının mahsubu ile geriye kalan 1.100.000.- TL (1.10 YTL) harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına, 24.5.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.