Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16257 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 25798 - Esas Yıl 2016





Mahkemesi :İş MahkemesiYARGITAY İLAMIDavacı vekili, Dairemizin 08.06.2015 gün ve 2015/1997 - 11353 E.K. sayılı Bozma kararının maddi hataya dayandığını ileri sürerek, maddi hatanın giderilmesi isteğinde bulunmuştur.Dairemiz kararında maddi hata yapıldığına dair dilekçede özetle; davalı ... Müdürlüğünün hüküm altına alınan alacaklardan diğer davalı şirketle birlikte asıl işveren sıfatı ile sorumlu tutulması gerektiği, Dairemizin bu hususta emsal kararları bulunduğu belirtilmiştir.Dosya ve eklerinin yeniden incelenmesinde, davacının davalı işyerinde iki dönem halinde 6 yılı aşkın çalışmış olup aralıklı çalışmalarda önceki dönem zamanaşımına uğramayacağından davacının her iki çalışma süresinin toplamı üzerinden yıllık izin ücretinin hesaplanarak hüküm altına alınması için ve davacının ücret alacağını talep ettiği süre davacıdan açıklattırılarak gerekirse yeniden bilirkişi raporu alınarak davacının ödenmeyen ücret alacağı ile ilgili karar verilmesi için kararın bozulduğu ancak davalı ...'nın işçilik alacaklarından sorumluluğu ile ilgili herhangi bir bozmaya yer verilmediği görülmüştür. Dairemizin emsal kararları ve 3213 sayılı Maden Kanunu'na 10.06.2010 tarihinde 5995 sayılı Kanunun 17.maddesi ile eklenen ve 24.06.2010 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Ek 7.maddesi de nazara alındığında davalıların sorumluluğunun belirlenmesinde hatalı değerlendirme yapıldığı Dairemizin anılan kararının maddi hataya dayandığı görülmekle ortadan kaldırılmalı, davacının 09.12.2014 tarihli karara yönelik temyiz itirazları yeniden incelenmelidir.Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı, davalı işyerinde maden işçisi olarak çalışırken iş akdini ücretlerinin düzenli ödenmemesi nedeniyle haklı nedenle feshettiğinden bahisle kıdem tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir. Davalı, davacının iş akdini kendisinin feshettiğini, bu nedenle kıdem tazminatı talep edemeyeceğini, diğer tüm haklarının ödendiğini hiçbir alacağı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davacının iş akdini haklı nedenle feshettiği kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 59'uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır. Aktin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret, işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar. 4857 sayılı Kanunun 54 üncü maddesinde, yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında, işçinin aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştığı sürelerin birleştirilerek göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda, işçinin daha önce aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde geçen hizmetlerinin yıllık izne hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması gerekir. Kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmetlerin de aynı gerekçeyle izin hesabı yönünden birleştirilmesi zorunludur. Bununla birlikte, işçiye önceki feshe bağlı olarak kullanmadığı izin ücretleri tam olarak ödenmişse, bu dönemin sonraki çalışma sürelerine eklenerek izin hesabı mümkün değildir. Önceki çalışma döneminde izin kullandırılmak veya fesihte karşılığı ödenmek suretiyle tasfiye edilmeyen çalışma süreleri, aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerindeki çalışmalara eklenir. İşçinin aralıklı olarak aynı işverene ait işyerinde çalışması halinde, önceki dönemin kıdem tazminatı ödenerek feshedilmiş olması, izin yönünden sürelerin birleştirilmesine engel oluşturmaz. Yine, önceki çalışılan sürede bir yılı doldurmadığı için izne hak kazanılmayan süreler de, işçinin aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin hakkı belirlenmelidir. Yıllık izin, özde bir dinlenme hakkı olup, aralıklı çalışmalarda önceki dönem zamanaşımına uğramaz. Yıllık izin hakkı Anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan vazgeçilemez. İşçinin iş sözleşmesinin devamı süresinde kullanmadığı yıllık izinlere ait ücreti istemesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında izin hakkının bulunduğunun tespitini istemesinde hukuki menfaati vardır. Somut olayda, davacı, davalı işyerinde 18.01.2006 – 06.02.2007 tarihleri arası 1 yıl 3 gün ve 10.06.2008 - 01.10.02013 tarihleri arası 5 yıl 1 ay 9 gün olmak üzere toplam 6 yıl 1 ay 12 gün çalışmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda izin hesabı yapılırken, davacının 2 dönem çalışmasının olduğu, ilk dönemin 06.02.2007 tarihinde bittiği, davalı ... vekili tarafından zamanaşımı savunmasında bulunulmuş olması ve 5 yıllık zamanaşımı süresi de geçtiğinden dolayı ilk dönemin hesaba dahil edilmeyeceği, hesaplamanın sadece ikinci dönem çalışması olan 5 yıl 1 ay 9 gün üzerinden yapılacağı bildirilerek davacının 70 gün yıllık izin hakkı bulunduğunun kabulüyle rapor düzenlenmiş, mahkemece söz konusu rapora itibar edilerek karar verilmiştir.Yukarıda ilke kararında da belirtildiği üzere davacı, davalı işyerinde iki dönem halinde 6 yılı aşkın çalışmış olup aralıklı çalışmalarda önceki dönem zamanaşımına uğramaz. Bu sebeple davacının her iki çalışma süresinin toplamı üzerinden yıllık izin ücreti hesaplanarak hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.3-Davacının ücret alacağının miktarı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.Davacı dava dilekçesinde ücret alacağı olduğunu bildirmiş ancak miktarı ve hangi döneme ilişkin olduğunu açıklamamıştır. Yapılan bilirkişi hesaplamasından sonra ise, ücret alacağının miktarına itiraz ederek 1.900,00 TL ücret alacağı olduğunu iddia etmiştir. HMK 31. maddesinin düzenlemesine göre hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir. Bu nedenle mahkemece davacıdan ücret alacağı talep ettiği süre açıklattırılarak gerekirse yeniden bilirkişiden rapor alınarak çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ve araştırma ile karar verilmesi isabetsizdir. 4-Somut olayda, davacı, davalı işyerinde iki dönem halinde 18.01.2006 – 06.02.2007 ve 10.06.2008 – 01.10.2013 tarihleri arasında çalışmış olup mahkemece toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak; davalı ... yönünden davanın husumet yokluğundan reddine, davalı şirket bakımından ise davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.3213 sayılı Maden Kanunu'na 24.06.2010 tarihinde 5995 sayılı Kanunun 17.maddesi ile eklenen Ek 7. maddesinde "maden ruhsat sahiplerinin, ruhsat sahalarının bir kısmında veya tamamında üçüncü kişilerle yapmış oldukları rödovans sözleşmelerinde, bu alanlarda yapılacak madencilik faaliyetlerinden doğacak İş Kanunu, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili idari, mali ve hukuki sorumluluklar rödovansçıya aittir. Ancak bu durum ruhsat sahibinin Maden Kanunundan doğan sorumluluklarını ortadan kaldırmaz" hükmünü öngörmüştür. Davacının çalışma süresi gözetildiğinde 18.01.2006 tarihinden Maden Kanunundaki değişiklik tarihi olan 24.06.2010 tarihine kadar olan işçilik alacaklarından davalı ... Müdürlüğünün rödovans sözleşmesindeki hükümler gereği kontrol yetkisi olduğundan asıl işveren olarak sorumlu tutulması gerekir. Mahkemece davacının Maden Kanunundaki değişiklik sonrası olan 24.06.2010-01.10.2013 tarihleri arasındaki işçilik alacakları yönünden ... Genel Müdürlüğünün sorumlu olmadığının ve husumetin bu dönem için anılan davalıya düşmediğinin kabulü doğru ise de Maden Kanunundaki değişiklik öncesi çalışma dönemindeki işçilik alacakları yönünden davanın davalı ... yönünden reddi doğru değildir.O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Dairemizin 08.06.2015 günlü, 2015/1997-11353 E.K. sayılı kararının kaldırılmasına, temyiz olunan 09.12.2014 tarihli kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 11.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.