Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16215 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 6695 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi :Asliye Hukuk MahkemesiYARGITAY İLAMI Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle temyiz edenin sıfatına göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı vekili, müvekkilinin 09/02/1970 tarihinden emekli olup işten ayrıldığı 26/05/2003 tarihine kadar davalı işyerinde çalıştığını, çalışma süresi içinde iş akdinin belli aralıklarla feshedildiğini ve kısa süre sonra işe tekrar geri döndüğünü, Yargıtay içtihatlarına göre kısa sürelerle iş akdi feshedilen ve tekrar işe alınanların mevsimlik işçi sayılmadığını aynı iş yerine tabi işlerdeki hizmet sürelerinin birleştirilmesi ve tam yıla uyarlanması ile yıllık izinlerini hesaplanması gerektiğini beyanla yıllık izin ücreti alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili, davacının başlangıçta mevsim ve kampanya işçisi olarak çalıştığını, bu nedenle yıllık ücretli izin hakkı bulunmadığını, daha sonra daimi kadroya geçirildiğini, daima kadroda iken tüm izinlerini kullandığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacının yıllık ücretli izinlerini kullandığının ispatının davalıya düştüğü, bu hususun da düzenleme şeklinde belgelerle ispat edilmesi gerektiği, davacının yıllık ücretli izinlerini kullandığına ilişkin tarih ve dönemleri gösterir, izin kullanan kimsenin imzasını taşıyan belgelerin mahkemeye sunulmadığı, bu nedenlerle izin kullanma isteğini içerir belgelerin ücretli izin kullanıldığına ilişkin belgeler olarak dikkate alınmayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Çalışmanın sadece yılın belirli bir döneminde sürdürüldüğü veya tüm yıl boyunca çalışılmakla birlikte çalışmanın yılın belirli dönemlerinde yoğunlaştığı işyerlerinde yapılan işler mevsimlik iş olarak tanımlanabilir. Söz konusu dönemler işin niteliğine göre uzun veya kısa olabilir. Her zaman aynı miktarda işçi çalıştırmaya elverişli olmayan ve işyerinde yürütülen faaliyetin niteliğine göre işçilerin her yıl belirli sürelerde yoğun olarak çalıştıkları ve fakat yılın diğer dönemlerinde iş sözleşmelerinin, ertesi yılın faaliyet dönemi başına kadar ara vermeyi gerektirdiği işler mevsimlik iş olarak değerlendirilir. 1475 sayılı Kanunun 50. maddesinde 4857 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, mevsimlik işlerde yıllık ücretli izinlere ilişkin hükümler uygulanamaz. Bir başka anlatımla, mevsimlik işçi İş Kanununun yıllık ücretli izin hükümlerine dayanarak, yıllık ücretli izin kullanma veya buna dayanarak ücret alacağı isteminde bulunamaz. Hemen belirtmek gerekir ki, bu kural nispi emredici nitelikte olup, işçi lehine bireysel ya da toplu iş sözleşmesi ile yıllık ücretli izne ilişkin hükümler düzenlenebilir. Bu durumda sözleşmedeki izinle ilgili hükümler uygulanacaktır. Diğer taraftan, bir işyerinde mevsimlik olarak çalıştırılan işçi, mevsim bitiminde, mevsimlik iş dışında askı süresi içinde işverenin diğer işyerlerinde çalıştırılıyorsa, devamlı bir çalışma olgusu söz konusu olduğundan, bu durumda işçinin yıllık ücretli izin hükümlerinden yararlandırılması gerekir. Aynı işverene ait yazlık ve kışlık tesislerde, sezonluk işlerde fakat tam yıl çalışan işçiler de, 4857 sayılı Yasanın 53/3 maddesi ve Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliğinin 12’nci maddesi uyarınca yıllık ücretli izne hak kazanacaklardır. Yılın çalışılmayan bölümünde işçi bu hakkını kulanmış olup, yasa koyucunun mevsimlik işte yıllık izin öngörmemiş olmasının temel gerekçesi de çalışılan süre itibarıyla dinlenme ihtiyacının ortaya çıkmamış oluşudur 4857 sayılı İş Kanununun 53. maddesinde mevsimlik işlerde yıllık izin hakkının doğmayacağı belirtilmiş ise de, yılın ne kadar bölümünde çalışılma halinde mevsimlik iş sayılacağı yönünde bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Öyle ki yılın tamamına yakın bir bölümünde çalışılma halinde Anayasal temeli olan dinlenme hakkının tanınmasının gerekeceği açıktır. Bu durumda çalışma süresine göre mevsimlik statüden vazgeçilmiş, taraflar arasında işçinin yıllık izin ücretine hak kazanacak şekilde sürekli çalışmasına dair bir sisteme geçilmiş olur. Dairemizin istikrar kazanan kararlarında da çalışmanın 11 ayın üzerine çıktığı hallerde mevsimlik iş ilişkisinin dışına çıkıldığı kabul edilmiş ve daha sonraki çalışmalar için yıllık izin hakkının doğduğu sonucuna varılmıştır. Somut olayda, davacının 9.2.1970 tarihinde mevsimlik işçi olarak işe girdiği 7.10.2002 tarihinde daimi kadroya alındığı, 26.5.2003 tarihinde emekli olduğu anlaşılmaktadır. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre mevsimlik işçinin yıllık izne hak kazanabilmesi için bir yıl içerisindeki çalışmasının en az 330 gün olması gerekmektedir. Yapılacak iş; davacının mevsimlik işçi olarak işe başladığı 9.2.1970 tarihinde daimi kadroya alındığı 7.10.2002 tarihine kadar davalı işyerinde her yıl çalıştığı süreyi ayrı ayrı tespit edip yılda 330 gün veya üzerinde bir çalışması var ise o yıl için ...'ne göre hakettiği izin süresini belirleyip kadroya geçtikten sonra hakedipte kullanmadığı izin sürelerinide bu süreye ekleyerek davacının yıllık izin alacağını hesaplattırıp kararı davacının temyiz etmemesi nedeniyle davalı yararına oluşan usulü kazanılmış hak ilkesi de gözetilerek çıkacak sonuca göre bir karar vermektir. Ayrıca yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir. Somut olayda davalı, davacıya yıllık izinlerinin kullandırıldığını savunarak dosyaya davacının imzasının bulunduğu bir kısım izin dilekçesi taleplerini sunmuştur. Davalı tarafından dosyaya sunulan izin talep dilekçelerinde izinde geçirilecek sürelerin belirtildiği ve belgelerde amir onayının bulunduğu anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu dilekçelerde yazılı süreler izin süresinden düşülmeden hesaplama yapılmıştır. Mahkemece, bu belgelerde yazılı tarihlerde davacının izin kullandığının kabulüyle izin süresi hakkında yeniden hesaplama yapılarak karar verilmesi gerekirken; izin kullanma isteğini içerir belgelerin ücretli izin kullanıldığına ilişkin belgeler olarak dikkate alınmayacağı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması da isabetsiz olmuştur. Davalı şirketin ticaret ünvanı "Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri A.Ş." iken, 17 Şubat 2012 tarih ve 8008 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi'nde ilan edilen ana sözleşme değişikliği ile şirketin ünvanı "Gayrimenkul Anonim Şirketi" olarak değişmiştir. Mahkeme kararının başlığında davalı şirketin yeni ticaret ünvanının Gayrimenkul Anonim Şirketi olarak gösterilmemiş olması da doğru olmamıştır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 03.10.2013 gününde oybirliğiyle karara verildi. Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar Kesinleşmeden icraya konulamayacak kararlar Taraflar arasındaki “şikayet” kanun yolundan dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11.İcra Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 22.03.2013 gün ve 2013/294 E., 2013/251 K. sayılı kararın incelenmesi şikayetçiler vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 22.11. Davalının adresi bilinmiyorsa ne yapmak lazım ? Uydurma bir adres mi yazlı ya da boş mu bırakılmalı? Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın açılmamış sayılmasına yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı ve Sosyal medya ortamından elde edilen veriler boşanma davasında tek başına delil olarak kabul edilemez Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:Mahkemece; davacı tarafından dosyaya sunulan elektronik ortamdan elde edilen resimler ve elektro Yargıtay Yargıtay Karar Arama Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ? Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Kanunu Yargıtay İş Bölümü Yargıtay Haberleri Karar Arama Yargıtay Kararları Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Yargıtay Ceza Dairesi Kararları BAM Kararları Danıştay Kararları Anayasa Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları Karar Arama Nasıl Yapılır? Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir? Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır? BAM Karar Arama Nasıl Yapılır? Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır? Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?