Mahkemesi : Antalya 5. İş MahkemesiTarihi : 14/03/2014Numarası : 2012/460-2014/184 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1- Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı, davalı işyerinde 24/02/2009-19/08/2010 tarihleri arasında iç mimar olarak çalıştığını, iş akdinin kendisi tarafından alacaklarının ödenmemesi nedeniyle sonlandırıldığını bildirerek kıdem tazminatı ile fazla mesai, yıllık izin ücreti ve ücret alacaklarının tahsilini talep etmiştir. Davalı davacının tüm alacaklarının ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında davacının ücretinin ödenip ödenmediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 37 nci maddesine göre, işçiye ücretin elden ya da banka kanalıyla ödenmesi durumunda, ücret hesabını gösteren imzalı ve işyerinin özel işaretini taşıyan “ücret hesap pusulası” verilmesi zorunludur. Uygulamada çoğunlukla “ücret bordrosu” adı altında belgeler düzenlenmekte ve periyodik ödemelerde işçinin imzası alınmaktadır. Banka aracılığı ile yapılan ödemelerde banka kayıtları da ödemeyi gösteren belge niteliğindedir.Ücretin ödendiğinin ispatı işverene aittir. Bu konuda işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesi yeterli ise de, para borcu olan ücretin ödendiğinin tanıkla ispatı mümkün değildir. 4857 sayılı Yasanın 32 nci maddesinde, “Çalıştırılan işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının özel olarak açılan banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenmesi hususunda; tabi olduğu vergi mükellefiyeti türü, işletme büyüklüğü, çalıştırdığı işçi sayısı, işyerinin bulunduğu il ve benzeri gibi unsurları dikkate alarak işverenleri veya üçüncü kişileri zorunlu tutmaya, banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının, brüt ya da kanunî kesintiler düşüldükten sonra kalan net miktar üzerinden olup olmayacağını belirlemeye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığından sorumlu Devlet Bakanlığı müştereken yetkilidir. Çalıştırdığı işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka hesapları vasıtasıyla ödeme zorunluluğuna tabi tutulan işverenler veya üçüncü kişiler, işçilerinin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaklarını özel olarak açılan banka hesapları dışında ödeyemezler” şeklinde kurala yer verilmiştir. Anılan hükme göre, belli koşulların varlığı halinde ödemeler işçi adına açılacak banka hesabına yatırılmalıdır. Somut olayda davalı davacının ücretlerinin G..B.. K.. Ş..de bulunan ücret hesabı yatırıldığını savunmuştur. Buna rağmen davacının maaşlarının yatırıldığı banka hesabına ait kayıtlar dosya içerisine alınmamış ve ücretlerin ödendiğine dair ödeme belgesi sunulmadığı gerekçesi ile talep edilen ücret hüküm altına alınmıştır. Mahekemece davacı tarafa ait G..B.. K.. Ş..de bulunan ücret hesabına ait banka kayıtlarının dosya arasına alınarak ödeme yapıldığı iddia edilen aylarda banka kanalı ile ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılıp, çıkacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozma nedenidir. 3-Taraflar arasında yıllık izin kullandırılıp kullandırılmadığı konusunda da uyuşmazlık bulunmaktadır. Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir. Somut olayda davalı işyerinde giriş-çıkışların kart sistemi ile kontrol edildiği ve buna ilişkin kayıtların dosyaya sunulduğu anlaşılmaktadır. Bu kayıtlara göre 2010 yılının Temmuz ayında davacının işe gelmediği anlaşılmakla davacının bu hususta isticvap edilerek çıkacak sonuca göre karar vermek gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru olmayıp, ayrı bir bozma nedenidir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 10.07.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.