Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1577 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 1488 - Esas Yıl 2008





Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü: İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, bu yolla saptanan dava niteliği dikkate alındığında mahkemece yapılan araştırma, soruşturma hüküm vermeye yeterli değildir. Tarafların dayandığı tapu kayıtlarının uygulamasına ilişkin yerel bilirkişi sözleri dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmediğinden soyut nitelikte gerekçesiz sözlerden ibaret olduğu gibi uzman bilirkişi tarafından düzenlenen rapor ve eki harita da keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan vermediği açık bir deyişle yargı denetimine açık olmadığından yetersizdir. O halde saptanan dava niteliği dikkate alındığında sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle tarafların tutunduğu tapu kayıtları ilk oluştuğu günden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ve Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilmeli, dayanılan kayıtların dava dışı başka taşınmaz yada taşınmazlara revizyon görüp görmediği, Tapu Sicil Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup saptanmalı, revizyon görmüş ise dava konusu taşınmazla birlikte revizyon gördüğü dava dışı taşınmazları ve bu taşınmazlara da dıştan komşu taşınmazları da bir arada gösterecek şekilde geniş kapsamlı birleşik harita Kadastro Müdürlüğünden getirtilmeli, bundan sonra dıştan komşu taşınmazların tespit tutanakları ve varsa dayanakları kayıtlar davalı iseler dava dosyaları da getirtilmeli, dayanılan kayıtların dava dışı başka taşınmazlara revizyon gördüğü ve davalı oldukları saptandığı takdirde usulün 43 ve onu izleyen maddeleri hükmü uyarınca dava dosyalarının birleştirilip birleştirilmeyeceği yönü üzerinde durulmalı, vurgulanan bu olgunun dava ekonomisi ve tapu kayıtlarının kapsamının sağlıklı biçimde belirlenebilmesi için zorunlu olduğu özellikle dikkate alınmalı, daha sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi, tutanak bilirkişilerinin tümü, tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar hazır olduğu halde dava konusu 106 ada 21 parsel sayılı taşınmaz başında keşif yapılmalı, 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 20.maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kayıtları yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, uygulamada tapu kayıtlarının revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlar varsa özellikle gözönünde tutulmalı, tapu kayıtlarında tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye kayıtlarda tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, uygulamaya ilişkin yerel bilirkişi ve tanık sözleri, dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmeli, bu yolla dava konusu taşınmazın taraflardan hangisinin dayandığı tapu kaydının kapsamında kaldığı duraksamasız saptanmalı, tapu kayıtlarının haritasının bulunduğu belirlendiği takdirde kapsamlarının haritasına göre saptanacağı düşünülerek tapu kayıtlarının dayanağı haritaların ölçekleri ile kadastro paftasının ölçekleri eşitlenerek haritalar yerel bilirkişi yardımı uzman bilirkişi eliyle yerine çakıştırılıp kapsamları belirlenmeli, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki doğal yada yapay sınır yerlerinden yararlanılmalı, tapu kayıtlarının ifraz görmüş ise ifraz yoluyla oluşan müfrez tapu kayıtlarının kapsamının kök tapu kaydı kapsamı içerisinde aranılacağı düşünülmeli, dava konusu taşınmazın tümü yada bir bölümü dayanılan tapu kayıtlarının kapsamı dışında kaldığı saptandığı takdirde tapu kayıtlarının kapsamı dışında kalan taşınmaz yada taşınmaz bölümleri yönünden yeterli biçimde zilyetlik araştırması yapılmalı, bu konuda zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, uygulamada taraflardan birinin tutunduğu tapu kaydının kapsamı dışında kalan taşınmaz kesiminin diğer tarafın dayandığı tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığı zilyetliğe ilişkin deliller değerlendirilirken göz önüne alınmalı, hukuksal değerini yitirmedikçe tapulu taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımadığı düşünülmeli, tespit tutanağı bilirkişilerinin beyanları ile yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında aykırılık bulunduğu takdirde tespit tutanağı bilirkişileri de çekişmeli taşınmaz başında usulün 259.maddesi hükmü uyarınca ayrı ayrı dinlenerek, çelişki giderilmeli, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi kabule göre de A....... T....'ın dava konusu taşınmaz üzerinde zilyet olduğu tutanağın beyanlar hanesinde gösterildiği halde karar verinde bu konuda olumlu yada olumsuz bir hüküm kurulmamış olması, adı geçene aleyhindeki mahkeme hükmünün tebliğ edilmemiş olması dahi isabetsiz, davacı hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 15.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.