Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15614 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18560 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi : Ceyhan 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi Sıfatıyla)Tarihi : 15/03/2013Numarası : 2012/426-2013/109 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı Bakanlık vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma ilamına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının yerinde olmaması nedeni ile reddine, 2-Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde alt işverenler işçisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini,açtığı işe iade davasının kabul edilerek davacının alt işveren nezdindeki işine iadesine karar verildiğini, dava dışı alt işveren şirketin ihtara rağmen davacıyı işe başlatmadığını, bunun üzerine işe başlatmama tazminatı ve 4 aylık boşta geçen süre ücretinin tahsili için yapılan takibe davalının itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu iddia ederek itirazın iptali ile takibin devamına, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davacının işe iade için davalı Bakanlığa ya da şirketi müracaat etmediğini, bu nedenle bu alacakları talep edemeyeceğini savunmuş ve davanın reddini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine 22. Hukuk Dairesi'nin 28.09.2011 tarihli ilamı ile özetle “... davacının işe başlatılmak için yaptığı başvuruya ilişkin tebligatın işyerinin kapalı olması nedeni ile muhtara yapıldığı, adreste bulunmama nedeninin kanunda belirtilen kişilere sorulmadığı, yeni adresinin araştırılmasına ilişkin herhangi bir işlem yapılmadığı, tebliğ memurunca yeni adresinin saptanamadığına ilişkin bir açıklama yapılmadığı, tebliğ evrakının muhtara teslim edildiğine ilişin ihbarnamenin kapıya yapıştırılıp yapıştırılmadığının belli olmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre davacının işe başlatılmaya ilişkin başvurusu usulüne uygun tebliğ edilmemiştir. İşe başlatılma başvurusu usulüne uygun şekilde tebliğ edilmeyen işverenin işe başlatma yükümlülüğünden söz edilemez. Davacı işçi işe başlatılmak için süresinde başvurmadan boşta geçen süre ücreti ile işe başlatmama tazminatı isteğinde bulunamayacağından davalı bakanlığın icra takibine yaptığı itiraz haklıdır. Bu nedenle itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkâr istemini içeren bu davanın reddi gerekir. Yazılı gerekçe ile davanın kabulü hatalı olmuştur.” gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkeme bozma kararına uymuş, davacı vekilinin dava dışı şirkete noter aracılığıyla yapılan işe başvuru ihtarnamesini sunması üzerine davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vererek dosyayı incelenmek üzere yeniden 22.Hukuk Dairesi'ne göndermiştir. 22. Hukuk Dairesi'nin 18.05.2012 tarihli ile ilamı ile “...Mahkemece Yargıtay bozma kararı doğrultusunda dosyada bulunmayan tebligat parçası getirildikten sonra işin esası hakkında yeniden hüküm kurması gerekirken mahkemece karar verilmesine yer olmadığı şeklinde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Esas hakkında karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir. “ gerekçesi ile ikinci kez bozulmuştur. Mahkeme bozma kararın uyduktan sonra davacının 10 günlük yasal süre içinde dava dışı işveren şirkete işe iadesi başvuruda bulunduğu, tebligatın noter aracılığıyla şirketin mahkeme kararındaki adresine yapıldığı, tebligatın 7201 sayılı Yasa'nın 21.maddesine uygun olduğu, şirketin tüzel kişilik olması nedeni ile tüzüğün 28.maddesindeki koşulların araştırılmasının gerekli olmadığı, zira, muhatabın adreste bulunamaması halinde, bunan nedeninin belirlenmesi ve tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceğinin tespit edilmesi gerçek kişiler yönünden zorunlu olup, hükmi şahısların sıfatı ve niteliği itibariyle böyle bir araştırmanını yapılamamasının, tebligatın usulsüzlüğü sonucunu doğurmayacağı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacının itirazın iptali davasına konu ettiği icra takibinde sadece 4 ylık boşta geçen süresi ücreti ve 4 aylık işe başlatmama tazminatı talep edilmemiş, aynı zamanda işlemiş faiz de istenmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda işlemiş faiz alacağı ile ilgili hesaplama yapılmayıp, sadece istenen oranların ve faiz miktarının yerinde olduğu belirtilmiştir. Davacının talep ettiği kadar işlemiş faiz alacağı olup olmadığı ve miktarı tam olarak tespit edilmeden itirazın tümden iptaline karar verilmesi hatalı olmuştur. Mahkemenin bu hususta ek hesap raporu alarak sonucuna göre işlemiş faiz alacağı hakkında karar vermesi gerekir. 3-Mahkemece, yapılan yargılama sonunda davacı yararına %40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. İ.İ.K. 67. maddesinde değişiklik yapan 6352 sayılı Yasanın değişikliğe ilişkin maddesi Resmi Gazete'de yayımlandığı 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe girdiği ve İİK.'nun 67/2.maddesindeki düzenleme emredici olup kamu düzenini ilgilendirdiğinden yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal etkisini göstereceğinden tamamlanmamış tüm hukuki durumlara uygulanması gerekeceği dikkate alındığında, davacı yararına %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesi gerekirken %40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. 4-Davalı Bakanlığın 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13/j maddesi uyarınca harçtan muaf olduğu halde harçla sorumlu tutulması doğru olmamıştır. O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, karar bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.07.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.