Mahkemesi :İş MahkemesiDava Türü : İşe iade Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Davacı vekili, müvekkilinin işe ilk giriş tarihinden itibaren ...'ya bağlı petrol sahalarında en son davalı alt işveren ... yanında ve öncesinde de değişik alt işverenler bünyesinde asıl işveren ...’ya ait ... Bölge Müdürlüğü Üretim Atölyesinde üretim saha işçisi olarak aralıksız çalıştığını, 31.12.2014 tarihi itibariyle iş akdinin nedeni açık ve kesin bir biçimde yazılı olarak müvekkile bildirilmeden savunması alınmadan haksız ve geçersiz olarak feshedildiğini, davalı asıl işverenin muvazaalı yoldan işçi istihdamını sağlamaya yönelik hizmet alım sözleşmeleri yaptığını, ihale verilen işin asıl işveren için işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerden olmadığı, davalı kurumun asıl işlerinden olduğu üretime ve asıl işe ilişkin oldukça basit ve herhangi bir nitelik ve teknolojik uzmanlık gerektirmeyen işlerden olduğunu, ihale bedellerinin ... sermayesinin kat be kat üstünde olduğunu, davalı ...’nun işçiler üzerinde tek yetkili olduğunu, tüm tasarrruf yetkisini elinde bulundurduğunu, işçilerin davalı ...’nun kadrolu çalışanlarından emir ve talimat aldıklarını, davalı ... nun taşeron işçilerini fiilen kendi işçisi gibi çalıştırdığını, davalı ...’ya karşı açtıkları işe iade ve muvazaa davalarında ... İş Mahkemesinin işe iade ve muvazaa kararı verdiğini belirterek feshin geçersizliğine, davacının işe ilk giriş tarihinden itibaren asıl işveren ...’nun işçisi olduğunun tespiti ile asıl işveren ...'nun işyerine işe iadesini işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücretinin belirlenmesini talep etmiştir. Davalı ... vekili davacının müvekkili ile aralarında bir hizmet akdinin bulunmadığını, tüm hak ve alacaklarından münhasıran yüklenicinin sorumlu olduğunu, davanın ortaklığa karşı açılmasının usule aykırı olduğunu, husumet itirazında bulunduklarını, muvazaanın oluşabilmesi için İş Kanunu 2. maddesindeki 3 koşuldan birinin gerçekleşmesi gerektiğini bunların asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından çalıştırılması, daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulması, işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl işin bölünerek alt işverenlere verilmesi halleri olduğunu, müvekkilinin asıl faaliyet alanının petrol arama, sondaj ve üretimi olduğunu, firmaya verilen işin ise elektrik ve jeneratör işi olup müvekkilinin asıl işi olmadığını, ... ... İş Müfettişlerince yapılan teftişte diğer davalı ... Firması ile imzalanan sözleşmelerin muvazaalı olmadığının belirtildiğini, muvazaaya ilişkin tüm iddiaların yersiz olduğunu davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; Davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, davacının belirli süreli iş akdi ile çalıştırıldığını, davacının dava açma hakkının bulunmadığını, davacının ...'nun aradığı niteliklere sahip olmadığından iş akdinin feshedildiğini, müvekkilinin ihale ile işçi alım hizmetinde bulunan ve hizmet veren bir şirket olduğunu, feshe bağlı alacaklardan sorumluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, alt işveren ...'ın ... ... Bölge Müdürlüğü'ne bağlı Üretim sahaları elektrifikasyon işleri hizmetlerinin yürütülmesi işini hizmet alım sözleşmesiyle üstlenmiş olup, üstlenilen işin asli işe yardımcı işlerden olmadığı gibi asli işin bir bölüm veya eklentisi de olmayıp, aksine ...'nun asli işlerinden olduğu, hizmet alım sözleşmesiyle yüklenici firma işçilerinin istihdamının ...'nun kontrol organının denetim ve talimatına bağlı kılındığı, davalı alt işveren ... çalışanlarının tecrübesiz olduğu ve uzmanlıklarının olmadığı, davalılar arasında imzalanan ihale sözleşmesi incelendiğinde alt işverenin işin görülmesinde kullanacağı araç /gereç olarak iş elbisesinden bahsedildiği, alt işverenin herhangi bir teknolojisinin olmadığının buradan açıkça görüldüğü, davacı vekili tarafından dosyaya sunulan delil listesi ekinde sunduğu belgeler arasında bulunan ... ile ... arasında imzalanan hizmet alım sözleşmelerinin muvazaalı olduğuna dair Mahkemenin 2010/28 E 2011/464 K sayılı ilamında ...'nin, ... Bölge Müdürlüğüne bağlı petrol üretim sahalarının enerji nakil hatları bakım onarım ve işletme işlerini ihale yoluyla aldığı, davacının enerji nakil hatlarının bakım ve onarımında çalıştığı, yapılan hizmet alım sözleşmesinin muvazaalı olduğu sonucuna varıldığı ve bu kararın Yargıtay 22. Hukuk Dairesi tarafından onanarak kesinleştiği, davacının çalıştığı iş sahasında davacının yaptığı aynı işin ... işçileri tarafından da yapılmakta olduğu, davalılar arasındaki asıl işveren-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu, davacının baştan beri davalı ...'nun işçisi sayılması gerektiği gerekçesiyle ... hakkında husumet yönünden red kararı verilerek davalı ...'na yönelik davanın kabulüne karar verilmiştir. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2/6 maddesi uyarınca, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur. Keza aynı maddenin 7. fıkrasına göre de “Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler.” 4857 sayılı İş Kanununun 2/6 son cümlesi uyarınca asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerden alt işverenle birlikte sorumludur. 4857 sayılı İş Kanunu ile asıl işverenin, bu Kanundan, iş sözleşmesinden ve alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerden sorumlu tutulması şeklindeki düzenleme, asıl işverenin sorumluluğunun genişletilmesi olarak değerlendirilmelidir. Bu durumda, ihbar, kıdem, kötüniyet ve işe iade sonucu işe başlatmama tazminatları ile ücret, fazla çalışma, hafta tatili, bayram ve genel tatili, yıllık izin, ikramiye, pirim, yemek yardımı, yol yardımı gibi tüm işçilik haklarından birlikte sorumluluk esastır. Kanunun kullandığı “birlikte sorumluluk” deyiminden tam teselsülün, dolayısı ile müşterek ve müteselsil sorumluluğun anlaşılması gerekir. Muvazaalı bir hukuki muamele ile üçüncü kişinin ızrar edilmesi ona karşı bir haksız eylem niteliğindedir. Üçüncü kişiler muvazaa nedeniyle hakları halele uğratıldığı takdirde haksız fiil sorumluluğuna dayanarak muvazaalı hukuki işlemi yapan taraftan zararının tazminini isteyebilir. Haksız fiil işleyen kimse uygun illiyet bağı çevresine giren bütün zararlardan sorumludur. Ayrıca muvazaa sebebiyle akdin hükümsüzlüğünün ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılması sayılan hallerde muvazaa ileri sürülemez ise de muvazaanın tarafı olanların muvazaayı birbirlerine karşı ileri sürmeleri mümkündür. Asıl işveren ve alt asıl işveren arasındaki sözleşmenin muvazaalı olması halinde, asıl işveren başlangıçtan beri gerçek işveren olduğundan, feshin geçersizliği ve işe iade davasının tarafı gerçek işveren ile muvazaalı işlemin diğer tarafı olan kişi veya kuruluşlar olmalı, işçi gerçek işverene ait işyerine iade edilmeli, işe iadenin mali sonuçlarından muvazaanın tarafı olan kişi veya kuruluşta gerçek işverenle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalıdır. Somut olayda mahkemece davacının muvazaa nedeniyle asıl işveren işçisi sayılarak asıl işverene işe iadesi isabetli olup davalı ...'nun bu yöne dair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak muvazaanın tarafı olan ... hakkında husumetten red kararı verilmesi isabetli olmamıştır. Bu yön kararı temyiz eden davalı ...'nun da hak alanını ilgilendirdiğinden ...'ın feshin geçersizliğine bağlı tazminatlardan asıl işveren ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması gerekmektedir. 4857 sayılı İş Yasasının 20/3.maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA, 2-Feshin GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının ...'ya ait işyerinde İŞE İADESİNE, 3-Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminatın davalılar müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak kaydı ile miktarının davacının kıdemi dikkate alınarak takdiren 4 aylık brüt ücreti tutarında BELİRLENMESİNE, 4-Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilinin GEREKTİĞİNE, 5-Alınması gereken 29,20 TL harçtan peşin yatırılan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 1,50 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine'ye gelir kaydına, 6-Davacının yapmış olduğu 113,50 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davalıların yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'ne göre 1.800,00 TL avukatlık ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 8-Artan gider ve delil avansının ilgilisine iadesine, 9-Peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalı ...'na iadesine, 18.01.2016 gününde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
Esastan verilmiş bir ret kararı olduğundan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince nisbi vekalet ücreti verilmelidir
(...Davacı vekili, 24.12.2008 tarihli sözleşme ile davalının T. Markası altında bayilik faaliyetinin gerçekleştirdiğini, davalıya ait taşınmaz üze-rinde 2021 yılına kadar lehlerine intifa hakkı verildiğini ve intifa bedelinin peşin olarak ödendiğini, Rekabet Kurulunun bayilik sözleşmelerini 5 yıl il
icra müdürünün tebligat yapılan kişilerin varlığını araştırma yükümlülüğünün bulunmadığı -hatalı tebligat - bakanlığa açılan dava -görev
Davacı M.. S.. vekili Avukat S.. B.. tarafından, davalılar T.C. Posta Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü vdl. aleyhine 19/12/2006 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 05/06/2012 günlü kararın Yargıtay’ca
Müvekkilin yazılı talimati olmaksızın karşı tarafla sulh olunması haklı azil nedenidir-Ayrıntı içermeyen ibranamenin makbuz hükmünde olacağı
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalılar avukatınca duruşmalı davacılar avukatınca duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgili
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?