Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15559 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 9829 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : Antalya 1. İş MahkemesiTarihi : 08/04/2013Numarası : 2012/52-2013/179 Taraflar arasındaki dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, duruşma için tebliğ edilen 28.01.2014 günü belirlenen saatte temyiz eden davalı C...O.... ve Tic.A.Ş. vekili Av.A.. K.. ve karşı taraftan davacı M.. A.. vekili Av...N... E....geldiler, gelenlerin huzuru ile duruşmaya başlandı. Duruşmada hazır bulunan tarafların sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyadaki belgeler incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle temyiz nedenlerine göre davalı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının yerinde olmaması nedeni ile reddine, 2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır. İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemiz, 270 saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabul etmektedir. Günlük çalışma süresinin onbir saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı, zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir. Yine işçilerin gece çalışmaları günde yedibuçuk saati geçemez (İş Kanunu, Md. 69/3). Bu durum günlük çalışmanın, dolayısıyla fazla çalışmanın sınırını oluşturur. Gece çalışmaları yönünden, haftalık kırkbeş saat olan yasal çalışma sınırı aşılmamış olsa da günde yedibuçuk saati aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti ödenmelidir. Fazla çalışma yönünden diğer bir yasal sınırlama da, İş Kanununun 41 inci maddesindeki, fazla çalışma süresinin toplamının bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamayacağı şeklindeki hükümdür. Ancak bu sınırlamaya rağmen işçinin daha fazla çalıştırılması halinde, bu çalışmalarının karşılığı olan fazla mesai ücretinin de ödenmesi gerektiği açıktır. Yasadaki sınırlama esasen işçiyi korumaya yöneliktir. Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Yasanın 68 inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir. Somut olayda, davacı, davalı işyerinde sıcak ürün şefi/aşçı olarak kasaphane şefi olarak 17.05.2008-28.11.2011 tarihleri arası çalışmıştır. Davalı işyerinde 4/5 Ekim 2011 tarihlerinde yapılan Turizmde İş Sürelerinin İyileştirilmesi projesi kapsamında yapılan genel teftişte içinde davacının da olduğu mutfak, servis ve diğer bölüm çalışanlarına 2011 yılı Şubat, Mart, Ağustos ve Eylül aylarında fazla çalışma ücret tahakkuklarının yapıldığı, sonrasında ise işin niteliği, tanık anlatımları ve işveren vekilinin beyanlarına göre fala çalışma yapan işçilerin isimleri, işe giriş tarihleri ve fazla çalışma saatlerini gösterir liste düzenlenmiş olup davacının da 192 saat fazla çalışma yaptığı belirlendiği, akabinde genel teftişte tespit edilen eksikliklerin giderilip giderilmediğinin tespiti için yapılan kontrol teftişinde ise davacı dahil tespit edilen fazla çalışma sürelerine ilişkin ücretlerin ödendiği de tespit edilmiştir. Genel teftiş ve kontrol için yapılan teftişlerde bir kısım işçilerin de beyanları alınmıştır. Bu işçilerden olan davacı beyanında "teftişte tespit edilen fazla çalışma ücretlerinin ödenmediğini, 2011 yılı Ağustos ve Eylül ayında fazla çalışma ücretinin ödendiğini" beyan etmiştir. Dosyaya sunulan banka kayıtları dikkate alından teftiş sonucu belirlenen ücretin ödendiği ve davacının da itirazsız bu ödemeyi kabul ettiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla gerek genel teftiş, gerekse kontrol teftişi ve davacı işçinin bizzat alınan yazılı beyanı ve tüm dosya kapsamından; davacının 2008-2011 yılı Ekim ayına kadar olan dönem için iş müfettişince tespit edilen toplam fazla çalışma sürelerinin belirlendiği ve bu belirlenen sürelere ait ücretin de ödendiği, davacının itirazsız kabul ettiği, bu tespitlerden daha fazla çalıştığına dair yazılı delil ise sunulmadığı somut olayda da iş müfettişi tespiti ve ödeme kayıtlarına karşı tanık beyanlarına ve davalı işverenden sadır olup olmadığı belli olmayan memorandum başlıklı belge ile her zaman ve her yerde düzenlenme ihtimali bulunan bir kısım vardiya saatlerine ve vardiya planlarına dayanan belgelere itibar edilerek fazla mesai alacağınının kabulü hatalıdır. İş müfettişi tespitleri ve bu tespitler doğrultusunda yapılan ödemeler ile davacı işçinin iş müfettişlerine karşı beyanı dikkate alındığında davacının fazla çalışma alacağı bulunmadığı sonucuna varılmaktadır. O halde mahkemece fazla çalışma alacağının reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile kabulü cihetine gidilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir olunan 1100,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 08.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.