Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15531 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 25953 - Esas Yıl 2016





Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:Davacı vekili, müvekkilinin ...'a ait ... ... 6084 ada, 2 parselde kayıtlı bulunan taşınmazı üzerindeki inşaatın, inşaat mühendisi olarak Şantiye Şefliğini yaptığını, taraflar arasında akdolunan 13/12/2012 tarihli sözleşme gereği 09 temmuz 2013 tarihinde ... Belediye Başkanlığı İmar İşleri Müdürlüğüne mezkur şantiye şefliğinden istifa ettiğini ... Noterliğinden çekilen ihbarname ile bildirdiğini, taraflar arasında yapılan iş sözleşmesinde aylık 2.250,00 TL olarak anlaştıklarını, davacının işe başladığı tarihten fesih tarihine kadar geçen zaman diliminde toplam altı ay sekiz günlük çalışma ücreti olan 14.250,00 TL alacağın ödenmediğini beyan ederek en yüksek banka iskonto faizleriyle birlikte tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili, davacının hiçbir alacağı olmadığını, müvekkili ile davacının ... ili ... ilçesi 6084 ada 3 parsel numarasında kayıtlı taşınmaza ilişkin şantiye şefliği hizmet sözleşmesi imzalandığını, anılan sözleşme ve işin doğası gereği sözleşme yapının ruhsat tarihinden itibaren başladığını, davacı ile yapılan sözleşme gereği davacının 1 ay çalıştığını ve ücretini aldığını, bir ayın sonunda şantiyeye uğramadığını, iş sözleşmesinin sözlü olarak karşılıklı mutabakat sonucunda eylemli olarak feshedildiğini davacının sözleşme edimlerini yerine getirmediğini, 6 ay boyunca ücret almadan çalışma iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, belirtilen tarihlerde davacının sigortalı olarak başka bir işyerinde çalıştığını, üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmediğini beyan ederek haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında 13/12/2012 tarihli şantiye şefliği hizmet sözleşmesi düzenlendiği, aynı dönemde davacının farklı kişilere ait inşaatlarda da kontrol mühendisliği yaptığı bu nedenle davalıya ait işe giriş bildirgesi verilmediği, taraflar arasında devamlılığı olan bir hizmet sözleşmesinin bulunmaması ve iş kanunun hizmet ilişkisi için aradığı unsurların bulunmaması nedeniyle genel hukuk mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir. 4857 sayılı Kanun’un 1. maddesinin 2. fıkrası ve 4. maddesinde belirtilen ayrık durumlar dışında kalan bütün işyerlerinde, işverenler ile işveren vekillerine ve çalışma şekline bakılmaksızın işçilere bu Kanun’un uygulanacağı belirtilmiştir.Kanun’un 2. maddesinde bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişi işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişi ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar işveren olarak tanımlanmış olup işçi ve işveren sıfatları aynı kişide birleşmez.4857 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasına göre iş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. Ücret, iş görme ve bağımlılık iş sözleşmesinin belirleyici öğeleridir.İş sözleşmesini eser ve vekâlet sözleşmelerinden ayıran en önemli ölçüt bağımlılık ilişkisidir. Her üç sözleşmede iş görme edimini yerine getirenin iş görülen kişiye (işveren-eser sahibi veya temsil edilen) karşı ekonomik bağımlılığı vardır.İş sözleşmesini belirleyen ölçüt hukuki-kişisel bağımlılıktır. Gerçek anlamda hukuki bağımlılık işçinin işin yürütümüne ve işyerindeki talimatlara uyma yükümlülüğünü içerir. İşçi edimini işverenin karar ve talimatları çerçevesinde yerine getirir. İşçinin işverene karşı kişisel bağımlılığı ön plana çıkmaktadır. İş sözleşmesinde bağımlılık unsurunun içeriğini işverenin talimatlarına göre hareket etmek ve iş sürecinin ve sonuçlarının işveren tarafından denetlenmesi oluşturmaktadır. İşin işverene ait işyerinde görülmesi, malzemenin işveren tarafından sağlanması, iş görenin işin görülme tarzı bakımından iş sahibinden talimat alması, işin iş sahibi veya bir yardımcısı tarafından kontrol edilmesi, bir sermaye koymadan ve kendine ait bir organizasyonu olmadan faaliyet göstermesi, ücretin ödenme şekli kişisel bağımlılığın tespitinde dikkate alınacak yardımcı olgulardır. Bu belirtilerin hiçbiri tek başına kesin ölçüt teşkil olmaz. İşçinin işverenin belirlediği koşullarda çalışırken kendi yaratıcı gücünü kullanması, işverenin isteği doğrultusunda işin yapılması için serbest hareket etmesi bağımlılık ilişkisini ortadan kaldırmaz. Çalışanın işyerinde kullanılan üretim araçlarına sahip olup olmaması, kâr ve zarara katılıp katılmaması, girişimcinin sahip olduğu karar verme özgürlüğüne sahip olup olmaması bağımlılık unsuru açısından önemlidir.İş sözleşmesinde işçi işveren için belirli veya belirsiz süreli olarak çalışır. Vekil kural olarak uzmanlığı bakımından iş sahibinin talimatları ile bağlı değildir. İş sözleşmesinin varlığı ücretin ödenmesini gerektirir. Vekâlet için ücret zorunlu bir öğe değildir. Vekâlet sözleşmesine ilişkin hükümlerde iş sözleşmesinin aksine sosyal nitelikte edimlere ve koruma yükümlülüklerine rastlanmaz. Bağımsız olarak iş gören, bu nedenle faaliyetini sürdüreceği zamanı belirlemede kısmen de olsa serbestliğe sahiptir. Bütün zamanını tek bir müvekkile özgülemek zorunda olmayan vekil farklı kişilerle vekâlet sözleşmeleri yapabilir. Ekonomik olarak tek bir işverene bağımlı değildir.5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesine göre iş mahkemelerinin görevi “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi”dir. İşçi sıfatını taşımayan kişinin talepleriyle ilgili davanın, iş mahkemesi yerine genel görevli mahkemelerde görülmesi gerekir.Somut olayda, taraflar arasında 13.12.2012 tarihli şantiye şefliği hizmet sözleşmesi imzalandığı, sözleşme süresinin inşa edilecek yapının ruhsat tarihi ile yapı kullanma izni tarihi arasında geçen süre olduğu , davacının ücretinin birinci yıl için aylık brüt 2.550,00 TL olarak belirlendiği görülmüştür. Sözleşmede davacının görevi, çalışma süresi, yapılacak iş ve ücretinin belirlenmiş olduğu, davacının çalışma saatlerinin haftalık veya saatlik olarak taraflarca düzenlenebileceği ve davacının hizmet döküm cetvelinde başka iş yerinden sigortalı gösterilse bile davalıya ait işte part-time olarak çalışabileceği hususları gözetilmeden mahkemece işin esasına girilerek davacının ücret alacağının olup olmadığı konusunda bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle görevsizlik kararı verilmesi hatalı olup bozma nedenlidir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 04.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.