Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1552 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 1561 - Esas Yıl 2008





Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü: Davacı hazinenin temyizi davalı taraf adına tescile karar verilen bölümle ilgili hükme yöneliktir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine uzman bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 12.7.2006 günlü haritada dava konusu 118 ada 152 parsel sayılı taşınmazın temyize konu 500 m2 yüzölçümündeki kesiminin davalı taraf adına tesciline geriye kalan 923,96 m2 yüzölçümündeki (A) harfi ile işaretli kırmızı renklerle taralı kesimin ise 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddesi hükmü uyarınca mera niteliğiyle sınırlandırılmasına karar verildiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Davalı tarafın yargılama sırasında tutunduğu tapu kaydının dava konusu taşınmaza ait olmadığı tapu kaydında tarif edilen sınır yerlerinin doğal nitelikteki sınır yerlerinden olup bu nitelikteki sınır yerleri her yerde bulunması mümkün sınır yerlerinden olduğu gibi kayıtta tarif edilen sınır yerlerinin dava konusu taşınmazın çevresinde bulunmadığı, dosya içeriği ile de belirlenmiştir. Kaldıki bu nitelikteki taşınmazlar içinde dere, tepe, hendek, çukur ve yol gibi sınır yerlerinin her zaman bulunması mümkündür. Uyuşmazlığın saptanan niteliği dikkate alındığında dava ekonomisine aykırı hareket edildiği kuşkusuzdur. Keşifte 3 (üç) kişiden oluşan uzman bilirkişi kurulunun hazır edilmiş olmasının varsa yasal nedenleri hüküm yerinde gerekçeleri ile gösterilmemiştir. Uyuşmazlığın niteliği davanın önemi dikkate alındığında somut olayda sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için bir başka söyleyişle yöntemine uygun keşfi izlemeye, yerel bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde harita düzenlettirilmesi için bir tane tapu fen elemanının hazır bulundurulması kafi ve yeterlidir. Mahkemelerin asli görevlerinden biride dava ekonomisine uymak en az masrafla en kısa sürede dava yoluyla önlerine gelen uyuşmazlıkları sağlıklı şekilde çözüme ulaştırmaktan ibarettir. Somut olayda mahkemece bu olgu göz ardı edilmiş olması doğru değildir. Kural olarak davaya bakan mahkeme ve hakiminin dava ekonomisine uyması görevi bu olguyu kontrol ve denetimi altında tutması ise hakkıdır. Öte yandan dava ve temyize konu taşınmazın sınırlarını oluşturan 118 ada 382 parsel sayılı taşınmazın mera niteliği ile sınırlandırılmak suretiyle tespit edildiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmazın kadastro tesbitlerine bir kayıt ve belge esas alınmadığı davalı tarafın yargılama sırasında tutunduğu tapu kaydının taşınmaza ait olmadığı göz önüne alındığından taşınmazın temyize konu olan ve olmayan kesimlerinin bir başka deyişle dava konusu taşınmazın sınırlarını oluşturan meradan kazanıldığının kabulü gerekir. Kural olarak bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetlik süresi ne olursa olsun hukukça değer taşımaz. Mahkemece bu olgular dikkate alınarak hazinenin davasının kabulüne dava konusu taşınmazın temyize konu bölümünün de 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddesi hükmü uyarınca mera niteliği ile sınırlandırılmasına karar verilmesi gerekirken sözü edilen temyize konu kesimin davalı taraf adına tesciline karar verilmesi isabetsiz davacı hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile temyize konu kesimle ilgili hükmün BOZULMASINA, 11.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.