Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15325 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 35365 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi :İş MahkemesiYARGITAY İLAMITaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine2-Davacı, 03/05/2007-01/07/2010 tarihleri arasında davalı işverenliğe ait ... adlı gemide 1. Zabit olarak çalıştığını, ödenmeyen ücret, fazla mesai, asgari geçim indirimi tutarları ile sigorta primlerinin gerçek ücreti üzerinden ödenmesi talebinde bulunması üzerine haksız olarak işverence iş akdine son verildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, fazla çalışma, ulusal bayram genel tatil, hafta tatili, ücret ve asgari geçim indirimi alacaklarının tahsilini istemiştir. Davalı, cevap vermemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Taraflar arasında davacının fazla çalışma ücreti alacağına hak kazanıp kazanmadığı hususu uyuşmazlık konusudur.854 sayılı Deniz İş Kanunu'nun 26/1. maddesine göre "Genel bakımdan iş süresi, günde sekiz ve haftada kırk sekiz saattir. Bu süre haftanın iş günlerine eşit olarak bölünmek suretiyle uygulanır". Kanunda 4857 sayılı İş Kanunu'ndan farklı olarak hem haftalık, hem de günlük çalışma süresi belirlenmiştir.854 sayılı Kanun’un 26/2. maddesine göre “İş süresi, gemi adamının işbaşında çalıştığı ve vardiya tuttuğu süredir." Gemi adamının gemide bulunduğu sürelerin tamamı çalışma süresi olarak kabul edilemez. Gemi adamının fiilen çalıştığı veya fiilen çalışmamakla birlikte gücünü işverenin emrinde bulundurduğu, iş verilmesi veya çıkması için beklediği süreler çalışma süresinden sayılmalıdır. 854 sayılı Kanun'un 28/1. maddesine göre ise "Bu kanuna göre tespit edilmiş bulunan iş sürelerinin aşılması suretiyle yapılan çalışmalar, fazla saatlerde çalışma sayılır.”Deniz İş Kanunu kapsamında çalışan gemi adamının, iş başında çalıştığı veya vardiya tuttuğu süreler, günlük sekiz veya haftalık kırksekiz saati aştığı takdirde fazla çalışma olarak kabul edilmelidir.Gemi adamının ister seyir halinde olsun, ister limanda gemi içinde iken çalışmadan veya vardiya tutmadan geçirdiği süre fazla çalışma olarak değerlendirilemez. Gemi adamının haftalık esasa göre fazla çalışmasının tespit edilmesi için gemi adamının haftanın yedi günü çalışması gerekmektedir. Aksi halde günlük çalışma esasına göre fazla mesai belirlenmelidir.Deniz İş Hukukunda, sözleşmenin taraflarının fazla mesai ücretinin, asıl ücrete dahil olduğu şeklinde sözleşmeye hüküm koymaları mümkündür. Bu sözleşme hükmü geçerlidir. Ancak bununda bir sınırının bulunması gerekir. Deniz İş Kanununda fazla çalışmalar için günlük veya yıllık bir sınır da öngörülmemiştir. Oysa 4857 sayılı İş Kanunu kapsamındaki işçiler için fazla çalışmanın sınırı yılda ikiyüzyetmiş saat olarak belirlenmiştir. Bu sebeple 4857 sayılı İş Kanunu'ndaki ikiyüzyetmiş saat sınırlamasının, Deniz İş Kanunu kapsamında çalışanlar için uygulanması mümkün değildir.Bu konuda sınır olarak Türkiye tarafından onaylanan uluslararası kaynak olan 180 sayılı Uluslararası Çalışma Örgütü sözleşmesi ile 1999/63/EC sayılı Avrupa Birliği Direktifi dikkate alınabilir. Anılan sözleşme ve direktifin 5. maddelerinde işçinin sağlığının ve güvenliğinin korunması amacıyla çalışma sürelerinde sınırlamaya gidilmiş ve asgari dinlenme süreleri belirlenmiştir. Buna göre "azami çalışma süresi 24 saatlik sürede 14 saati, 7 günlük sürede 72 saati geçemez. Dinlenme süresi ise 24 saatte 10 saatten, 7 günlük sürede 77 saatten az olamaz. Dinlenme saatlerinin 6 saatten az olmamak koşuluyla ikiye bölünerek uygulanması mümkün olup iki dinlenme süresi arasında geçecek zamanın da 14 saatten fazla olmaması gerekir”. Buna paralel düzenleme Gemi adamları Yönetmeliğinin 84. maddesinde yer almaktadır. Dinlenme sürelerini belirleyen bu kuraldan da aynı sonuç çıkarılabilir. Fakat yönetmelik dinlenme süresini günlük on saat olarak belirlerken, haftalık ise yetmiş saaten az olamayacağını belirtmiştir. Bu sözleşme ve direktifteki düzenlemeye göre daha az bir süredir. Bu sebeple sınırlamada sözleşme ve direktifin dikkate alınması daha isabetli olacaktır.Somut olayda davacı, davalı yanında haftanın 7 günü 12 saat süreli vardiyalarla çalıştığını, fazla mesai ücretlerinin ödenmediğini iddia etmiş, davalı ise davaya cevap vermemiştir. Mahkemece davacının fazla mesai ücret alacağı getirtilen sefer belgeleri ve tanık beyanlarına göre haftanın 5 günü, 12 saat çalışmadan 1 saat ara dinlenmesi düşülerek haftalık 7 saat fazla mesai yapıldığı kanaati ile hesaplanmıştır. Ancak taraflar arasında yapılan hizmet sözleşmesinin 6. maddesinde “bu mukaveleye göre çalışanlar günde 12 saatten haftada 84 saat mesai ücreti dahil çalışmayı kabul etmiştir.” hükmü yer almaktadır. Hizmet sözleşmesindeki bu maddenin fazla mesai ücreti hesabında uygulanmaması hatalıdır. Fakat Türkiye tarafından onaylanan uluslararası kaynak olan 180 sayılı Uluslararası Çalışma Örgütü sözleşmesi ile 1999/63/EC sayılı Avrupa Birliği Direktifi'nin 5. maddelerinde işçinin sağlığının ve güvenliğinin korunması amacıyla çalışma sürelerinde sınırlamaya gidilmiş ve asgari dinlenme süreleri belirlenmiştir. Buna göre "azami çalışma süresi 24 saatlik sürede 14 saati, 7 günlük sürede 72 saati geçemez. Bu nedenle davacının 48 saatten 72 saate kadar olan fazla çalışma ücretinin asıl ücrete dahil olduğu kabul edilmelidir. Davacı gemiadamının sözleşme dönemindeki çalışmasında haftalık 72 saati geçen kısmı var ise fazla mesai ücreti ayrıca hesaplanıp bir karar verilmesi gerekirken hatalı şekilde hesaplanıp hüküm altına alınması isabetli olmamıştır.O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 03.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.