Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15299 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 19955 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : İş MahkemesiDava Türü : Alacak Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı, davalı işyerinde 27.02.2007- 02.03.2012 tarihleri arasında lojistik sorumlusu olarak çalıştığını, iş akdinin görevinin sevkiyat saha sorumlusu olarak değiştirilmesi teklifini kabul etmemesi üzerine davalı tarafından haksız ve geçersiz şekilde feshedildiğini bildirerek kıdem, ihbar ve kötü niyet tazminatı ile fazla mesai, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir. Davalı, iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini ve davacının başka bir alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır. Somut olayda davacının fazla mesai ücreti tanık beyanlarına göre normal mesai saatlerinin hafta içi 8.30-18.30 saatleri arasında olduğu kabul edilerek hesaplanmıştır. Oysa 2002-2009 yılları arasında çalışmış olan davacı tanığı ... ile davalı tanıkları normal mesai saatlerinin hafta içi 8.30-18.00 saatlari arasında olduğunu, 2011 yılının Mayıs ayında çalışmaya başlamış olan diğer davacı tanığı ... ise normal mesai saatlerinin hafta içi 8.30-18.30 arasında olduğunu beyan etmişlerdir. Tanık beyanları gözetilerek; davacı tanığı ...'ın çalışmaya başladığı Mayıs 2011 tarihine kadar davacının hafta içi normal mesai saatlerinin 8.30-18.00 , Mayıs 2011 tarihinden fesih tarihine kadar ise hafta içi mesai saatlerinin 08.30-18.30 olduğu kabul edilerek hesaplama yapılmalıdır. Mahkemece tanık beyanları hatalı değerlendirilerek fazla mesai ücretinin hesaplanması isabetli olmamıştır. 3-Davacı işçinin ulusal bayram ve genel tatillerde çalışma karşılığı ücretlere hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. 4857 sayılı İş Kanununun 47 nci maddesinde, Kanunun kapsamındaki işyerleri bakımından, ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde çalışma karşılığı olmaksızın o günün ücretinin ödeneceği, tatil yapılmayarak çalışıldığında ise, ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücretin ödenmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunun 2 nci maddesinde ise, resmi ve dini bayram günleriyle yılbaşı gününün genel tatil günleri olduğu açıklanmıştır. Buna göre; genel tatil günleri, 1 Ocak, 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos günleri ile Arife günü saat 13.00’da başlanan üçbuçuk günlük Ramazan Bayramı ve Arife günü saat 13.00’de başlayan dörtbuçuk günlük Kurban Bayramı günlerinden oluşur. Ulusal bayram günü 28 Ekim saat 13.00 ten itibaren başlayan 29 Ekim günü de devam eden birbuçuk gündür. 2429 sayılı Yasanın, 5892 sayılı Yasayla değişik 2 nci maddesi uyarınca da, 1 Mayıs genel tatil günüdür. İşçinin ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmayacağı toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmesiyle kararlaştırabilir Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan bayram ve genel tatil ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde işçi, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını her türlü delille ispat edebilir. Ulusal bayram ve genel tatillerde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda, tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bununla birlikte, işyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez. Somut olayda davacının ulusal bayram ve genel tatil ücreti tanık beyanlarına göre dini bayramlar hariç diğer resmi tatillerde çalıştığı kabul edilmek suretiyle hesaplanmıştır. Tanık beyanlarına göre 2002-2009 yılları arasında çalışmış olan davacı tanığı ... dini bayramlar hariç tüm resmi tatillerde çalışıldığını, 2011 yılının Mayıs ayında çalışmaya başlamış olan diğer davacı tanığı ... ise dini bayramlarda çalışılmadığını, resmi tatillerde ise iş olursa çalışıldığını, davalı tanıkları ise son 2 yıldır resmi tatillerde çalışılmadığını beyan etmişlerdir. Davacı tanıklarının davalı işyerinde çalışma süreleri ve tüm tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde davacının son 2 yıl öncesine kadar dini bayramlar hariç diğer ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı kabul edilerek hesaplama yapılmalıdır. Mahkemece yanılgılı değerlendirme ile karar verilmesi hatalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 16.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.