Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi Sıfatıyla) Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine. 2-Davacı, davalı otelde çalışırken fazla çalışma alacağı ile sair işçilik alacaklarının ödenmemesi nedeniyle noterden ihtar göndererek iş akdini haklı nedenle feshettiğini belirterek bazı işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, davacının bütün işçilik alacaklarının kendisine ödendiğini, bu nedenle iş akdini feshinin haklı olmadığını ve taleplerinin yersiz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında davacının ücret alacağı olup olmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Ödeme savunması itiraz mahiyetinde olup yargılamanın her aşamasında hatta temyiz aşamasında bile resen dikkate alınmalıd??r. Somut olayda davacı dava dilekçesinde bir seneyi aşkın süredir sürekli olarak ücretlerinin düzensiz ödenmesine bağlı olarak 100,00 TL ücret alacağı talebinde bulunmuştur. Yargılama sonucunda mahkemece bu talebin somutlaştırılması sağlanmadan kayıt olmayan döneme göre toplam çalışma süresi üzerinden ücret hesabı yapan bilirkişi raporu uyarınca sonuca gidilmesi ve hüküm kurulması doğru değildir. Ayrıca davalı temyiz dilekçesi ekinde çok sayıda banka dekontu ibraz etmiş olup 2009-2012 yılları arasındaki dekontlarda davacıya bir kısım ücret ödemesi yapıldığı görülmektedir. Yargılama sırasında ibraz edilmese dahi ödeme niteliğindeki bu savunmanın her aşamada göz önüne alınacağı açıktır. Öncelikle davacının ödeme yapılmayan aylara ilişkin talebi açıklattırılmalı, ödemeye ilişkin banka kayıtları getirtilmeli, daha sonra ücret alacağı hesaplanması gerektiğinden hükmün bu nedenle bozulması gereklidir. 3- Taraflar arasında, davacı işçinin hafta tatili ücretine hak kazanıp kazanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 46. maddesinde, işçinin tatil gününden önce aynı Kanun'un 63. maddesine göre belirlenmiş olan iş günlerinde çalışmış olması koşuluyla, yedi günlük zaman dilimi içinde yirmidört saat dinlenme hakkının bulunduğu belirtilmiş, işçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da 46. maddenin ikinci fıkrasında hüküm altına alınmıştır. Hafta tatili izni kesintisiz en az yirmidört saattir. Bunun altında bir süre haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez. Hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Buna göre hafta tatilinin yirmidört saatten az olarak kullandırılması halinde hafta tatili hiç kullandırılmamış sayılır. Somut olayda; davacı dava dilekçesinde açık olarak haftanın 6 günü çalıştığını iddia edip buna göre alacak talebinde bulunmuş ise de yedi günlük zaman dilimi içinde yirmidört saat dinlenme haklarını kulllanmış olduğu anlaşıldığından hafta tatili alacağının reddi gerekirken kabul edilmesi de hatalı olup bozma nedenidir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 26/09/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.