Mahkemesi : Manavgat İş MahkemesiTarihi : 30/09/2013Numarası : 2012/569-2013/297 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşüldü:Davacı, davalı işyerinde 20/06/1998 tarihinde çalışmaya başladığını, 19/03/2012 tarihinde iş sözleşmesinin karşılıklı olarak sonlandırıldığını, her gün 08.00'de işe başlayıp, günde 9,5 saat çalıştığını, ücret alacakları konusunda ibraname imzalamak zorunda kaldığını, zamanaşımı nedeniyle son 5 yıla ilişkin fazla mesai ücreti alacağını talep ettiğini ileri sürerek fazla mesai alacaklarının tahsilini istemiştir. Davalı, davacının 20/06/1998 tarihinde davalı işveren emrinde çalışmaya başladığını, 19/03/2012 tarihinde iş sözleşmesinin karşılıklı olarak sonlandırıldığını, davacının noter huzurunda imzaladığı ibraname ile alacaklarını aldığını bildirdiğini, ibranamenin imzalanması konusunda, davacının serbest iradesi ile hareket ettiği, davalı işyerinde vardiya usulü çalışma yapıldığını, davacının satın alma departmanında çalıştığını, fazla mesai yapmadığını, davacı imzasını taşıyan puantaj kayıtları ve aylık hesap pusulaları gereği davacının fazla mesai alacağının bulunmadığını, ödemelerin banka aracılığı ile yapıldığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, dosyada mevcut davacı tarafça imzası inkar edilmeyen Manavgat 3. Noterliğinin 20/03/2012 tarihinde onaylama şeklinde hazırlanan ibranamenin değerlendirilmesi gerektiği, ibranamenin iş akdinin sona erdiği tarihten bir gün sonra düzenlendiği, ibranamede kıdem tazminatı ve ihbar tazminatına ilişkin ödemeler yapıldığı, diğer alacaklar yanında fazla mesai alacağının bulunmadığının davacı tarafça belirtildiği,davacının ibranamedeki imzasını inkar etmediği ve fakat kıdem ve ihbar tazminatını kurtarmak telaşı içerisinde olduğundan diğer alacaklarını talep edemediğini iddia ettiği, ibranamenin düzenleniş tarihi göz önüne alındığında 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekeceği, 818 sayılı Borçlar Kanununun 29-31. maddelerinin ikrahı düzenlediği, bu hükümler gereğince ibra sözleşmesi yapılırken işçinin diğer tarafın veya üçüncü şahsın korkutmasıyla karşılaşması halinde ibra iradesinden söz edilemeyeceğinin düzenlendiği, fakat davacının tanık yahut başka bir delil ile (yazılı belge) iddiasını kanıtlayamadığı, hal böyle olunca fesihten sonra düzenlenen ve alacak kalemlerinin tek tek sayıldığı ibranamede, irade fesadı halleri ileri sürülüp kanıtlanmadığı sürece ibra iradesinin geçerli sayılması gerektiği hususunun Yargıtay içtihadı gereği olduğu, (Yargıtay HGK. 21.10.2009 gün, 2009/396 E, 2009/441 K), miktar içeren ibra sözleşmelerinde alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borcun ifa yoluyla sona ermiş olacağı, buna karşın kısmi ödeme hallerinde ise Yargıtay’ın yerleşik içtihatları gereğince ibraya değer verilmediği ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğunun kabul edildiği, böylece davacının eli ürünü olan imzasının bulunduğu ibranameye mahkemece değer verildiği ve ibranamede kıdem ve ihbar tazminatını aldığını beyan eden davacının fazla mesai alacağının bulunmadığına ilişkin beyanına da itibar edilmesi gerektiği, böylece davacının fazla mesai ücret alacağı talebini içeren davasının reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece davacının imzaladığı ibraname ile kıdem ve ihbar tazminatını aldığı, fazla mesai alacağının bulunmadığı beyanının da dikkate alınması gerektiği, zira davacının ibranameyi iradesi fesada uğratılarak imzalandığını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de mahkemenin kabulü yerinde değildir.Söz konusu ibranamede kıdem ve ihbar tazminatı için miktar belirtilerek ödeme yapıldığı anlaşılmakla ibranamenin davacıya kıdem ve ihbar tazminatı karşılığında imzalatıldığı ve bu alacaklar bakımından ibranamenin makbuz niteliği taşıdığı açıktır. Mahkemece ibranameye değer verilerek davacının fazla mesai alacağı olmadığı kabul edilmiş ise de davacı tanıklarının beyanlarından davacının fazla mesai yaptığı anlaşılmaktadır. Davalı işverence davacının fazla mesai yapmadığı konusunda davacının imzası bulunan giriş çıkış kayıtları ve ya elektronik giriş çıkış kayıtları, puantaj kayıtları vs. işyeri belgesi sunulup ispat edilmiş de değildir. Davacı kıdem ve ihbar tazminatını almak için ibranameyi imzalamak sorunda kaldığını beyan etmiş olup davacının bu iddiası dosya kapsamına uygundur. O halde tanık beyanlarına göre davacının fazla mesai alacağının belirlenmesi gerekirken ibranameye değer verilerek davacının fazla mesai ücreti talebinin reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27/06/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.