İş MahkemesiDava Türü : Alacak Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının tüm, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine. 2-Davacı banka, davalı ...’in, işyerinde uzman yardımcısı olarak çalışırken iş akdini istifa ederek sona erdirdiğinden bahisle, müteselsil borçlu olan diğer davalılarla birlikte eğitim gideri ve cezai şartın tahsilini istemiştir. Davalılar, iş akdini istifa ederek sonlandırmadığını, zorunlu hizmet süresinin dolmadığını öğrenince davalı ...’ın istifa etmek istemediğini ancak, vazgeçmesini davacı bankanın kabul etmediğini bu nedenle iş akdinin davacı tarafından sona erdirildiğini savunarak, davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. İş sözleşmesinde kararlaştırılan cezai şarttan yapılacak indirim hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Cezai şart öğretide, mevcut borcun ifa edilmemesi veya eksik ifası halinde ödenmesi gereken mali değeri haiz ayrı bir edim olarak tanımlanmıştır (Tunçomağ, Kenan: Türk Hukukunda Cezai Şart, İstanbul 1963). Cezai şart Borçlar Kanunun 179-182 inci maddeleri arasında düzenlenmiş olup, İş Kanunlarında konuya dair bir hükme yer verilmemiştir. İş hukuku açısından Borçlar Kanunun sözü edilen hükümlerini uygulamakla birlikte, Dairemizce bazı yönlerden İş hukukuna özgü çözümler üretilmiştir. İş hukukunda “İşçi Yararına Yorum İlkesi”nin bir sonucu olarak sadece işçi aleyhine yükümlülük öngören cezai şart hükümleri geçersiz sayılmış ve bu yönde yerleşmiş içtihatlar öğretide de benimsenmiştir. Borçlar Kanunun 182/son maddesinde ise, fahiş cezai şartın hâkim tarafından tenkis edilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. İş hukuku uygulamasında işçi aleyhine cezai şart düzenlemeleri bakımından konunun önemi bir kat daha artmaktadır. Şart ve ceza arasındaki ilişki gözetilerek, işçinin iktisadi açıdan mahvına neden olmayacak çözümlere gidilmelidir. İşçinin belli bir süre çalışması şartına bağlanan cezalardan, sözleşme kapsamında çalışılan ve çalışması gereken sürelere göre oran kurularak indirime gidilmelidir. Somut olayda, davalının 3 yıllık zorunlu hizmetine karşılık olarak 10.000,00 TL cezai şart ödemesi kararlaştırılmış olup, davalının, davacı yanından 2 yıl 10 ay 28 gün çalıştığı sabittir. Bu durumda cezai şart tutarının da hizmet süresine oranlanarak tespiti gerekirken tamamının kabulü hatalı olup karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 14.09.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.