Mahkemesi : Serik 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi Sıfatıyla)Tarihi : 29/03/2013Numarası : 2010/544-2013/309 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 01.06.2001 tarihinden askerlik vazifesini yapacağı 2004 yılının Eylül ayına kadar çalıştığını, bu tarihte askerlik vazifesi için işten ayrıldığını, ayrılırken o tarihe kadar olan tazminatının kendisine ödendiğini, askerlik sonrası aynı işyerinde sezonluk işe alma yoluna gidildiğini,bu dönemde 16.00-24.00 saatleri arasında çalıştığını ,ancak haftada üç gün fazla mesai yapmasına rağmen karşılığı ücretlerin ödenmediğini,mesai alacakları konusundaki ısrarı nedeniyle çalışma koşullarının zorlaştırıldığını, mevcut koşulların düzeltilmesini istemesine rağmen olumlu sonuç alamadığını, bu nedenlerle iş akdini 17.06.2010 tarihinde 4857 sayılı yasanın 24/II-c-e bendleri gereğince haklı nedenle feshettiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ile fazla mesai ve genel tatil ücret alacağının davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı vekili, davacının mevsimlik işçi olarak çalıştığını, 17.06.2010-20.06.2010 tarihleri arasında mazeretsiz ve bildirimsiz işe gelmemesi nedeniyle iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini,işyerinde 3 'lü vardiya sistemi ile çalışıldığını, genel tatil günlerinde çalışması halinde karşılığı ücretinin ödendiğini ve alacaklarının zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre davacının fazla çalışma yaptığını ve çalışmasına rağmen ödenmeyen genel tatil ücreti alacağı olduğunu ispatlayamadığı, davacının iş akdini feshinin haklı nedene dayanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır. Günlük çalışma süresinin onbir saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı, zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir. Yine işçilerin gece çalışmaları günde yedibuçuk saati geçemez (İş Kanunu, Md. 69/3). Bu durum günlük çalışmanın, dolayısıyla fazla çalışmanın sınırını oluşturur. Gece çalışmaları yönünden, haftalık kırkbeş saat olan yasal çalışma sınırı aşılmamış olsa da günde yedibuçuk saati aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti ödenmelidir. Dairemizin kararları da bu yöndedir. Fazla çalışma yönünden diğer bir yasal sınırlama da, İş Kanununun 41 inci maddesindeki, fazla çalışma süresinin toplamının bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamayacağı şeklindeki hükümdür. Ancak bu sınırlamaya rağmen işçinin daha fazla çalıştırılması halinde, bu çalışmalarının karşılığı olan fazla mesai ücretinin de ödenmesi gerektiği açıktır. Yasadaki sınırlama esasen işçiyi korumaya yöneliktir. Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Yasanın 68 inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir. Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca son yıllarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir. Yapılacak indirim, işçinin çalışma şekline ve işin düzenlenmesine ve hesaplanan fazla çalışma miktarına göre taktir edilmelidir. Hakkın özünü ortadan kaldıracak oranda bir indirime gidilmemelidir. Somut olayda; dinlenen tanık anlatımlarından davalı işyerinde 2 vardiya halinde çalışıldığı sabittir. Davalı tanıkları davalının işe giriş çıkış saatlerine ilişkin net beyanda bulunmamışlardır.Dairemizden geçen 2013/11938 Esas ve 2013/3579 Esas sayılı dosyalarda bu işyerinde çalışan işçilerin fazla mesai yaptıkları Mahkemece kabul edilmiş bu yön dairemizce de onanmıştır. Her ne kadar davacı tanıklarının davalı işverene karşı açılmış davaları bulunsa da yukarıda açıklanan deliller karşısında davacının fazla mesai yaptığının kabulü gerekir. Yapılacak iş, davacı tanık beyanlarını esas alarak hesaplama yapılan bilirkişi raporunda belirtilen fazla çalışma ücret alacağından makul oranda hakkaniyet indirimi yapılarak çıkacak sonuca göre bir karar vermektir. Kabule göre de; davacının ödenmemiş fazla mesai alacağının bulunduğunun tespiti halinde kıdem tazminatı alacağına ilişkin istemin kabulü gerekeceğinden Mahkemenin kıdem tazminatı alacağının kabulü yerine reddi yönünde hüküm kurulması da hatalı olmuştur. O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazı kabul edilmeli ve hüküm bu yönleriyle bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 13.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.