Mahkemesi : Antalya 5. İş MahkemesiTarihi : 16/05/2013Numarası : 2012/8-2013/192 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma ilamına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının yerinde olmaması nedeni ile reddine, 2-Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde çalışırken iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini, fazla mesai yaptığını, milli bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını, yıllık izin kullanmadığını, son 3 aya ait ücretinin ödenmediğini, 15.01.1997-23.11.1999 tarihleri arasında çalıştığını, son ücretinin 1100 DM olduğunu iddia ederek kıdem tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucu toplanan delillere göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekilinin temyizi üzerine 9. Hukuk Dairesi'nin 18.04.2002 tarihli ilamı ile özetle,”...Davacıya ödenen aylık ücret miktarı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Dosyadaki yazılı ve sözlü deliller birbiri ile çelişkili olup ücret miktarı kesin olarak belirlenememiştir. Bu durumda davalı işverenin mensup olduğu meslek kuruluşundan davacı işçinin çalıştığı dönem kıdemi ve görev unvanı belirtilmek suretiyle aylık ne kadar ücret alabileceği sorularak tüm dosya içeriği ile birlikte gelecek olan cevap değerlendirilerek ücret sorunu çözümlenmelidir. Dosya içinde davacı işçiye bir miktar paranın ödendiğini gösteren bir belge mevcuttur. Davalı savunmasında takasa değinmiştir. Mahkemece takas savunması üzerinde durulup bir değerlendirme yapılmadan karar verilmesi hatalıdır ” gerekçesi ile bozulmuştur. Bozma kararına uyan mahkeme, emsal ücret araştırması yapıp, ek hesap raporu almış ve takas mahsuba ilişkin dava sonucunu da dikkate alarak davanın yeniden kısmen kabulüne karar vermiştir. Anayasanın 141'nci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297nci maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrasının birbirine aykırı olmaması gerekir. Konuyla ilgili 10.4.1992 günü ve 991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu aykırılığın giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar verilmesi gereği açıktır. Somut olayda, davacı vekili ücretinin 1100 DM olduğunu iddia etmiş, mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama sonucu toplanan delillere göre, müdür yardımcısı pozisyonunda görev yapan davacının aylık ücretinin 1.100 DM olarak belirlenip ödendiği, ancak, bu ücretin resmi kayıtlara yansıtılmadığı gerekçesi ile ücretinin 1100 DM olduğu kabul edilmiş ise de, kararın hüküm kısmında davacının ıslah dahil talep ettiği miktarların altında olmak üzere bozma sonrası hazırlanan bilirkişi raporunun emsal ücrete göre yaptığı hesaplamaya itibarla ücret ve ulusal bayram genel tatil alacağı açısından bu alacakların hüküm altına alındığı ve böylece gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece bu çelişki giderilerek dava hakkında bir karar verilmesi gerekirken bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davacı vekilinin nın bu yönü amaçlayan temyiz itirazı kabul edilmeli, karar bozulmalıdır. SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 24.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.