Mahkemesi :İş MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; hüküm süresi içinde duruşmalı olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de; duruşma gününün taraflara tebliği için davetiyeye yapıştırılacak posta pulu bulunmadığından duruşma isteğinin reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği görüşüldü;1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine,2-Davacı, davalıların işlettiği akaryakıt istasyonunda çalışırken iş akdinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini iddia ederek bazı işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir. Davalı, davacının iş akdinin işçilik alacakları ödenerek feshedildiğini, taleplerinin haksız olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, davacının iş akdinin haksız olarak feshedildiği gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatı talepleri ile yıllık ücretli izin alacağı, ulusal bayram ve genel tatil alacağı ile fazla çalışma alacağı talepleri kabul edilmiş, ücret alacağı talebi ise reddedilmiştir. Kararın davalılar vekili tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 2014/ 5499 Esas ve 2014/13564 Karar sayılı ilamıyla fazla çalışmanın hesabı yönünden “… tarafından 13.02.2006 tarihli teftişte işyerinde üçlü vardiya sistemiyle çalışıldığı tespit edilmiştir. Bilirkişi tarafından 27.05.2006-27.05.2011 dönemi fazla çalışma alacağı hesaplanmıştır. Davalı Şirket ibraz ettiği ibranamede 19.04.2010-27.05.2011 dönemi için davacıya fazla çalışma alacağı tahakkuk ettirerek ödeme yapmıştır. Bu belge doğrultusunda anılan dönem açısından fazla çalışma yapıldığı sabittir. Ancak davalı tanıkları 2011 yılından itibaren 3 vardiya çalışıldığını beyan etmişlerdir. Şirketin devralındığı 19.04.2010 yılından 2011 yılına kadar üçlü vardiya sisteminin uygulanmadığı açıktır. Mahkemece yapılacak iş işyerinin devralınmasından önce ve 2011 yılından sonra üç vardiya çalışıldığı dikkate alınarak, 19.04.2010-2011 tarihleri arasında fazla çalışmaları hesaplayarak yapılan ödemeleri mahsup etmek bakiye kısma hükmetmekten ibarettir...” şeklindeki gerekçeyle bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davacının bozma ilamında belirtilen 19.04.2010- 27.05.2011 arası dönem için fazla çalışması hesaplatılıp hüküm altına alınmıştır. Bilindiği üzere; 6100 sayılı HMK’da (keza1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda) "usuli kazanılmış hak" kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.Mahkemenin, Yargıtay'ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Yargıtay İBK 9.5.1960 tarih 21/9, RG. 28.6.1960-10537) Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usulü kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK). Kazanılmış haklar hukuk devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasanın 2. maddesinde açıklanan "Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir" hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir (Yargıtay HGK. nun 12.07.2006 gün ve 2006/4-519-527 sayılı, 31.05.2006 gün ve 2006/10-307-337 sayılı ve 10.05.2006 gün ve 2006/4-230-288 sayılı ilamı).Öte yandan, maddi yanılgının varlığı halinde, usuli kazanılmış haktan sözedilemeyeceği, giderek maddi yanılgının düzeltilmesi gerektiği, Yargıtay'ın yerleşmiş görüşlerindendir.Somut olayda, mahkeme Dairemizin 16/06/2014 tarihli bozma ilamına uyarak bozma nedenine göre karar vermişse de aynı işyerinde aynı tarihlerde çalışan işçilerin açtığı dava dosyalarında Dairemizin 2014/7028 Esas- 2014/ 16457 Karar, 9. Hukuk Dairesinin 2012/33095 Esas- 2014/26997 Karar ve 22. Hukuk Dairesinin 2012/11632 Esas- 2013/1442 Karar sayılı dosyalarında işyerinde Bölge Çalışma Müdürlüğü tespitinden sonra üçlü vardiyadan ikili vardiyaya geçildiğinin belirlendiği ve benzer işte çalışan işçilerin haftada 12 saat fazla çalışma yaparak çalıştığına ilişkin kararların onandığı anlaşılmakta olup önceki bozma ilamımızda işaret edildiği gibi davacıya 19.04.2010- 27.05.2011tarihleri arasında yapılan bir fazla çalışma ödemesi bulunmadığı ve bozma ilamımızın maddi hataya dayandığı, maddi hataya dayalı bozma ilamına uyulmasının karşı taraf açısından usuli kazanılmış hak oluşturmayacağı hep birlikte değerlendirildiğinde mahkemece emsal dosyalarda olduğu gibi gerekirse yeniden araştırma yapılarak davacının varsa fazla çalışma alacaklarının hüküm altına alınması gerekirken maddi hataya dayalı bozma ilamına göre karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 19/09/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.