Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14040 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 22369 - Esas Yıl 2016





Mahkemesi :İş MahkemesiDava Türü : AlacakYARGITAY İLAMI Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Davacı, davalı şirket adına ... ve ilçelerinde hammadde olarak kullanılan demir ve benzeri hurdaların tedariki ve alımı ile ilgilendiğini , ekonomik sıkıntılar sebep gösterilerek işten çıkarıldığını ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı, ...’da faaliyet gösteren şirketin toplu hurda alım-satımı ile uğraştığını, davacıyla geçmişte başka bir hurda tedarik firmasında çalışırken tanışıldığını, davacının 2011/Nisan ayında şirket ile görüşerek .... Ltd. Şti. ile iyi ilişkileri olduğunu, bu şirketten çıkan hurdaları kendilerine yönlendirebileceğini belirttiğini, yetkililerin ...’daki ... Şti. ile görüşerek 02.05.2011 tarihli hurda alım-satım sözleşmesini imzaladıklarını, davacının şirket adına ...’ın göndereceği hurdaların nakledilmesini takip edeceğinin, karşılığında gönderilen hurdanın değerinden %1,5 komisyon alacağının kararlaştırıldığını, davacı aracılığıyla başka bir şirketten mal temin edilmediğini, şirketin ... dışında bir şubesinin, faaliyetinin söz konusu olmadığını, davacının bağımsız nitelikte çalışma sürdürdüğünü, şirketten emir ve talimat almadığını, şirketin işçisi olmadığını, ... Ltd. Şti.den hurda alımı sona erdiğinden davacıyla bir irtibatları kalmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacının kendi adına bir ticarî işletmesi, ticaret sicil kaydı mevcut değil ise de bu durumun davacının komisyon karşılığı çalıştığını ortadan kaldırmayacağı, bu nedenle taraflar arasındaki ilişkinin hizmet sözleşmesi niteliğinde olmayıp komisyon sözleşmesi niteliğinde olduğundan davaya bakmaya İş Mahkemesinin değil genel hükümlere göre genel mahkemeler görevli olduğundan görevsizlik kararı verilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, iş mahkemesinin görevli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Somut olayda, davacının münferiden kendi adına, davalı şirket hesabına taşınır alım veya satımını üstlenmediği, kendi adına bağımsız bir ticarî işletmesinin, ticaret sicil kaydının bulunmadığı, alım-satım komisyoncusu olmadığı, davalı cevaplarından anlaşıldığına göre hurda alım satım sözleşmesinin 02.05.2011 tarihinde davacı vasıtasıyla tanışılan dava dışı ... Tic. Ltd. Şti. yetkilileri ile davalı şirket arasında akdedilmiş olduğu, davacının bu sözleşmenin ifa sürecine alıcı tarafta yer alan davalı.... Tic. Ltd. Şti. elemanı olarak nezaret edip bizzat iş gördüğü, yerine getirilen işlerin sadece bu sözleşmeye dair iş ve işlemlerden de ibaret olmadığı, davalı işverenin yıllardır işçisi olarak çalışan davalı tanığı ... gibi davacı şahsa da verilen vekaletnamenin genel olarak davalı şirketin iştigal konuları ile ilgili işleri kapsadığı, iş sözleşmesinin temsil yetkisi içerebileceği, haftalık iş süresinin 45 saatin altında olmasının yahut işin şirket binası dışında sahada, diğer kurum ve kuruluşlara gidip gelerek yerine getirilmesinin iş sözleşmesinin varlığını tespitte belirleyici olmadığı, gelişip esnekleşen iş ilişkilerinde bağımlılık unsurunun her durumda sıkı sıkıya, doğrudan işverenin birebir denetimi altında gerçekleşmesinin söz konusu olmayabileceği, davalının işyerinde yürüttüğü teknik amaca ulaşılmasına hizmet eden vekaletname kapsamındaki işlerin yerine getirilmesinin, davalı şirketin adı geçen diğer işçisi bakımından olduğu gibi davacı bakımından da işverenin emir ve talimatlarını gerektirdiği, bundan bağımsız düşünülemeyeceği, davacıya periyodik ödemeler de yapıldığı, ücretin (kurulmasına başlangıçta davacının aracılık ettiği) sözleşmeye istinaden gönderilen mal değerinin belirli bir yüzdesi olarak belirlenmesinin mümkün olduğu, iş hayatında zaman zaman görülebilen bu tür uygulamaların 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 404. maddesinde, hizmet sözleşmesine ilişkin genel hükümler arasında normatif bir düzenlemeye kavuştuğu, buna göre işçiye belli işlerde aracılık yapması karşılığında işverence bir ücret ödeneceğinin kararlaştırılabileceği ve söz konusu işlemin 3. kişi ile kurulmasıyla ücret talep hakkının doğacağı, anlaşmaya göre kısım kısım yerine getirilen miktar üzerinden de ücret ödenebileceği, tüm bu durum karşısında taraflar arasındaki ilişkinin iş sözleşmesine dayandığı anlaşılmıştır. Mahkemece işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonucu görevsizlik kararı verilmesi isabetsiz olup bozma nedenidir. SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 13.07.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.