Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi(İş Mahkemesi Sıfatıyla)Dava Türü : AlacakYARGITAY İLAMITaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:Davacı, ... Barajı ve Hidroelektrik Santralinde çalıştığını, barajın ... AŞ'ye ait olduğunu, barajın yapım işini alt işveren davalı ...'nin üstlendiğini, davacının iş akdinin usul ve yasaya aykırı bir biçimde feshedildiğini ileri sürerek, fazla çalışma, genel tatil ve hafta tatili ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı, davacının dava dilekçesinde belirttiği tarihler arasında bir çalışma kaydına rastlanmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davacının işçilik alacaklarını talep ettiği 05.02.2013 - 12.10.2013 tarihleri arasında .... Ltd. Şti.'ne bağlı olarak çalıştığı, adı geçen şirket ile davalı şirket arasında alt işveren-asıl işveren ilişkisi veya organik bir bağ bulunduğunun dava dilekçesinde ileri sürülüp kanıtlanamadığı anlaşıldığından HMK. 114/1-d maddesi uyarınca davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı ile davacının sigorta bildiriminin yapıldığı şirket arasında bağlantı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 2.maddesinin altıncı ve yedinci fıkralarına göre asıl işveren alt işveren ilişkisinin geçerli olup olmadığı veya muvazaaya dayanıp dayanmadığına yönelik resen yapılması gereken yargısal denetim, ilişkinin taraflarının yani asıl işveren ve alt işverenin davada yer almalarını ve kendi hukuklarını koruyacak açıklama ve ispat haklarını zorunlu kılmaktadır. Aksince bir düşünce Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkına ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27.maddesinde öngörülen hukuki dinlenilme hakkına aykırılık teşkil eder.Görüldüğü üzere, bu çözüm tarzı hem işçi hem de işveren yönünde hukuka uygun maddi ve usuli bakımdan her iki tarafın haklarını korumasını sağlayan bir çözümdür.Böyle olunca, alacak davasının yalnızca asıl işveren veya alt işveren aleyhine açılması durumunda, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin geçersiz veya muvazaaya dayandığının belirlenmesi halinde mahkemece dava hemen reddedilmemeli, davalı olarak gösterilmeyen asıl işveren veya alt işverene davanın teşmili için davacı tarafa süre verilmeli, verilen süre içinde diğer dava arkadaşına teşmil edilirse davaya devam edilmeli, aksi halde dava sıfat yokluğundan reddedilmelidir.Somut olayda, davacı davalı olarak ...A.Ş.’ni göstermiş, ancak ... kayıtlarından ... San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin işçisi olarak çalıştığı anlaşılmıştır. Davacı baraj işinin ... A.Ş.’ne ait olduğunu ancak şirketin yapım işini ...A.Ş.’ne verdiğini, davacının hizmetinin bir kısmının ... A.Ş., dava edilen diğer kısmının... A.Ş. yanında alt işveren olan ... Ltd. Şti.’nde gösterildiğini ileri sürdüğünden davacının çalıştığı şirketin dava dışı diğer şirketlerle arasında hukuki ilişki veya organik bağ olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre davanın teşmili sağlanmalıdır. Davacıya, davayı asıl veya alt işverenlere teşmil etmesi için süre verilmeli, dava teşmil edilip taraf teşkili sağlandıktan sonra teşmil suretiyle davalı olarak davada yer alacak olan işverenlere savunma ve delillerini bildirmeleri için imkan tanınmalı, bildirilecek deliller toplanmalı, asıl işveren-alt işveren ilişkisini oluşturan hizmet alım sözleşmeleri, bu sözleşmelerin dayanağı şartnameler ile asıl işverenin işyerinde çalışma düzenini belirleyen belgeler getirtilmeli ve bundan sonra tüm deliller birlikte bir değerlendirmeye tabi tutularak oluşacak sonuca uygun bir karar verilmelidir. Davanın asıl veya alt işverenlere teşmil edilmemesi halinde ise dava usulden reddedilmelidir.O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 13/07/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.