Mahkemesi :İş MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; hüküm süresi içinde davalılar vekillerince temyiz edilmiş, davalı ... vekili tarafından duruşma istenmiş ise de; HUMK'nun 438.maddesi gereğince duruşma isteğinin değerden reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği görüşüldü;1- Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,2- Davacı, asıl işveren davalı ... için alt işveren diğer davalı şirkette temizlik işçisi olarak çalışmakta iken iş akdinin davalılar tarafından haksız olarak ve işçilik alacakları ödenmeden feshedildiğini iddia ederek bazı işçilik alacaklarının davalılardan tahsilini talep etmiştir. Davalı ..., davacı ile aralarında bir iş sözleşmesi bulunmadığını, kendilerinin ihale makamı olduğunu, davacının işçilik alacaklarından diğer davalı şirketin sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.Davalı şirket, diğer davalı Belediyeden temizlik işleri ihalesini aldıklarını ve ihale süresinin bitimi ile işin sona erdiğini, davacının baştan beri Belediyenin işçisi olması nedeni ile işçilik alacaklarından Belediyenin sorumlu olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davalılar arasında asıl-alt işveren ilşkisi olduğu kabul edilerek, bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.Taraflar arasında, davacının yapmış olduğu fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili çalışmalarının hesaplanması konularında uyuşmazlık bulunmaktadır. Davacının 2011 ve 2012 yılı bordroları imzalı olup bu bordrolarda fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili tahakkuku bulunan aylar bulunmaktadır. Davacının bordrolarındaki fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili tahakkuku bulunan ayların dışlanması gerekirken tüm çalışma dönemi için hesaplama yapan bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. 3- Taraflar arasında davacı işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ilişkin ihtilaf bulunmaktadır.4857 sayılı İş Kanununun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada ilişkinin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır. Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir. Aktin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da, iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar. 4857 sayılı İş Kanununun 54. maddesinde, yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında işçilerin, aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştıkları sürelerin birleştirilerek göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda işçinin daha önce aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde geçen hizmetlerinin yıllık izne hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması gerekir. Kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmetlerin de aynı gerekçeyle izin hesabı yönünden birleştirilmesi gerekir. Bununla birlikte, işçiye önceki feshe bağlı olarak kullanmadığı izin ücretleri tam olarak ödenmişse, bu dönemin sonraki çalışma sürelerine eklenerek izin hesabı mümkün olmaz. Ancak, önceki çalışma döneminde izin kullandırılmak veya fesihte karşılığı ödenmek suretiyle tasfiye edilmeyen çalışma süreleri de aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerindeki çalışmalara eklenir. İşçinin aralıklı olarak aynı işverene ait işyerinde çalışması halinde önceki dönemin kıdem tazminatı ödenerek feshedilmiş olması, izin yönünden sürelerin birleştirilmesine engel oluşturmaz. Yine, önceki çalışılan sürede bir yılı doldurmadığı için izne hak kazanılmayan arta kalan süreler de, işçinin aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerindeki sonraki çalışmalarına eklenerek yıllık izin hakkı belirlenir. Yıllık izin, özde bir dinlenme hakkı olup, aralıklı çalışmalarda önceki dönem zamanaşımına uğramaz. Somut olayda, dosya içerisinde davacının imzalarının bulunduğu yıllık ücretli izin kartı bulunmaktadır. Davacı isticvab edilerek bu kart gösterilmeli, imzaya itirazı yoksa kartta kullanıldığı belirtilen yıllık izin süreleri yıllık izin ücreti hesabından mahsup edilmelidir. Davacının imzaya itirazı olursa kartın aslı getirtilmeli, imza incelemesi yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 16/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.