Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13538 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 1753 - Esas Yıl 2016





Mahkemesi :İş MahkemesiTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:1- Dosyadaki yazılara, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma ilamına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına ve özellikle davalılar vekillerinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine,2- Davacı vekili, davacının 28/11/2003-10/08/2012 tarihleri arasında çalıştığını, emeklilik suretiyle iş sözleşmesini feshettiğini iddia ederek kıdem tazminatı ve yıllık izin alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş davalılar vekillerinin temyizi üzerine Dairemizin 9.3.2015 tarihli ilamı ile özetle,”..Mahkemece davacının iş sözleşmesinin 1475 sayılı Yasanın 14'üncü maddesinin birinci fıkrası (4) bendi gereği feshedildiği kabul edilmiştir. Davacının dosya kapsamına göre hizmet süresi 8 yıl 10 ay 25 gün olarak tespit edilmiştir. Davacı emekli olarak ayrıldığını iddia etmiş ise de, mahkemece davacının emekli olup olmadığı, fesih tarihi itibariyle 1475 sayılı Yasanın 14/1-4 veya 14/1-5 maddesine göre emeklilik şartlarına haiz bulunup bulunmadığı Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan sorulup buna ilişkin kayıtlar getirilmeden eksik inceleme ile kıdem tazminatının kabulü hatalı olup kararın bozulması gerekmiştir...Somut olayda, davacı dava dilekçesinde yıllık izine kazandığı yıldan itibaren 1475 sayılı Yasa döneminde 12 gün, 4857 sayılı Yasa döneminde 15 gün yıllık izin kullandığını, davalı işveren yanındaki çalışmasının 5 yılı doldurduğu 2008 yılından itibaren 20 günlük izin kullanması gerekirken 15 gün kullandırıldığını, sadece son alt işveren döneminde 20 günlük izin hakkını kullanabildiğini bildirerek 2008-2011 yılları arasında eksik kullandırılan yıllık izin günlerine ilişkin ücreti talep etmiştir. Mahkemece davacı 1951 doğumlu olduğundan yıllık 20 gün izin hakkı bulunduğu, 8 yıl hizmeti karşılığı 160 gün izine hak kazandığı, yıllık izinlerinin kullandırıldığı ispatlanamadığından 160 gün yıllık izin alacağına hükmedilmiştir. Davacının dava dilekçesinde yıllık izinlerini kullandığı ancak eksik kullandırıldığı beyan edildiğinden sadece aradaki farkın hüküm altına alınması gerekirken HMK 26.maddesine aykırı şekilde talep de aşılarak yıllık izin belgesi sunulmadığından hiç izin kullanmadığı kabul edilerek 160 günlük izin alacağına hükmedilmesi hatalı olup bozma nedenidir.”gerekçesi ile bozulmuştur.Öncelikle belirtilmelidir ki; 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da açıkça vurgulandığı üzere;Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, mahkeme yönünden; bozma kararında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak, kararda açıklanan hukuki esaslar çerçevesinde hüküm kurmak yükümlülüğü doğar. Bu hukuki aşama “usulü kazanılmış hak” olarak adlandırılır. Bu hukuki kurum mahkemeye; hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar ve yerine getirilmesi istenilen hususlar kapsamında, yargılama usulünün, davanın sürüncemede kalmaması ve en az maliyetle bir an önce bitirilmesi amacına yönelik “usûl ekonomisi ilkesi” çerçevesindeki hükümleri ışığında, uyulan bozma kararı gereğinin yerine, tam olarak getirilmemesi gerekçesiyle ikinci kez “BOZULMASINA” sebebiyet vermeyecek şekilde, özenle işlem yapmak ve hüküm kurmak zorunluluğunu getirir. Uzun yıllardan beri Yargıtay'ın kökleşmiş, sapma göstermeyen uygulamaları ve öğretide benimsenen usulü kazanılmış hak müessesesi, usul hukukunun dayandığı vazgeçilmez ana temellerinden biridir.Mahkemece Dairemizin 09/03/2015 tarihli bozma ilamına uyulmuş, yıllık izin ücret alacağına yönelik bozma ilamının gereği yerine getirilerek söz konusu alacak hüküm altına alınmış ise de davacının fesih tarihi itibariyle 1475 sayılı Yasanın 14/1-4 veya 14/1-5 maddesine göre emeklilik şartlarına haiz bulunup bulunmadığı hususunun araştırılması yönünden bir inceleme yapılmamıştır. Mahkemece bozma ilamına uyulmuş olmasına rağmen bu yöne ilişkin inceleme yapılmadan bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmeden karar vermesi hatalıdır.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı ....'ne iadesine, 16/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.