Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13491 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 13054 - Esas Yıl 2016





Mahkemesi :İş MahkemesiTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:Davacı vekili, iş akdinin sendikal nedenle feshedildiğini öne sürerek feshin geçersizliğinin tespiti ile davacının işe iadesine karar verilmesini ve sendikal fesih nedeniyle tazminata hükmedilmesini istemiştir.Davalı vekili, davacının kalp krizi sonrası kalbine pil takıldığı, sağlık sebepleriyle iş akdini davacının kendisinin feshettiği, bu nedenle işe iade davası açamayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, işveren tarafından davacı üzerinde manevi baskı kurularak "sağlık" bahanesiyle kendisine kıdem tazminatı da ödenerek istifa ettirildiği, bu suretle işe iade davası açmasının önlenmek istenildiği, gerçekte işverence yapılan feshin geçersiz olduğu ve feshin sendikal nedenle yapıldığı gerekçesiyle davacının işe iadesine, sendikal tazminat talebinin de kabulüne karar verilmiştir.4857 sayılı İş Kanunu’nun 18.maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun “sendikaya üye olup olmama hürriyetinin teminatı” başlıklı 31.maddesini üçüncü fıkrasına göre; işveren, bir sendikaya üye olan işçilerle sendika üyesi olmayan işçiler veya ayrı sendikalara üye olan işçiler arasında işin sevk ve dağıtımında, işçinin meslek iilerlemesinde, işçinin ücret, ikramiye ve primlerinde, sosyal yardım ve disiplin hükümlerinde ve diğer hususlara ilişkin hükümlerin uygulanması veya çalıştırmaya son verilmesi bakımından herhangi bir ayırım yapamaz; beşinci fıkrasına göre ; işçiler, sendikaya üye olmaları ve olmamaları, iş saatleri dışında veya işverenin rızası ile iş saatleri içinde, işçi sendika veya konfederasyonlarının faaliyetlerine katılmalarından dolayı işten çıkarılamaz. Aynı maddenin altıncı fıkrasına göre ise; sendika üyeliği veya sendikal faaliyetlerden dolayı iş sözleşmesinin feshi halinde ise, İş Kanununun 18,19,20 ve 21'nci madde hükümleri uygulanır. Ancak İş Kanununun 21'nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ödenecek tazminat işçinin bir yıllık ücret tutarından az olamaz.Dosya içeriğine göre, davalı işverence iş akdinin davacı tarafından istifa ederek sonlandırıldığının ispatlanamadığı, böylece iş akdinin davalı işverence feshedilmiş olup mahkemece feshin geçersizliğine karar verilmiş olması isabetlidir. Bu nedenle, davalının bu yöndeki temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak; feshin sendikal nedene dayanıp dayanmadığı hususunda yapılan araştırma ve inceleme yetersizdir. Dosya içeriğine göre, mahkemece, sendikaya yazı yazılarak taraf tanıklarının dinlenildiği başkaca bir hususun araştırılmadığı görülmektedir. Sendikanın cevabi yazısından, davacının sendika üyesi olduğu, fesih tarihinde sendikanın davalı işyerinde 67 üyesinin bulunduğu, davalı işyerinde TİS imzalanamadığı anlaşılmaktadır. Davacı tanıkları beyanlarında, sendika üyesi olan işçilerin e-devlet şifrelerinin işverence zorla alınarak üyeliklerinin silinmek istenildiği, işten ve sendikadan istifa etmeleri hususunda işyerinde baskı olduğunu, davacı ile aynı tarihlerde toplam 11 ila 13 kişinin sağlık sebepleri ya da farklı sebeplerle baskı altında işten çıkarıldıklarını, bu işçilerin tamamının sendika üyesi olduğunu belirtmişlerdir. Ayrıca Dairemizce aynı gün temyiz incelemesi yapılan bağlantılı 2015/33712 E sayılı dosyadaki davacı tanığı ...’in şikayeti üzerine işyeri yetkilileri hakkında sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi suçundan yapılan soruşturmada delil yetersizliğinden kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği gözlenmiştir. Davalı tanıkları ise, işyerinde sendikal baskı olmadığını, davacının sağlık sorunları nedeniyle işten kendisinin ayrıldığını beyan etmişlerdir. Yukarıda sözü edilen bağlantılı 2015/33712 E sayılı dosyadaki bilgi ve belgeler ile bu dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden; davalı işyerinde, 2014 yılı Haziran ayı içerisinde, sendika üyesi olduğu anlaşılan 11 kişinin işine farklı sebepler ile son verildiği, bu 11 kişinin tamamının 2014 yılı Ocak-Mayıs ayları arasında sendikaya üye olduğu, genelde sağlık sebepleri ile ayrılmak istedikleri yönünde ve çoğunun 11.06.2014 tarihinde dilekçe verdikleri dikkat çekmektedir. Davalı işveren tarafından, bu 11 işçiden sadece 3’ünün işten çıkarıldığı, diğerlerinin ise kendi istekleri ile işten ayrıldıkları savunulmaktadır. Aynı gün ve yakın tarihlerde işten çıkarıldığı anlaşılan bu 11 kişinin hizmet döküm cetvelleri bağlantılı dosya içerisine getirtilmiş olup; buna göre 11 kişiden sadece 3’ünün çıkışının 29 kodu ile -haklı nedenle işveren feshi- olarak bildirildiği, 2’sinin 03-istifa kodu ile bildirildiği, geriye kalan 6 kişinin çıkışının ise, sağlık sebepleri ile haklı nedenle işçi feshi olan 24 kodu olarak bildirildiği görülmektedir. Öte yandan, davalı işverence sunulan personel artış raporu, dosyalardaki mevcut dönem bordrolarına göre, fesih ayı olan 2014 yılı Haziran ayında, keza fesih öncesi ve sonrasında davalı işverenin işten çıkardığı işçilerden daha fazla sayıda yerine işçi aldığı, 4 aylık bir süreçte sigortalı sayısının 216’dan 297’ye yükseldiği anlaşılmaktadır. Belirtilen süreç içerisinde, özellikle fesih ayı olan 2014 yılı Haziran ayında davalı işyerinde ciddi bir hareketlilik olduğu görülmektedir. Buna göre, davalı işveren, 2014 yılı Haziran ayında işyerine 66 giren 35 çıkan olduğunu bildirmiştir. Ancak, bu işe giren ve çıkan işçilerin sendikalılık durumları -yukarıda sözü edilen aynı tarihlerde iş akdi sonlanan 11 kişi hariç- gerek eldeki dosyadan gerekse bağlantılı 2015/33712 E sayılı dosyadan tespit edilememektedir. Yine, sendikanın cevabi yazısı ekinde dosyaya sunulan istifa listesine göre, 2014 yılı Haziran-Temmuz ve Ağustos aylarında yani fesih ayı ve sonrasında sendikadan 62 üyenin istifa ettiği, 15 işçinin de iş kolu değişikliği nedeniyle üyeliğinin düştüğü anlaşılmaktadır. Ancak, üyelikten istifa eden işçilerin işyerinde halen çalışıp çalışmadıkları dosyalarda 2014 yılı Temmuz bordrosundan sonraki dönem bordroları bulunmadığından anlaşılamamaktadır. Esasen mahkemece bu husus araştırılmamıştır. Öte yandan, dosyada bulunan davalı işverenin İzmir Çalışma ve İşkur İl Müdürlüğü’ne sunduğu cevabi yazı içeriğinden davacının fesihten sonra Bölge Çalışma Müdürlüğüne şikayette bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, bu şikayetin konusu ve akıbeti ile sendikanın yetki başvurusu olup olmadığı, var ise süreç ve akıbeti de araştırılmamıştır. O halde, mahkemece üyelikten istifa eden 62 işçinin davalı işyerinde halen çalışıp çalışmadıklarının araştırılması, ayrıca davalı işverenin personel artış raporunda geçen işten çıkarılan ve işe alınanların sendikalılık durumlarının araştırılması, SGK’dan fesihten önceki ve sonraki 6 aylık süreçteki ayrıntılı dönem bordrolarının getirtilip incelenmesi, ayrıca sendikanın yetki başvurusu olup olmadığı var ise süreç ve akıbeti ile davacının fesihten sonra Bölge Çalışma Müdürlüğüne yaptığı şikayetin konusu ve akıbetinin araştırılması gerekmektedir. Feshin sendikal nedene dayanıp dayanmadığı hususunun kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması için belirtilen yönlerden gerekli araştırmaya gidilmeli ve toplanacak deliller dosya içeriği ile yeniden bir değerlendirmeye tabi tutularak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ; Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 16.06.2016 gününde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi. Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar Şirket adına çek ciro etme yetkisinin sözlü verildiği iddiası ispatlanabilir ise sahtecilik suçunun oluşumunu engeller Kararı VerenYargıtay Dairesi : 11. Ceza DairesiMahkemesi : ANKARA 6. Ağır CezaGünü : 05.06.2007 Sayısı : 264-181 Davacı : K.H.Sanık : Orhan Resmi belgede sahtecilik suçundan sanık Orhan ’in lehe kabul edilen 765 sayılı TCK’nun 342/1 ve 59/2. maddeleri uyarınca FERAGAT EDİLEN DAVANIN TEKRAR AÇILMASI MAHKEMENİN YAPACAĞI İŞ Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalının aleyhine, müvekkillerinin de paydaş olduğu taşınmazın haksız kullanımı nedeniyle 8.000.00 liralık ec-rimisil davası açtığını, davadan feragat edildiği gerekçesiyle davanın reddedildiğini, ancak şu andaki davanın davacıları olan müvekkillerinin, ilk ecrimis İhalenin feshi talebinin reddine ilişkin kararlar kesinleşmeden icra takibine konu yapılamaz. Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup Yargıtay Yargıtay Karar Arama Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ? Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Kanunu Yargıtay İş Bölümü Yargıtay Haberleri Karar Arama Yargıtay Kararları Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Yargıtay Ceza Dairesi Kararları BAM Kararları Danıştay Kararları Anayasa Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları Karar Arama Nasıl Yapılır? Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir? Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır? BAM Karar Arama Nasıl Yapılır? Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır? Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?