Mahkemesi :İş Mahkemesi Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşüldü: Davacı vekili, iş akdinin sendikal nedenle feshedildiğini öne sürerek feshin geçersizliğinin tespiti ile davacının işe iadesine karar verilmesini ve sendikal fesih nedeniyle tazminata hükmedilmesini istemiştir. Davalı vekili, davacının işyeri çalışanlarını kışkırttığı, huzursuz ettiği, bu yönde tutulan tutanak neticesinde hizmet akdinin 4857 Sayılı Yasanın 25/II. Maddesi gereğince haklı nedenle feshedildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, feshin haklı ya da geçerli nedene dayandığının davalı işverence ispatlanamadığı, feshin geçersiz olduğu ve sendikal nedenle yapıldığı gerekçesiyle davacının işe iadesine, sendikal tazminat talebinin de kabulüne karar verilmiştir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18.maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır. 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun “sendikaya üye olup olmama hürriyetinin teminatı” başlıklı 31.maddesini üçüncü fıkrasına göre; işveren, bir sendikaya üye olan işçilerle sendika üyesi olmayan işçiler veya ayrı sendikalara üye olan işçiler arasında işin sevk ve dağıtımında, işçinin meslek ilerlemesinde, işçinin ücret, ikramiye ve primlerinde, sosyal yardım ve disiplin hükümlerinde ve diğer hususlara ilişkin hükümlerin uygulanması veya çalıştırmaya son verilmesi bakımından herhangi bir ayırım yapamaz; beşinci fıkrasına göre ; işçiler, sendikaya üye olmaları ve olmamaları, iş saatleri dışında veya işverenin rızası ile iş saatleri içinde, işçi sendika veya konfederasyonlarının faaliyetlerine katılmalarından dolayı işten çıkarılamaz. Aynı maddenin altıncı fıkrasına göre ise; sendika üyeliği veya sendikal faaliyetlerden dolayı iş sözleşmesinin feshi halinde ise, İş Kanununun 18,19,20 ve 21'nci madde hükümleri uygulanır. Ancak İş Kanununun 21'nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ödenecek tazminat işçinin bir yıllık ücret tutarından az olamaz. Dosya içeriğine göre, feshin haklı ya da geçerli nedene dayandığı davalı işverence kanıtlanamadığından mahkemece feshin geçersizliğine karar verilmiş olması isabetli olup davalının bu yöndeki temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; feshin sendikal nedene dayanıp dayanmadığı hususunda yapılan araştırma ve inceleme yetersizdir. Dosya içeriğine göre, mahkemece, sendikaya yazı yazılarak taraf tanıklarının dinlenildiği başkaca bir hususun araştırılmadığı görülmektedir. Sendikanın cevabi yazısından, davacının ilk üyeliğinin 28.02.2014 tarihli olup daha sonra baskıyla e-devlet şifresi alınarak 07.06.2014 tarihinde fesihten kısa bir süre önce istifasının sağlandığı, sonra tekrar 11.06.2014 tarihinde üyelik başvurusunda bulunduğu, 13.06.2014 tarihinde fesihten sonra üyeliğe kabul edildiği, istifa ile yeni başvuru arasında 1 aylık üyelikten düşme süresi geçmediğinden davacının 28.02.2014 tarihindeki ilk üyeliğinin geçerli olduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına göre, fesih tarihi 11.06.2014 olup davacının yeniden üyeliğe başvurduğu tarihe tekabül etmektedir. Sendikanın cevabında davalı işyerinde TİS imzalanamadığı belirtilmiştir. Husumetli davacı tanıkları, davacı ve diğer sendikalı çalışanlara üyelikten istifa hususunda baskı yapıldığını doğrulamışlar; ayrıca davacı tanığı ...’in şikayeti üzerine işyeri yetkilileri hakkında sendikal hakların kullanılmasının engellenmesi suçundan yapılan soruşturmada delil yetersizliğinden kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Davalı tanığı, ... ise, “…davacı çay paydosunda … diğer arkadaşlara …. sizi sendikaya üye yapacağım, üye olalım bak bizi nasıl dinliyorlar gibi kelimeler söylüyordu… sendika çalışmaları ile ilgili bilgim yoktu, bu arkadaşlar başlatmış, 2014 yılı 6.ayda patlak verdi” şeklinde beyanda bulunarak kısmen de olsa davacının sendikal faaliyet içerisinde olduğunu doğrulamıştır. Dairemizce aynı gün temyiz incelemesi yapılan bağlantılı 2016/13054 E sayılı dosyadaki bilgi ve belgeler ile bu dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden; davalı işyerinde, 2014 yılı Haziran ayı içerisinde, sendika üyesi olduğu anlaşılan 11 kişinin işine farklı sebepler ile son verildiği, bu 11 kişinin tamamının 2014 yılı Ocak-Mayıs ayları arasında sendikaya üye olduğu, genelde sağlık sebepleri ile ayrılmak istedikleri yönünde ve çoğunun 11.06.2014 tarihinde dilekçe verdikleri dikkat çekmektedir. Davalı işveren tarafından, bu 11 işçiden sadece 3’ünün işten çıkarıldığı, diğerlerinin ise kendi istekleri ile işten ayrıldıkları savunulmaktadır. Aynı gün ve yakın tarihlerde işten çıkarıldığı anlaşılan bu 11 kişinin hizmet döküm cetvelleri dosya içerisine getirtilmiş olup; buna göre 11 kişiden sadece 3’ünün çıkışının 29 kodu ile -haklı nedenle işveren feshi- olarak bildirildiği, 2’sinin 03-istifa kodu ile bildirildiği, geriye kalan 6 kişinin çıkışının ise, sağlık sebepleri ile haklı nedenle işçi feshi olan 24 kodu olarak bildirildiği görülmektedir. Öte yandan, davalı İşveren aleyinde açılan Dairemizin bağlantılı 2016/13054 E. sayılı dosyasına sunulan personel artış raporu ve dönem bordrolarına göre 2014 yılı Haziran ayında, keza fesih öncesi ve sonrasında davalı işverenin işten çıkardığı işçilerden daha fazla sayıda yeni işçi aldığı, 4 aylık bir süreçte sigortalı sayısının 216’dan 297’ye yükseldiği anlaşılmaktadır. Belirtilen süreç içerisinde, özellikle fesih tarihi olan 2014 yılı Haziran ayında davalı işyerinde ciddi bir hareketlilik olduğu görülmektedir. Buna göre, davalı işveren, 2014 yılı Haziran ayında işyerine 66 giren 35 çıkan olduğunu bildirmiştir. Ancak, bu işe giren ve çıkan işçilerin sendikalılık durumları -yukarıda sözü edilen aynı tarihlerde iş akdi sonlanan 11 kişi hariç- gerek eldeki dosyadan gerekse bağlantılı 2016/13054 E sayılı dosyadan tespit edilememektedir. Yine, sendikanın cevabi yazısı ekinde bağlantılı 2016/13054 E sayılı dosyaya sunulan istifa listesine göre, 2014 yılı Haziran-Temmuz ve Ağustos aylarında yani fesih ayı ve sonrasında sendikadan 62 üyenin istifa ettiği, 15 işçinin de iş kolu değişikliği nedeniyle üyeliğinin düştüğü anlaşılmaktadır. Ancak, üyelikten istifa eden işçilerin işyerinde halen çalışıp çalışmadıkları dosyalarda 2014 yılı Temmuz bordrosundan sonraki dönem bordroları bulunmadığından anlaşılamamaktadır. Esasen mahkemece bu husus araştırılmamıştır. Öte yandan, mahkemece, sendikanın yetki başvurusu olup olmadığı, var ise süreç ve akıbeti de araştırılmamıştır. O halde, mahkemece üyelikten istifa eden 62 işçinin davalı işyerinde halen çalışıp çalışmadıklarının araştırılması, ayrıca davalı işverenin personel artış raporunda geçen fesih ayı ile fesih öncesi ve sonrasında işten çıkarılan ve işe alınanların sendikalılık durumlarının araştırılması, SGK’dan fesihten önceki ve sonraki 6 aylık süreçteki ayrıntılı dönem bordrolarının getirtilip incelenmesi, ayrıca sendikanın yetki başvurusu olup olmadığı var ise süreç ve akıbetinin araştırılması gerekmektedir. Feshin sendikal nedene dayanıp dayanmadığı hususunun kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması için gerekli araştırmaya gidilmeli ve toplanacak deliller dosya içeriği ile yeniden bir değerlendirmeye tabi tutularak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ; Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 16/06/2016 gününde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
HAGB'ye itiraz üzerine hem şekil hem de esastan incelenir
Hakkı olmayan yere tecavüz suçundan sanık S.nin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 154/1, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 5 ay hapis ve 80,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına da
Avukatın danışıklı icra takibi ve haciz, satış işlemleri yapmasının zincirleme şekilde kamu görevlisinin resmi belgede sahtecilik suçu oluşturacağı
DAVA VE KARAR:
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği
düşünüldü.
Yapılan yargılamaya,
toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına
uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre ye
KİŞİLER ARASINDAKİ KONUŞMANIN KAYDA ALINMASI
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuç
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?