Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13226 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 11816 - Esas Yıl 2016





T.C.YARGITAY7. Hukuk DairesiMahkemesi :İş Mahkemesivekili Av....Dava Türü : AlacakYARGITAY İLAMITaraflar arasındaki dava sonucunda verilen hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi süresi içinde davalı vekili tarafından istenilmekle, duruşma için tebliğ edilen 14.06.2016 Salı günü belirlenen saatte davalı ... geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Gelenin huzuru ile duruşmaya başlandı. Duruşmada hazır bulunan tarafın sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyadaki belgeler incelendi. Gereği görüşüldü:1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,2-Davacı vekili, davacının davalı işyerinde 11.10.2005-18.07.2014 tarihleri arasında paketleme nakliye işinde kesintisiz çalıştığını, işyerinin başka şirkete devri nedeniyle davacının haksız olarak işten çıkartıldığını, son ücretinin 1.100,00 TL olduğunu, davacının haftanın 7 günü çalıştığını iddia ederek, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, fazla mesai, hafta tatili ve milli bayram ve genel tatil çalışma ücretlerinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili, davacının iş akdinin 18.07.2014 tarihinde usule uygun şekilde sonlandırıldığını, davacıya 10.000,00 TL ödeme yapıldığını, işyerinde 11.08.2008 tarihinden itibaren çalıştığını, 2005 yılından itibaren çalıştığına dair iddiasının yerinde olmadığını, fazla mesai yapmadığını, hafta tatilleri ile yıllık izinlerinin kullandığını beyanla davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacının 10/07/2006-31/07/2006 ve 11/09/2006-18/07/2014 tarihleri arasında, en son 1.759,67 TL brüt aylık ücretle çalıştığı, kıdem ve ihbar tazminatına mahsuben ödeme yapılması nedeni ile iş sözleşmesinin tazminatı gerektirecek şekilde feshedildiği, bakiye kıdem tazminatı alacağı bulunduğu, yıllık izinlerini kullandığı, sezonda fazla mesai yapıp hafta tatillerinde çalıştığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının kullanmadığı 8 gün yıllık izni bulunduğu, bunun ücretinin net 293,30 TL olduğu, fesihle birlikte yapılan 772,80 TL'den mahsubu halinde hüküm altına alınması gereken yıllık izin ücreti bulunmadığı belirtilmiş ise de, arta kalan 479,50 TL fazla ödemenin BK'nun 100 vd maddelerindeki mahsup hükümlerine göre vadesi ilk gelen alacaktan, birden fazla alacağın aynı zamanda vadesi gelmiş ise bunlardan orantılı olarak mahsubu gerekirken, fazla miktarın hiçbir alacaktan mahsup edilmemesi hatalı olmuştur.3-Fazla mesai ücreti konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmaktadır.Fazla mesai yaptığını iddia eden işçi iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. İddianın tanık anlatımları ile ispat edilmeye çalışılması halinde ise, tanıkların aynı dönemde işyerinde iddia sahibi işçi birlikte çalışmış, süreklilik arzeden çalışma düzenini ve biçimini görmüş, gözlemiş olmaları gerekir. Çalışma düzenini bilmeyen, bilmesi mümkün olmayan tanık beyanlarına itibar edilemez.Somut olayda, tanıklarının beyanlarına göre davacının, narenciye sezonu olan 1 Eylül-30 Nisan arasındaki dönemde ayda 3 hafta 7 gün, bir hafta 6 gün 08.00-20.00 saatleri arasında çalıştığı kabul edilerek ayda 3 hafta haftalık 21; 1 hafta haftalık 18 saat üzerinden 02.12.2009-30.04.2014 tarihleri arasındaki süre için fazla mesai ücreti hesaplanmış; mahkemece takdiri indirim yapılarak alacak hüküm altına alınmış ise de, davacı tanıklarının davacı ile 2013 yılı Ekim ayına kadar çalıştıkları anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davacı 2013 yılı Ekim ayından fesih tarihine kadar olan dönem açısından fazla mesai yaptığını ispat edememiştir. Bu yön üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.4-Davacının kullandığı yıllık izinlerin bir kısmı fazla mesai ve hafta tatili hesabı yapılan sezona denk gelmekte olup fiili çalışma olmayan yıllık izinli günlerin alacakların hesaplanması sırasında dışlanmaması doğru olmamıştır.5-Davacı vekili ihbar tazminatının ıslah ile istediği kısmının en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. İhbar tazminatına yasal faiz işletilmesi gerekir. Ancak taleple de bağlı kalınması HMK'nun 26 ıncı maddesi uyarınca zorunludur. Bu nedenle ihbar tazminatının ıslah ile istenen bölümüne yasal faiz oranını aşmamak üzere en yüksek banka mevduat faizi işletilmesi gerekirken, doğrudan yasal faiz işletilmesi de ayrı bir bozma nedenidir.O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında kendisini vekille temsil ettiren davalı taraf yararına takdir olunan 1.350,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 14/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.