Mahkemesi : İş MahkemesiDava Türü : AlacakTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:1-Dosyadaki yazılara, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma ilamına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının yerinde olmaması nedeni ile reddine,2-Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait işyerinde çalışırken haksız olarak işten çıkarıldığını iddia ederek kıdem tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili davanın reddini istemiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 17.02.2014 tarihli ilamı ile özetle ve sonuç olarak, “...Somut olayda, davacı 26.5.2010 günü kiraz toplamak üzere izine ayrılmak istediğini bildirmiş, ancak işveren işlerin yoğunluğu nedeniyle izin vermeyeceğini belirtmiştir. Davacı tanığı ...’ın davacıdan aktardığı beyanı ile de işverenin izin vermemesi nedeniyle tartıştıkları konusu sabittir. İşverenin yönetim yetkisi kapsamında işçisine yıllık iznini ne zaman kullandıracağını belirleme yetkiside bulunmaktadır. Davacı işçi, işverenin izin vermediğini açıkça beyan etmesine rağmen, işyerini terk edip gitmiş ve daha sonra da tanıkların ortak beyanlarından anlaşıldığı üzere de kirazını toplayıp, işinin bitiminde döndüğüne işe alınmadığından bahisle davacı olmuştur. Davacının, işyerini terk etmesi üzerine davalı işveren tarafından tutulan ve dosyaya sunulan devamsızlık tutanaklarına göre 27 Mayıs 2010 tarihinden 2 Haziran 2010 tarihine kadar işe gelmediği de anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının, izinsiz olarak işyerini terk ederek ve devamında da işe gelmemek suretiyle iş akdini devamsızlık yaparak fiili olarak feshettiği sabittir. Mahkemenin, işverence, devamsızlığın sebebinin biliniyor olması nedeniyle işveren feshi yönündeki kabulü hatalı olup, bu bilgiler ışığında kıdem ve ihbar tazminatı talebi hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir. 3-Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir. Somut olayda, her ne kadar, davacı, hiç yıllık izin kullanmadığından bahisle yıllık izin talebinde bulunmuş ise de, hem davacı hem de davalı tanıklarının ortak beyanlarından her yıl kiraz zamanı izin kullandığının anlaşılması karşısında davalının dava ve delil listesinde “sair delile” dayanmış olmasına göre 1086 sayılı HMUK gereği bu beyanın yemin delilini de kapsaması nedeniyle davalıya yemin hakkının hatırlatılarak buna göre sonuca varılması gerekmektedir.Yine, dosya içine sunulu davacının imzasını taşıyan 27.06.2006 tarihli ...ne verilmiş dilekçesinde “2006 yılına ait yıllık iznimi kullanırken” diyerek 2006 yılına ilişkin yıllık izin kullandığını kabul etmiştir. Davacının bu beyanı kendisini bağlar. Bu nedenle mahkemece bu husus da gözönünde bulundurularak en azından 2006 yılında yılık izin kullandığı sabit kabul edilerek ve davalının yemin teklif edip etmemesine, yemin teklif etmişse yemin edip etmemesine göre yıllık izin konusunda yeniden bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hiç yıllık izin kullanmadığı kabulü ile karar verilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir.” gerekçesi ile bozulmuştur.Mahkeme bozma kararına uymuş, davalı tarafa yemin teklif etme hakkını hatırlatmış, davalı vekilinin yemin teklif etmek istediklerini bildirmesi üzerine yıllık izin konusunda davacıya yemin ettirerek bozma konusu yapılan kıdem ve ihbar tazminatı taleplerini reddetmiş, yıllık izin konusunda hiç yıllık izin kullanmadığını kabul ederek yıllık izin ücretini ve bozma kapsamı dışında kalarak miktarı ve varlığı kesinleşen alacakları hüküm altına almış ve davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.Öncelikle belirtilmelidir ki; 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da açıkça vurgulandığı üzere;Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, mahkeme yönünden; bozma kararında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak, kararda açıklanan hukuki esaslar çerçevesinde hüküm kurmak yükümlülüğü doğar. Bu hukuki aşama “usulü kazanılmış hak” olarak adlandırılır. Bu hukuki kurum mahkemeye; hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar ve yerine getirilmesi istenilen hususlar kapsamında, yargılama usulünün, davanın sürüncemede kalmaması ve en az maliyetle bir an önce bitirilmesi amacına yönelik “usûl ekonomisi ilkesi” çerçevesindeki hükümleri ışığında, uyulan bozma kararı gereğinin yerine, tam olarak getirilmemesi gerekçesiyle ikinci kez “BOZULMASINA” sebebiyet vermeyecek şekilde, özenle işlem yapmak ve hüküm kurmak zorunluluğunu getirir. Uzun yıllardan beri Yargıtay'ın kökleşmiş, sapma göstermeyen uygulamaları ve öğretide benimsenen usulü kazanılmış hak müessesesi, usul hukukunun dayandığı vazgeçilmez ana temellerinden biridir.Somut olayda, mahkemece hükmüne uyulan bozma kararının 3 numaralı bendinde, davacının yemin edip etmemesi durumuna göre yıllık izin ücretinin hüküm altına alınması belirtilirken, davacının 27.6.2006 tarihli ..'ne verilmiş dilekçesinde 2006 yılına ait yıllık iznimi kullanırken” diyerek 2006 yılına ilişkin yıllık izin kullandığını kabul ettiği hususunun gözardı edilmemesi gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle davacı ücretli yıllık izin kullanmadığına yemin ettiğine göre, uyulan bozma ilamı doğrultusunda en azından 2006 yılı iznini kullandığı kabul edilerek bakiye yıllık izin ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, bozmaya uyulmasına rağmen bozmaya aykırı biçimde davacının hiç yıllık izin kullanmadığı kabul edilerek alacağın hüküm altına alınması hatalı olmuştur.O halde davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazı kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 29.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.