Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13215 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 10728 - Esas Yıl 2016





Mahkemesi :İş Mahkemesi Taraflar arasındaki dava sonucunda verilen hükmün süresi içinde taraflarca temyiz edilip, incelemenin Yargıtayca duruşmalı olarak yapılması davacı ... vekili tarafından istenilmekle, duruşma için tebliğ edilen 14.06.2016 Salı günü belirlenen saatte davacı ... vekili Av.... geldi. Temyiz eden davalı taraftan gelen olmadı. Gelenin huzuru ile duruşmaya başlandı. Duruşmada hazır bulunan tarafın sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyadaki belgeler incelendi. Gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının yerinde olmaması nedeni ile reddine, 2-Davacı vekili, davacının üç apartmandan oluşan toplam 85 daireli davalı Sitede kapıcı olarak 01.12.2004 tarihinden iş sözleşmesinin İş Kanunu'nun 17 inci maddesine göre feshedildiği 06.08.2014 tarihine kadar çalıştığını, ihtarnamede belirtilen hususların gerçeği yansıtmadığını, davacının haftanın yedi 08.00-21.00 saatleri arasında dini bayramlar dışındaki diğer tatil günlerinde ve arefe günlerinde çalıştığını, yıllık izinlerini kullanmadığını, davacıya işverenin belirttiği ödemeleri yapmadığı gibi, kurum kayıtlarında 23.04.2014 tarihinde çıkışının yapılıp 02.05.2014 tarihinde tekrar işe girmiş gibi gösterilmesine rağmen esasında kesintisiz çalıştığını iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili, davacının 01.12.2004-23.04.2014 tarihleri arasındaki çalışmasının emeklilik nedeni ile sonaerdiğini, bu döneme ilişkin kıdem tazminatı ile yıllık izin ücretinin ödendiğini, davacının davalıyı ibra ettiğini, davacının emeklilik sonrası sitede çalışmak istediğini beyan etmesi üzerine 02.05.2014 tarihinde tekrar işe alındığını, davacı hakkındaki site sakinlerinden gelen şikayetlerin devam etmesi üzerine iş sözleşmesinin 08.08.2014 noter ihtarı ile ihbar tazminatı ödenmek kaydı ile feshedildiğini, haftanın altı günü günlük 7.5 saati aşmayacak şekilde çalıştığını, genel tatil günlerinde çalışmadığını beyanla davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacının çalışmasının iki dönem halinde gerçekleştiği, 01.12.2004-23.04.2014 tarihleri arasındaki birinci dönem çalışmasının emeklilik nedeni ile sonaerdiği, bu döneme ilişkin olmak üzere ödenen miktarın mahsubu halinde bakiye kıdem tazminatı bulunduğu, ikinci dönem çalışması için çalışmasının 1 yılın altında kalması nedeni ile kıdem tazminatına hak kazanmadığı, ikinci dönem çalışması açısından ihbar tazminatının hüküm altına alınması gerektiği, yıllık izin ücretlerinin ödendiği, fazla mesai yaptığını, milli bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını ispat edemediği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacının emeklilik ile biten ilk dönem çalışmasının tasfiye edilip edilmediği, ibranamedeki miktarın ödendiğinin kabul edilip edilemeyeceği ihtilaflıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 420 inci maddesine göre, “Hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir. İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür. Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur. İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, destekten yoksun kalanlar ile işçinin diğer yakınlarının isteyebilecekleri dâhil, hizmet sözleşmesinden doğan bütün tazminat alacaklarına da uygulanır.” hükmü yeralmaktadır. Somut olayda, davacı vekili, davacının 01.12.2004 tarihinden iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 17 inci maddesine göre feshedildiği 06.08.2014 tarihine kadar kesintisiz çalıştığını iddia ederken; davalı vekili, davacının ilk dönem çalışmasının 01.12.2004-23.04.2014 tarihleri arasındaki dönemi kapsadığını, bu dönemin emeklilik nedeni ile sona erdiğini, kıdem tazminatı ile yıllık izin ücretinin ödendiğini, ikinci dönem çalışmasının da ihbar tazminatı ödenmek kaydı ile feshedildiğini savunmuştur. Mahkemece, davacının çalışmasının iki dönem halinde gerçekleştiği, ilk dönem çalışmasından kaynaklanan bakiye kıdem tazminatı ile ikinci dönem çalışması nedeni ile ihbar tazminatına hak kazandığı, ibranamedeki miktarın ödendiği kabul edilmiştir. Öncelikle belirtilmelidir ki, dosya içinde bulunan davacının imzasını inkar etmediği 25.04.2014 tarihli ibranamede davacıya 9920,13 TL net kıdem tazminatı ve 4605,00 TL net yıllık izin ücreti ödendiği yazılı ise de, yukarıda içeriği aktarılan 6098 sayılı TBK'nun 420 inci maddesi hükmü karşısında ödemenin banka kanalı ile yapıldığının kanıtlanamaması ayrıca davacının sözü edilen ibranamede yazılı miktarları aldığını kabul etmemesi göz önüne alındığında ibranamede yazılı miktarların ödendiğinin ve ibranamenin makbuz olarak dahi kabulü mümkün olmadığından ibranamede yazılı miktarların hesap edilen alacaklardan mahsubu hatalı olmuştur. Öte yandan, mahkeme, davacının çalışmasını ikiye ayırmış ise de, emeklilik nedeni ile bittiği kabul edilen ilk dönem çalışmasından dolayı bakiye kıdem tazminatı hüküm altına alındığına göre, ilk dönem çalışmasının tasfiye edildiğinden sözedilemez. Bu durumda, davacının iki dönem çalışması toplanarak tüm hizmet süresi üzerinden hesaplanacak kıdem ve ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti hüküm altına alınmalıdır. 3-Davacının giydirilmiş ücretinin tespitinde yılda iki kez 200,00 TL olarak ödendiği sabit olan erzak yardımının ücrete eklenmesi yerinde ise de, eklenmesi gereken günlük miktar (200x2/365=) 1,96 TL olmalı iken 10,96 TL eklenmesi doğru olmamıştır. O halde tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına takdir olunan 1.350,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 14.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.