Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13213 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 780 - Esas Yıl 2016





Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi Sıfatıyla) Taraflar arasındaki dava sonucunda verilen hükmün süresi içinde taraflarca temyiz edilip, incelemenin Yargıtayca duruşmalı olarak yapılması davalı ... vekili tarafından istenilmekle, duruşma için tebliğ edilen 14.06.2016 Salı günü belirlenen saatte davalı ... vekili Av.... ve davacı ... vekili Av.... geldi. Gelenlerin huzuru ile duruşmaya başlandı. Duruşmada hazır bulunan tarafların sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyadaki belgeler incelendi. Gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı vekili, müvekkilinin 1999 yılından 2013 yılının 9 uncu ayına kadar fiilen ve aralıksız olarak davalı şoför olarak çalıştığını, 2013 yılı 9 uncu ayında davalının hiç bir haklı gerekçesi olmaksızın müvekkilini işten çıkardığını, günde 12 saatten fazla dini ve milli bayram günleri dahil çalıştığını, yıllık izinlerini kullanmadığını, 2005 yılının Ocak ayından işten çıkartıldığı tarihe kadar ücretlerinin ve asgari geçim indirimi alacağının ödenmediğini, fesih tarihindeki ücretinin net 1500,00 TL olduğunu iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili, davacı ile müvekkili arasında İş Kanunu kapsamında işçi-işveren ilişkisi olmayıp aslında ortaklığa dayanan bir hukuki ilişki olduğunu, müvekkili tarafından alınan kamyonun davacı tarafından işletileceği ve kazanılan paranın paylaşılacağı konusunda anlaşmaya varıldığını, bu şekildeki ortaklık ilişkisinin birçok kişi tarafından da uygulandığını, müvekkilinin davacıyı kendi bünyesinde sigortalı olarak gösterdiğini, ancak ortaklığın kaynağı olan kamyonun beraber alınan karar gereğince satılması üzerine bu ortaklığın sona erdiğini, davacının sigorta çıkışının da yapıldığını, davacı tarafın tamamen kötü niyetli olarak dava açtığını beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere göre davacının, iddia ettiği süre içinde davalı işveren emrinde hukuki ve kişisel olarak bağımlı bir şekilde iş ilişkisi kapsamında çalıştığı, SGK'na çalışmalarının bildirildiği, kamyonun davalı adına kayıtlı olduğu konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, davalının ortaklığa ilişkin delil sunmadığı, bu husustaki savunmanın usulünce kanıtlanamadığı, sunulan irsaliyelerin davacının gerçekten şoför olarak çalıştığını gösterdiği, uzun süre ücret almadan çalışmanın tek başına ortaklık ilişkisi bulunduğu şeklinde yorumlanamayacağı, davalı tanık beyanlarının yeterli olmadığı, kolluğun gönderdiği yazıda davacının şoför olarak çalıştığının yazılı olduğu, ortaklığın yazılı delil ile ispatı gerektiği gerekçesi ile bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hafta tatili, milli bayram ve genel tatil çalışma ücretleri konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmaktadır. Davacı vekili, davacının hafta tatilleri ile milli bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia ederek alacak talebinde bulunmuş; bilirkişi raporunda davacı tanık anlatımları esas alınarak davacının tüm hafta tatillerinde, milli bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı kabul edilerek alacaklar hesaplanmış, mahkemece takdiri indirim uygulanarak hüküm altına alınmıştır. Ancak, davacı tanıklarından birisi davacının eniştesi, diğerleri sektörde çalışan kişiler olup genel olarak sektördeki çalışma biçimini anlatmışlardır. Birebir davacının çalışmalarına tanık olmamışlardır. Ara sıra tanık olunan çalışma biçiminin tüm döneme teşmil edilmesi ise mümkün değildir. Bu itibarla usulünce, şüpheye yer vermeyecek biçimde ispat edilmemiş olan hafta tatili, milli bayram ve genel tatil çalışma ücreti taleplerinin reddi yerine yanılgılı değerlendirme ile kabulü hatalı olmuştur. 3-Davacı vekili asgari geçim indirimi, yıllık izin ve ihbar tazminatı alacaklarının en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Asgari geçim indirimi, yıllık izin ücreti ve ihbar tazminatına yasal faiz işletilmesi gerekir. Ancak taleple de bağlı kalınması HMK'nun 26 ıncı maddesi uyarınca zorunludur. Bu nedenle, bu alacaklara yasal faizi aşmamak üzere en yüksek banka mevduat faizi işletilmesi gerekirken, doğrudan yasal faiz işletilmesi de ayrı bir bozma nedenidir. O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, fazla alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, Yargıtay duruşmasında kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına takdir olunan 1350,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 14.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.