Mahkemesi : İş MahkemesiDava Türü : Alacak Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı, davalının yanında ve yurt dışında çalışmak için anlaştıkları, 01.02.2005 - 02.02.2006 tarihleri arasında greyder operatörü olarak çalıştığı, iş akdinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğinden bahisle kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir. Davalı, davacı ile yurt dışında çalışmak üzere anlaştıklarını davacının 04.02.2005 tarihinde yurt dışına çıkıp 02.02.2006 tarihinde ise yurda döndüğünü bu nedenle çalışma süresinin 1 yılı doldurmadığı için kıdem tazminatı talep edemeyeceğini diğer, tüm haklarının ödendiğini hiçbir alacağı olmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davalının yurt dışına işçi götürmek için yasal olarak imzalanıp ..’a verilmesi gereken sözleşmenin Kuruma verilmediği, dosyaya da sunulmadığı bu nedenle çalışma süresinin 01.02.2005- 02.02.2006 tarihleri arasında olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacının kıdem tazminatının hak edip etmediği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. İşverene ait bir ya da birkaç işyerinde belli bir süre çalışmış bir işçinin, işini kaybetmesi halinde, işinde yıpranması, yeni bir iş edinmede karşılaşacağı güçlükler ve işyerine sağladığı katkı göz önüne alınarak, geçmiş hizmetlerine karşılık işveren tarafından işçiye kanuni esaslar dahilinde verilen toplu paraya “kıdem tazminatı” denilmektedir. Kıdem tazminatının koşulları, hesabı ve ödeme şekli doğrudan İş Kanunlarında düzenlenmiştir. Kıdem tazminatı, feshe bağlı haklardan olsa da, iş sözleşmesinin sona erdiği her durumda talep hakkı doğmamaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 120 nci maddesi hükmüne göre, yürürlükte bırakılan 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinde, kıdem tazminatına hak kazanabilmek için işçinin işverene ait işyerinde en az bir yıl çalışmış olması gerekir. İşçinin işyerinde fiilen çalışmaya başladığı tarih, bir yıllık sürenin başlangıcıdır. Tarafların iş ilişkisi kurulması yönünde varmış oldukları ön anlaşma bu süreyi başlatmaz. Yine iş sözleşmesinin imza tarihi yerine, fiilen iş ilişkisinin kurulduğu tarihin, kıdem tazminatına hak kazanma ve hesap yönünden dikkate alınması gerekir. İşçinin çıraklık ilişkisinde geçirdiği süreler de kıdem tazminatına esas alınmayacak, buna karşın deneme süresi kıdemine eklenecektir. Somut olayda, davacının yurt dışında çalışmak üzere işverenle anlaştığı ihtilafsızdır. Dosyaya getirtilen yurda giriş çıkışları gösterir Emniyet Müdürlüğü kayıtlarından davacının 04.02.2005 tarihinde yurt dışına çıkıp 02.02.2006 tarihinde ise yurda döndüğü sabittir. mahkemece, davacının iddiası gibi 01.02.2005 tarihinde sözleşme imzalanması nedeniyle çalışma süresinin 1 yılı doldurduğu kabulü ile kıdem tazminatı hüküm altına alınmıştır. Oysa ki, davacının kıdeme esas süresinin, yurt dışına çıkış tarihi olan 04.02.2005 ile yurda tekrar döndüğü 02.02.2006 tarihleri arasında olduğu, bu sürenin 1 yılı doldurmadığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının kıdem tazminatı talebinin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalıdır. O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 29.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.