Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13121 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 19246 - Esas Yıl 2014





Mahkemesi : İş MahkemesiDava Türü : Alacak Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1- Davacı, davalı şirkette ilk olarak 1986 yılında çalışmaya başladığını, 1990 ve 1995 yıllarında işverence çıkışı verilerek iki kez kendisine avans mahiyetinde kıdem tazminatı ödendiğini, 2009 yılında iş sözleşmesini emeklilik nedeniyle kendisinin feshettiğini, davalı işveren, en son çalışma dönemini nazara alarak kendisine kıdem tazminatı ödemesinde bulunduğundan kıdem tazminatının eksik ödendiğini ileri sürerek, bakiye kıdem tazminatı alacağının tahsilini istemiştir. Davalı, davacının tasfiye edilen çalışma dönemlerine ilişkin kıdem tazminatı taleplerinin zamanaşımına uğradığını, aynı dönemler için mükerrer kıdem tazminatı talebinde bulunamayacağını savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, "davacının aynı iş yerinde kesintisiz çalıştığı, hizmet süresinin 23 yıl 2 ay olduğu, bazı günlerin sigortaya bildirilmediği, fesih tarihinden sonraki 10 yıl içinde dava açıldığı ve zamanaşımına uğramadığı, davacının emekli olarak işten ayrıldığı, kıdem tazminatına hak kazandığı, davacıya çalıştığı dönemlerde ödenen kıdem tazminatlarının avans kabul edilerek yasal faiziyle birlikte mahsubunun gerektiği" gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kıdem tazminatına esas alınması gereken süre konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. 1475 sayılı Yasanın 14/2 maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme bağlamıştır. O halde kıdem tazminatına hak kazanmaya dair bir yıllık sürenin hesabında, işçinin daha önceki fasılalı çalışmaları dikkate alınır. Bununla birlikte, her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde gerçekleşmesi, hizmet birleştirmesi için şarttır. İşçinin önceki çalışmaları sebebiyle kıdem tazminatı ödenmişse, aynı dönem için iki defa kıdem tazminatı ödenemeyeceğinden, tasfiye edilen dönemin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması mümkün olmaz. Yine, istifa etmek suretiyle işyerinden ayrılan işçi kıdem tazminatına hak kazanmayacağından, istifa yoluyla sona eren önceki dönem çalışmaları kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmaz. Ancak aynı işverene ait bir ya da değişik işyerlerinde çalışılan süre için kıdem tazminatı ödenmemişse, bu süre aynı işverende geçen sonraki hizmet süresine eklenerek son ücret üzerinden kıdem tazminatı hesaplanmalıdır. Zamanaşımı definin ileri sürülmesi halinde, önceki çalışma sonrasında ara verilen dönem on yılı aşmışsa önceki hizmet bakımından kıdem tazminatı hesaplanması mümkün olmaz. Somut olayda, davacı 2009 yılında davalı nezdinde çalışırken emekli olduğu sırada önceki dönemde geçen çalışmalarının kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmadığı iddiasıyla alacak talebinde bulunmuş olup mahkemece, bilirkişi raporu ve ek rapora itibar edilmeyerek sonuca gidilmiştir. Her ne kadar, mahkeme bilirkişi raporundaki hesaplamalara uymak zorunda değilse de, bilirkişi raporundan ne sebeplerle ayrıldığı, hesabın hangi unsurlara göre ve ne şekilde yapıldığı, daha önce yapılan ödemelerin mahsubunda hangi faiz oranlarının dikkate alınıp gerekçede yazan miktara ne şekilde ulaşıldığıda karardan anlaşılamamaktadır. Yapılacak iş, yukarıda açıklandığı şekilde, mahkemece, hangi verilerle ve hangi kriterler üzerinden sonuca gidildiği gerekçede açıklanarak denetime elverişli şekilde karar verilmeli gerekirse bilirkişiden bu konuda yeni bir rapor alınarak ve bir değerlendirmeye tabi tutularak çıkacak sonuca göre karar verilmelidir. O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 25.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.