Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1312 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 1145 - Esas Yıl 2007





Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:İddia ve savunmaya, mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre dava ve temyize konu 112 ada 7 ve 21 parsel sayılı taşınmazların tespit tutanağı ve eki belgeler 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 10. maddesi hükmü uyarınca malik haneleri açık bırakılmak suretiyle tespit edilerek çekişmeli taşınmazların tespit tutanakları kadastro mahkemesine gönderilmiştir. Daha sonra tutanak ve eki belgeler dava dilekçesi ile birleştirilmiştir. Hal böyle olunca, somut olayda 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 30/2. maddesi hükmü uygulanacağı kuşkusuzdur. Davalı taraf, Hazine'nin taraf olduğu tescil davası sonucu oluşan, bu nedenle Ha-zine'yi usulün 237. maddesi hükmü uyarınca bağlayacağı tartışmasız olan tapu kaydına ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanmış, davacı Hazine ise 4753 ve 5618 sayılı Yasalar uyarınca oluşan tapu kayıtlarına dayanmıştır.Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere ve dosya içeriğine göre davacı Hazine'nin tutunduğu tapu kayıtlarının oluşma nedenleri de dikkate alındığında, çekişmeli 112 ada 7 ve 21 parsel sayılı taşınmazlara ait olduğu dosya kapsamı ile belirlendiği gibi, esasen bu yön yanlar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Yanlar arasındaki uyuşmazlık, davalı tarafın tutunduğu tescil hükmü ile oluşan tapu kaydının kapsamının duraksamaya meydan vermeyecek biçimde belirlenmesinden ibarettir.Davalı tarafın dayandığı tescil hükmü ile oluşan tapu kaydının dayanağı haritasının bulunduğu haritada ölçek gösterilmediği, sözü edilen haritanın kim tarafından onaylandığı da gönderilen belgeden anlaşılamamaktadır. Kaldı ki, sözü edilen tapu kaydının uygulanması da 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi hükmüne uygun değildir. Öte yandan uzman bilirkişi Ahmet tarafından düzenlenen harita ve eki rapor da keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan vermediği gibi yargı denetimine açık değildir. Gerçekten harita ve eki raporda uygulamada haritada gösterilen hangi poligon ve röper noktalar ile arz üzerindeki hangi doğal ya da yapay sınır yerlerinden yararlanıldığı, değişmez nitelikte sınır yeri sayılabilecek hangi komşu kişi taşınmazlarından yararlanıldığı tapu tekniğine uygun olarak açıklanıp gösterilmemiştir.O halde, mahkemece sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, öncelikle davalı tarafın tutunduğu tescil hükmüyle oluşan tapu kaydının dayanağı haritanın ölçeğini ve varsa kenar uzunluklarını ve komşu taşınmazları gösterecek biçimde onaylı örneği ile dayanağı tescil ilamının kesinleşme gününü gösterecek biçimde onaylı örneği Tapu Sicil Müdürlüğü'nden getirtilmeli, bundan sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve tapu kaydının dayanağı haritayı yerine uygulamaya yetkili uzman bilirkişi tapu fen memuru hazır olduğu halde çekişmeli taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı, davalı tarafın tutunduğu tapu kaydının dayanağı haritanın ölçeği bulunduğu takdirde geniş kapsamlı kadastro paftasının ölçeği ile eşitlenerek haritalar çakıştırılmak suretiyle yerine uygulanmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalar ile arz üzerinde gösterilen doğal ya da yapay sınır yerlerinden ve değişmez nitelikte sınır yeri sayılabilecek kişi taşınmazlarından yararlanılmalı, tapu kaydının dayanağı haritanın ölçeği yoksa sözü edilen haritadan şeklen ve haritada tarif edilen kenar uzunluklarından yararlanılmalı, bu uygulama yapılırken tescil tapusunun doğusunda ve kuzeyinde tarif edilen ark sınırı ile güney batıda çeşme olarak gösterilen taşınmaz yeri esas alınmalı, sırt sınırının değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınır yeri olduğu güney batıda tarif edilen "çeşme" sınırının nokta sınır yeri olduğu gözönünde tutularak doğuda ve kuzeyde tarif edilen ark sınırlarının kesiştiği noktadaki açı içerisinde tutunulan tapu kaydına yüzölçümüyle kapsam belirlenmeli, bu kapsam belirlenirken nokta sınır niteliğinde olan çeşme istikametine doğru tapu kaydına yüzölçümü ile kapsam belirleneceği düşünülmeli, taşınmazların tümü ya da bir bölümü tutunulan tapu kaydının kapsamı dışında kaldığı takdirde tescil yoluyla oluşan tapu kaydının dayanağı harita kapsamı dışında kalan taşınmaz bölümü üzerinde tapu kaydının dayanağı tescil ilamının kesinleştiği günden sonra sürdürülen zilyetliğin başlangıç günü süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, ayrıca zilyetliğe ilişkin deliller değerlendirilirken zilyetliğin başlangıç günü Hazine tapusunun oluştuğu gün ve tescil hükmünün kesinleştiği günler gözönüne alınarak tüm deliller 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13, 20 ve 46 ve usulün 237. maddesi hükümleri eşliğinde değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir.Mahkemece böylesine bir araştırma ve uygulama yapılmaksızın açık bir anlatımla sözü edilen tapu kaydının dayanağı harita az yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda yöntemine uygun biçimde yerine uygulanmaksızın ve zilyetlik yönünden ise somut olaylara dayanmayan soyut nitelikte, bu nedenle gerekçesiz kalan dayanaktan yoksun yerel bilirkişi ve tanık sözlerine değer verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı Hazine'nin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 12.04.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.