Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 13077 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16518 - Esas Yıl 2014
Mahkemesi : İş MahkemesiDava Türü : Alacak Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine. 2-Davacı vekili, işçilik alacaklarının ödenmemesi nedeniyle davacının iş akdini haklı olarak sona erdirdiğini öne sürerek kıdem tazminatı,ile yemek ücreti, fazla mesai ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir. Davalı, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davacının iş akdini işçilik alacaklarının ödenmemesi nedeniyle haklı olarak feshettiği, davacının fazla çalışma ve yemek ücreti alacaklarının bulunduğu , davacının genel tatil ücreti alacağı olduğunu ise ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın, kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır. Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda mesai saatlerinin 08.00-18.00 arası olduğu, haftanın 5 günü çalışıldığı ancak davacı tanıklarının ayda altı-on kez arası 20.00-21.00'e kadar mesaiye kaldıkları yönündeki beyanlarına göre, davacının haftanın iki günü 08.00-20.00 arası, 1.5 saat ara dinlenme ile günlük 10.5 saat çalıştığı ve mesaisinin 3 saat olduğu bu nedenle haftada 6 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilmiştir. Ancak, davacı tanıklarının beyanına göre haftanın iki günü 08.00-20.00 arası 1.5 saat ara dinlenme ile, haftanın geri kalan üç günü ise 08.00-18.00 arası 1 saat ara dinlenme ile çalışıldığının kabulü halinde, haftada 48 saat çalışma yapıldığı ve haftalık 45 saat yasal çalışma süresinin 3 saat aşılmış olduğu anlaşılmaktadır. Davacının haftada 3 saat fazla çalışma yaptığı açık olduğu halde haftada 6 saat fazla çalışma yapıldığının kabul edilmesi isabetsizdir. Ayrıca, dosya içerisindeki belgelerden davacının yıllık izin kullandığı anlaşılmasına rağmen davacının yıllık izinde olduğu dönemin ve genel tatil günlerinin de fazla çalışma hesabında dışlanmaması doğru olmamıştır. 3- Davacıya her ay 220,00 TL Sodexo yemek kartı verildiği ve davacının 4857 sayılı Yasanın 22. maddesine uygun bir rızası bulunmaksızın bu uygulamanın işverence tek taraflı olarak kaldırılamayacağının kabulü yerinde ise de, davacının yemek ücreti alacağı hesaplanırken yıllık izinde olduğu günler ile genel tatil günlerinin dışlanmaması da isabetsiz olup Mahkemece, hatalı bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine 25.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.