Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi(İş Mahkemesi Sıfatıyla)Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:1- Dosyadaki yazılara, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma ilamına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2- Davacı vekili, davacının 15.01.1994-20.12.2007 tarihleri arasında davalı işyerinde pompacı olarak çalıştığını, Kurban Bayramının birinci günü olan 20.12.2007 günü rahatsız olduğundan işe gidemediğini, ertesi gün işe gittiğinde işverenin yerine başkasını aldığını, işine son verildiğinin bildirildiğini iddia ederek kıdem, ihbar tazminatı ile fazla çalışma, hafta tatili ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili davanın reddini istemiştir.Mahkemece dava reddedilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin ilamı ile özetle, “ ... ibranamedeki davacıya ait yazı ve imzanın yazıldığı tarihin tespit edilmesinin mümkün olmasına göre ... rapor aldırılması, davacının pompacı olarak çalıştığı hususunda bir uyuşmazlık bulunmadığına göre, Hizmet Döküm Cetveline göre 585.00 brüt aylık ücret aldığı resmi kayıtlarda gösterilen davacıya, net olmak üzere 8.493,00 TL hafta tatili, 59.182,00 TL fazla mesai ücreti, 290,94 TL yıllık izin, 2.302,00 TL sosyal hak bayram tatili alacağı olmak üzere afaki miktarlarda ödeme yaptığını iddia eden davalı şirket kayıtlarında bu ödemelerin yer almaması, ve brüt kesintilerine dair prim ve vergilerinin de ...na ve Vergi Dairesi'ne ödenmediğinin ve bunun da dosyada mevcut bilirkişi raporuyla tespit ettirilmiş olması ve hak ediş hesaplarına dair hiçbir belgenin, bordro dahil sunulmamış olması, ayrıca 01.01.2008 tarihli ibranameyi imzalayan davacının neden 01.01.2008 işten çıkış tarihi gösterilen İşten Ayrılma Bildirgesini imzalamadığının da şüphe arz etmesi karşısında davacının haklı görülen itirazlarına itibar edilmeden, dosyadaki tüm çelişkiler giderilmeden, son olarak da dava dilekçesinde davacının tüm yasal delillere dayanmış olması nedeniyle içerisinde mevcut olduğu kabul edilen yemin teklifi hatırlatılmadan karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir. ” gerekçesi ile bozulmuştur.Mahkeme bozma kararına uymuş, bozma doğrultusunda bilirkişiden ek rapor alarak davanın kabulüne karar vermiştir.Öncelikle gerekçeli kararda davalının unvanının ...olduğu halde ... olarak yazılması hatalıdır.Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının normal çalışma süresi dışında fazla çalışması olup olmadığı noktasındadır.Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. Davacı davalı işyerinde fazla çalışma yaptığını, hafta tatillerinde çalıştığını ileri sürmüştür. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda fazla çalışma yaptığını, hafta tatillerinde çalıştığını davacının ispatlaması gerekir. Davacı delil listesinde tanık deliline de başvurduğu halde, mahkemece tanıkları dinlenmeden sadece dava dilekçesindeki davacı beyanına itibar edilerek hazırlanan bilirkişi raporu doğrultusunda anılan alacaklara hükmedilmesi hatalıdır. Mahkemece öncelikle davacının 15.05.2008 tarihli dilekçesinde bildirdiği davacı tanıkları dinlenmeli, sonrasında tanık beyanları tüm dosya içeriği ile bir değerlendirmeye tabi tutularak sözkonusu alacaklar hakkında karar verilmelidir.Ayrıca, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki hesaplama yöntemi de doğru değildir. Davacının çalışma sistemi belirlendikten sonra, haftalık 45 saatten fazla çalışması varsa bu alacakların hesaplanması gerektiğinin düşünülmemesi hatalıdır.O halde davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazı kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 09/06/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.