Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 12350 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 16222 - Esas Yıl 2016
Mahkemesi :İş MahkemesiTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:Davacılar, murisleri Sefer Mustafayev’in davalı üniversite de yabancı uyruklu öğretim görevlisi olarak çalışırken iş akdinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğinden bahisle açılan hizmet tespiti davasında kesinleşen hizmet süresine göre hesaplanacak kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmişlerdir.Davalı, davanın idari yargının görevine girdiğini savunarak, davanın reddini istemiştirMahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Mahkemenin görevli olup olmadığı konularında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınmalıdır. İş mahkemelerinin görev alanını hakim, tarafların iddia ve savunmalarına göre değil, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesini esas alarak belirleyecektir. Yabancı Uyruklu Öğretim Elemanları Tip Sözleşmeleri ile çalıştığı ve ... uyruklu olduğu hususu tartışmasızdır. 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunun 34.maddesinde; Yükseköğretim kurumlarında,sözleşme ile görevlendirilecek yabancı uyruklu öğretim elemanlarının, ilgili fakülte, enstitü veya yüksekokul yönetim kurulunun önerisi ve üniversite yönetim kurulunun uygun görüşü üzerine rektör tarafından atanacakları ve bunların, öğretim görevleri bakımından, bu kanunda aylıklı öğretim elemanları için konulmuş olan hükümlere tabi oldukları, yabancı uyruklu öğretim elemanlarının bu şekilde atanmaları veya görevlendirilmelerinin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun Bakanlar Kurulu kararını gerektiren hükümlerine tabi olmadan, Yükseköğretim Kurulunca İçişleri Bakanlığına bildirilir ve iki ay içinde alınacak olumlu görüş neticesinde ilgili üniversitesi ile sözleşmesi yapılacağı düzenlenmiştir. Her ne kadar 2527 sayılı Türk Soylu Yabancıların Türkiye`de Meslek ve Sanatlarını Serbestçe Yapabilmelerine, Kamu, Özel Kuruluş veya İşyerlerinde Çalıştırılabilmelerine İlişkin Kanunun 5. maddesi uyarınca, İş Mahkemesine ait 20.03.2014 tarih ve 2012/205-2014/160 sayılı hüküm ile davacının sigorta primine esas kazanç miktarı ile eksik sigortalılık süresinin tespitine karar verilmiş ise de; sosyal güvenlik mevzuatının ayrı, kıdem tazminatı ile ihbar tazminatına ilişkin mevzuatın ayrı olduğu ortadadır.Davacı yabacı uyruklu olup, davalı üniversite bünyesinde öğretim elemanı olarak 01.01.1995 tarihinden itibaren her yıl birer yıllık olarak yenilenen sözleşmeler kapsamında çalışmıştır. Davacının iş akdi 31.12.2009 tarihinde işveren tarafından sözleşmesinin yenilenmeyeceği bildirilerek feshedilmiştir. Bu davada ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinde bulunulmuş, mahkemece her iki isteğin de kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında imzalanan sözleşmelerde, öğretim elemanının 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu ile 2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanunu kapsamında çalıştırılacağı öngörülmüştür. 2547 sayılı yasanın 34. maddesinde “Yükseköğretim kurumlarında, sözleşme ile görevlendirilecek yabancı uyruklu öğretim elemanları, ilgili fakülte, enstitü veya yüksekokul yönetim kurulunun önerisi ve üniversite yönetim kurulunun uygun görüşü üzerine rektör tarafından atanırlar. Bunlar, öğretim görevleri bakımından, bu kanunda aylıklı öğretim elemanları için konulmuş olan hükümlere tabidirler. Yabancı uyruklu öğretim elemanlarının bu şekilde atanmaları veya görevlendirilmeleri, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun Bakanlar Kurulu kararını gerektiren hükümlerine tabi olmadan, Yükseköğretim Kurulunca ... bildirilir ve iki ay içinde alınacak olumlu görüş neticesinde ilgili üniversitesi ile sözleşmesi yapılır” şeklinde kurala yer verilmiştir. Taraflar arasında yapılan sözleşmeler öncesinde anılan kurallara uyulmuş ve ilave olarak Maliye Bakanlığından her yıl için çalışma vizesi alınmıştır. 2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanunun 16. maddesi uyarınca alınan Bakanlar Kurulun 14.10.1983 gün ve 1983/7148 sayılı Kararı ise, “Yükseköğretim Kurumlarında Yabancı Uyruklu Öğretim Elemanı Çalıştırılması Esaslarına İlişkin Karar” başlıklı olup, taraflar arasındaki sözleşmelerin anılan karar çerçevesinde düzenlendiği anlaşılmaktadır. Yine sözleşmede hüküm bulunmayan haller için Bakanlar Kurulunun anılan kararı çerçevesinde işlem yapılacağı sözleşmede hükme bağlanmıştır. Anılan Bakanlar Kurulunun Kararının 12. maddesinde personelden isteğe bağlı olarak ... hastalık pirimi kesileceği açıklanmış, aynı kurala iş sözleşmelerinde de yer verilmiştir. Oysa sosyal güvenlik hakkından vazgeçilemeyeceği gibi iş kanununa tabi bir çalışanın sigortalı olması da yasal bir zorunluluktur. Görüldüğü üzere taraflar arasında bir iş ilişkisi kurulmamış, yasalar ve Bakanlar Kurulu Kararı çerçevesinde bir atama işlemi ile idari nitelikte bir sözleşmeler imzalanmıştır. Anılan yasal düzenlemelere göre davacının işçi sayılmadığı ve kamu hizmeti yürütmekte olduğu açıktır. İdarenin kamu görevlisi sayılan personeli ile arasındaki ilişki, idare hukuku ilkelerine dayanan ve idare hukuku ilkeleriyle düzenlenen bir kamu hukuku ilişkisidir. İdari sözleşmeden doğan ihtilaflara ilişkin davaların iş mahkemelerinde görülmesi mümkün olmadığından uyuşmazlığın çözüm yeri idari yargı yeri olup, Mahkemece “dava dilekçesinin yargı yolu yanlışlığı nedeni ile reddine” karar verilmesi gerekirken uyuşmazlığın esası hakkında karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 06/06/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.