Mahkemesi :İş MahkemesiTaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, dosya incelendi, gereği görüşüldü:Davacı, davalı işyerinde kapıcı olarak çalışırken iş akdinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğinden bahisle kıdem tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir. Davalı, davacının kapıcı olarak çalışmadığını kendisine hiç ücret ödenmediğini, iyiniyetle apartmana ait depo bölümde kalmasına izin verildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davacının 11 yıldır davalı apartmanda ücret almadan çalıştığının ileri sürülmesine rağmen 11 yıl boyunca ücret almadan çalışmanın hayatın olağan akışına uygun olmadığını, hiç bir zaman davalı apartmandan ücret almadığının davacının da kabulünde olduğu, davacıya ait hizmet döküm cetvelinde apartmanda çalıştığını iddia ettiği dönemde bazı zamanlarda başka işyerlerinde sigortalı hizmetinin bildirildiğinin anlaşılması karşısında taraflar arasında hizmet akdinin temel unsurlarından olan ücret ve bağlılık ilişkisinin bulunmadığı davaya bakmakla mahkememizin görevli olmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık ,taraflar arasındaki ilişkinin 4857 sayılı İş Kanun'u kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda İş Mahkemesinin görevli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'na göre, bir uyuşmazlığın İş Mahkemesinde görülebilmesi için işçi sayılan kişilerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş sözleşmesinden veya iş kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuki uyuşmazlığın bulunması gerekir.4857 sayılı İş Yasasına göre; kapıcılık hizmetleri diğer işlere göre bir farklılık gösterir. Bu nedenle konut kapıcıları hakkında ayrı düzenlemeler getirilmiş, 110 uncu maddede “Konut kapıcılarının hizmetlerinin kapsam ve niteliği ile çalışma süreleri, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil günleri, yıllık ücretli izin hakları ve kapıcı konutları ile ilgili hususların düzenlenmesinde uygulanacak değişik şekil ve esaslar ... hazırlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.” hükmüne yer verilmiştir.Konut Kapıcıları Yönetmeliğinin 3 üncü maddesinde kapıcı, ana taşınmazın bakımı, korunması, küçük çaptaki onarımı, ortak yerlerin ve döşemelerin bakımı, temizliği, bağımsız bölümlerde oturanların çarşı işlerinin görülmesi, güvenliklerinin sağlanması, kaloriferin yakılması ve bahçenin düzenlenmesi ve bakımı ve benzeri hizmetleri gören kişi olarak tanımlanmıştır. Aynı maddede, işveren ise konutun maliki ve ortakları olarak açıklanmıştır. Kamu kurumlarına ait lojman işyerlerinde ana taşınmaz maliki, ilgili kamu kurumudur. Yönetici ise konutun maliki ya da kat malikleri adına hareket eden kişidir. Yönetici, Kat Mülkiyeti Kanununa göre seçilir ve görevlerini ifa eder. Yönetmelikte işyeri, kapıcının çalıştığı konut ile bağımsız bölüm, ortak yerler, eklenti ve tesislerin tümü olarak ifade edilmiştir. Kapıcıyı işe alma konusunda yönetici yetkili kılınmıştır. Kaloriferli konutlarda kapıcının ateşçi belgesini haiz olması gerekir. Yönetmeliğin 4/a maddesine göre, yöneticinin iş ya da toplu iş sözleşmesi yapması için işverenin yazılı olarak yetki vermesi gerekir. Buna rağmen, yazılı yetki olmadığı durumlarda kapıcı ile yönetici arasındaki sözleşmenin geçersiz olduğu söylenemez. Konutun maliki ya da ortaklarının yazılı yetki vermedikleri halde kapıcılık hizmetlerinden yararlanmaları kapıcılık sözleşmesine onay verildiği anlamındadır. Kapıcı ile binanın sahibi ya da kat malikleri kurulu arasında yapılmış olan iş sözleşmesinin tam süreli ya da kısmî süreli olarak yürürlüğe konulması mümkündür. Özellikle bağımsız bölüm sayısının az ve eklentiler ile ortak alanların da yoğun bir iş hacmini gerektirmeyecek durumda olduğu hallerde, kapıcının günlük yedibuçuk saat ve haftalık kırkbeş saat olağan mesaiye göre daha az sürelerle çalıştırılması imkân dahilindedir. Kısmî süreli iş sözleşmesi yazılı olarak yapılmamış ise, işyerinin özelliği ve işin niteliğine göre çalışma olgusunun kanıtlanması mümkündür. Konut kapıcıları bakımından işyerinde fazla çalışma yapılıp yapılmadığı konularında işyerinin bağımsız bölüm sayısı, ortak yerler ile eklentilerin özelliği belirleyici olacaktır. Yönetici, İş Kanunu ve Yönetmeliğin uygulanması yönüyle işveren temsilcisidir. İş hukuku anlamında ortaya çıkabilecek idarî ve yargısal uyuşmazlıklarda yönetici işvereni temsil eder. Bu itibarla, kapıcının işveren hakkında açabileceği davanın kat maliki ya da maliklerine karşı açılması gerekmekte ise de, Yönetmelikten doğan bu temsil yetkisine göre davanın doğrudan yönetici hasım gösterilerek açılması da mümkündür. Ancak bu halde dahi hükmün doğrudan yönetici hakkında kurulması doğru değildir. Mahkemece kat maliki ya da malikleri adına yönetici hakkında karar verilmesi gerekir. Zira Yönetmeliğin 4/d maddesine göre, yöneticinin ana taşınmazda üstlendiği görevleri itibarıyla kat maliki ya da maliklerinden tahsil ederek, kapıcının Yasadan doğan haklarını ödeme yükümlülüğü vardır. Kapıcının çalışma süresi ve ara dinlemesi, ücretinin ödenmesi, hafta tatili bayram ve genel tatil ücretlerinin ödenmesi, yıllık ücretli izinlerini kullanması gibi hususlar yönünden 4857 sayılı Yasa hükümlerine tabi olduğu Yönetmeliğin ilgili maddelerinde kurala bağlanmıştır. Yönetmeliğin 12 nci maddesinde kapıcının yıllık izin, hastalık izni veya tatil günleri sebebiyle çalışamadığı günler için yerine geçici kapıcı çalıştırılabileceği hükme bağlanmıştır. 1475 sayılı Yasanın Ek Madde 1 inci maddesinde kapıcı konutları için kira istenemeyeceği kuralı bulunmaktaydı. 4857 sayılı İş Kanununda bu hükme yer verilmemiş, bu hususun düzenlenmesi de yönetmeliğe bırakılmıştır. Anılan yönetmeliğin 13 üncü maddesine göre kapıcıya görevi nedeniyle konut verilmesi zorunlu değildir. Bununla birlikte, konut verilmişse, konutun 3194 sayılı İmar Kanunu ve Belediye İmar Yönetmelikleri ile öngörülen asgarî koşullara uygun olması gerekmektedir. Kapıcıya, görevi nedeniyle konut verilmesi 4857 sayılı Yasa uyarınca zorunlu değilse de, verilmiş olan konut için iş sözleşmesinin devamı süresince kira istenemeyeceği de yine yönetmelikte düzenlenmiştir. O halde kira bedelinin ücrete sayılması doğru değildir. Bu anlamda kapıcının kira ödemeksizin oturması ve karşılığında kapıcılık hizmetlerini görmesi şeklinde bir iş sözleşmesi yapıldığında, işverenin ücret ödeme yükümlülüğü ortadan kalkmış sayılamaz. Kapıcı ile kira kontratı yapılmış olması da bu sonucu değiştirmez .Kapıcının su, elektrik, ısınma ve sıcak su giderlerine kısmen ya da tamamen katılıp katılmayacağının sözleşme ile belirleneceği hususu da değinilen Yönetmelikte ifadesini bulmuştur. Buna göre taraflar, kapıcının anılan giderlere katılması ya da katılmaması konusunu serbestçe kararlaştırabilirler. Somut olayda davacı, davalı işyerinde kapıcı olarak çalıştığını iddia ederken, davalı kapıcı olarak çalışmadığını savunmuştur. Ancak dinlenen taraf tanıklarının beyanlarından davacının 11 yıla yakın bir süredir davalı konutta kira ödemeksizin oturduğu sabittir. Bir kişinin hiçbir ücret ödemeden, hatta son iki yıl elektrik ve su gideri apartman sakinleri tarafından ödenerek, ikametine izin verilmesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Dinlenen komşu bina sakini olan davacı tanıklarının beyanlarından da, davacının kapıcı olarak çalıştığı ve binanın bahçe bakımını, merdiven temizliği ve çöp toplama işini yaptığı, dönem dönem başka işyerlerinde çalıştığı ancak bu dönemlerde apartmanın işlerini yapmaya devam ettiği, kendisi çalıştığı zaman eşi veya çocukları apartman işlerine yardımcı olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle hizmet akdinin zorunlu unsuru olmayan “ücret ödenmemesini” ve özellikle 2010 yılında 50 gün, 2013 yılında 158 gün ve 2014 yılında 128 gün başka kurumlardan çalışma bildirimini bulunmasının bağımlılık unsurunun bulunmadığı şeklinde yorumlayarak görevsizlik kararı verilmiş olması isabetsizdir. Yapılacak iş, davacının kapıcı olarak çalıştığının kabulü ile esasa girilerek davacının talepleri hakkında tüm dosya kapsamına göre bir hüküm kurmaktan ibarettir.O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine 06.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.