Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 12304 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 18040 - Esas Yıl 2016





Mahkemesi :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda; hüküm davacı ve davalı ... vekillerince süresi içinde temyiz edilmiş, davalı ... vekili tarafından duruşma istenmiş ise de; duruşma gününün taraflara tebliği için davetiyeye yapıştırılacak posta pulu bulunmadığından duruşma isteğinin reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği görüşüldü:1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı ... vekilinin sunduğu dilekçede mahkeme kararının hangi nedenlerle bozulması gerektiğine dair neden bildirilmemiş olması, Dairemizce gerekçeli olarak temyiz edilen dosyalarda da incelemenin belirtilen nedenlere bağlı kalınarak yapılması ile yine mahkeme kararında Dairemizce kamu düzenini ilgilendiren ve re'sen bozma nedeni yapılmasını gerektirecek bir hata bulunmadığının anlaşılmasına göre davalı ...nin tüm temyiz itirazlarının reddine,2-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,3-Davacı, davalı işyerinde formen olarak çalışırken iş akdinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğinden bahisle kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.Davalılar, davacının iş akdinin haklı nedenle sonlandırıldığını, tüm haklarının ödendiğini hiçbir alacağı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davacının 2009-2012 döneminde çalıştığı, iş akdinin haklı neden olmadan işverence feshedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Davacının tazminata esas çalışma süresinin hesabı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. İşverene ait bir ya da birkaç işyerinde belli bir süre çalışmış bir işçinin, işini kaybetmesi halinde, işinde yıpranması, yeni bir iş edinmede karşılaşacağı güçlükler ve işyerine sağladığı katkı göz önüne alınarak, geçmiş hizmetlerine karşılık işveren tarafından işçiye kanuni esaslar dahilinde verilen toplu paraya “kıdem tazminatı” denilmektedir. Kıdem tazminatının koşulları, hesabı ve ödeme şekli doğrudan İş Kanunlarında düzenlenmiştir. Kıdem tazminatı, feshe bağlı haklardan olsa da, iş sözleşmesinin sona erdiği her durumda talep hakkı doğmamaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 120 nci maddesi hükmüne göre, yürürlükte bırakılan 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinde, kıdem tazminatına hak kazanabilmek için işçinin işverene ait işyerinde en az bir yıl çalışmış olması gerekir. 1475 sayılı Yasanın 14/2 maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme bağlamıştır. O halde kıdem tazminatına hak kazanmaya dair bir yıllık sürenin hesabında, işçinin daha önceki fasılalı çalışmaları dikkate alınır. Bununla birlikte, her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde gerçekleşmesi, hizmet birleştirmesi için şarttır. İşçinin önceki çalışmaları sebebiyle kıdem tazminatı ödenmişse, aynı dönem için iki defa kıdem tazminatı ödenemeyeceğinden, tasfiye edilen dönemin kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması mümkün olmaz. Yine, istifa etmek suretiyle işyerinden ayrılan işçi kıdem tazminatına hak kazanmayacağından, istifa yoluyla sona eren önceki dönem çalışmaları kıdem tazminatı hesabında dikkate alınmaz. Ancak aynı işverene ait bir ya da değişik işyerlerinde çalışılan süre için kıdem tazminatı ödenmemişse, bu süre aynı işverende geçen sonraki hizmet süresine eklenerek son ücret üzerinden kıdem tazminatı hesaplanmalıdır. Zamanaşımı definin ileri sürülmesi halinde, önceki çalışma sonrasında ara verilen dönem on yılı aşmışsa önceki hizmet bakımından kıdem tazminatı hesaplanması mümkün olmaz. İşçinin iş sözleşmesi feshedilmediği halde çeşitli nedenlerle kıdem tazminatı adı altında yapılan ödemler avans niteliğinde sayılmalıdır. İşçinin iş sözleşmesinin feshinde kıdem tazminatına hak kazanılması durumunda, işyeri ya da işyerlerinde geçen tüm hizmet sürelerine göre kıdem tazminatı hesaplanmalı, daha önce avans olarak ödenen miktar yasal faiziyle birlikte mahsup edilmelidir. Dairemizin Kararlılık kazanmış olan uygulaması bu doğrultudadır. Somut olayda, davacı ... İnşaatın ihale yüklenicisi ...nin ...daki şantiyesinde 01.01.2007 tarihinde işe başlayıp 01.01.2012 tarihine kadar sırayla ..., ..., ..., ... ve en son ...'ta yapımı devam eden ... çalıştığını iddia etmiş; davalılar davacının sadece 2009 yılından itibaren yanlarında çalıştığını, önceki çalışmaların kendi yanlarında olmadığını savunmuşlardır. Mahkemece bilirkişinin ikili hesaplamasından 06.03.2009-27.10.2010 tarihleri arasında davalı işverenler nezdinde çalıştığı kabulü ve iş akdinin haklı neden olmadan işverence feshedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, “Dosyada bulunan sigortalı hizmet cetveli davacının iddia ettiği çalışma dönemleri açısından incelendiğinde davacının, 06.03.2009 tarihinden 27.10.2010 tarihine kadar davalılar nezdinde ...'taki şantiyede çalıştığı, bundan önceki çalışma dönemleriyle ve sonraki çalışına dönemleriyle ilgili işe giriş- işten çıkış belgeleri bulunmadığından işaret edilen işyeri sicil numaralarının hangi işverene ait olduğu tespit edilemediğini, bu verilerden hareketle davacının ...'taki çalışma dönemi alacakları hesaplanması gerektiğini, ancak Mahkemenin davacının iddiası ve tanık beyanları doğrultusunda davacının çalıştığı kanaatinde olma ihtimali düşünülerek bütün çalışma dönem alacakları ve ...'taki dönem çalışma alacaklarının ayrı ayrı hesaplanacağı” bildirmiştir. Yapılacak iş; ...dan davacının iddia ettiği 01.01.2007 - 01.01.2012 tarihlerini kapsayan bildirim yapılan tüm işyerlerinin ortaklarını, adreslerini gösterir şirket tescil bilgileri, varsa asıl –alt işveren ilişkisini gösterir belgeler ile işe giriş- çıkış belgelerinin getirtilerek tazminata esas çalışma süresinin tespiti ile tüm alacakların buna göre değerlendirilerek çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulmuş olması isabetsiz olup bozma nedenidir.O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalı ...'ne yükletilmesine, 06.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.