Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı A... S... B... ve arkadaşları tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Kadastro sırasında 149 ada 1 parsel sayılı 349,26 m2 yüzölçümündeki taşınmaz miras yoluyla gelen hakka ve tapu kaydına dayanılarak davalılar N... S... ve arkadaşları adına tespit edilmiştir. Davacı A... S... B... ve arkadaşları miras yoluyla gelen hakka dayanarak taşınmazın 1/2 payının davalılar ve 1/2 payının kendi adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece davanın reddine, taşınmazın tespit gibi davalılar adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Davacı taraf E... B... adına oluşturulan pay tapu kaydına, davalılar ise tespite esas alınan T.Sani 1940 tarih 24 sayılı tapu kaydına dayanmışlardır. Mahkemece taşınmazın davalıların dayandığı T.Sani 1940 tarih 24 sayılı tapu kaydı kapsamında kaldığı, davacıların miras bırakanı E... B...'nin bu tapu kaydında malik olmadığı gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de mahkemece yapılan araştırma ve uygulama hüküm vermeye yeterli değildir. Tespite esas alınan tapu kaydının kök tapu kaydı olan Eylül 1294 tarih 461 sayılı tapu kaydının 1/2 payına ilişkin tapu kayıtları getirtilmişse de diğer 1/2 paya ait tapu kayıtları getirtilmediği gibi davacı tarafın tutunduğu Kasım 1948 tarih 27 sayılı tapu kaydında geldi kayıt olarak gösterilen Eylül 1294 tarih 462 sayılı tapu kaydı da getirilmemiştir. O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle davacılar ve davalıların tutunduğu tapu kayıtları ilk oluştuğu günden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ve Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilmeli, kayda dayanan tarafın kayıt maliki yada malikleri ile akdi, irsi ilişkisi saptandığı takdirde dayanılan kaydın dava dışı başka taşınmazlara revizyon görüp görmediği, Tapu Sicil Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğünden sorulup saptanmalı, revizyon görmüş ise dava konusu taşınmaz ile revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlara komşu taşınmazları da bir arada gösterecek şekilde geniş kapsamlı birleşik harita ile komşu taşınmazların tespit tutanakları varsa dayanakları kayıtlar Kadastro Müdürlüğü ve Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilmeli, daha sonra yöreyi iyi bilen yerel ve uzman bilirkişi, tutanak bilirkişilerinin tümü, taraf tanıkları ile taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalı, dayanılan tapu kayıtları yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, kayıtlarda bilirkişilerce bilinemeyen sınırlar yönünden tanık bilgisine başvurulmalı, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, tanık ve bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde rapor alınmalı, dava konusu taşınmazın hangi tarafın dayandığı tapu kaydının kapsamında kaldığı belirlenmeli, her iki kaydın kapsamında kaldığının saptanılması halinde eski tarihli sahih esasa dayalı kayda değer verileceği düşünülmeli, dava konusu taşınmazın kayıtların kapsamı dışında kaldığı saptandığı takdirde zilyetlik araştırması yapılmalı, tespit gününde zilyetleri yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi hükmünde öngörülen kısıtlamalar da dikkate alınarak taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece böylesine bir araştırma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacıların temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan 82,80 TL temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, 01.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.