Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 11970 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16609 - Esas Yıl 2014
İş MahkemesiDava Türü : Alacak Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine. 2-Davacı vekili, davacının iş akdinin haksız ve bildirimsiz olarak sona erdirildiğini öne sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti, fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili, davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, davacının iş akdine devamsızlık nedeniyle haklı olarak son verildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı ve hafta tatilleri ile ulusal bayram genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını, hafta tatillerinden ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacaklarının ödendiği varsayılır. Fazla çalışma yapıldığının, hafta tatilleri ve genel tatil günlerinde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, bu çalışmaların yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. Somut olayda bilirkişi, davacının haftanın 6 günü, 08.00-18.30 saatleri arasında 1,5 saat yemek ve dinlenme molası düşüldüğünde günlük 9 saat çalıştığı ve haftalık 9 saat fazla çalışma yaptığı, ayda ortalama 3 defa 4 saatten 12 saat ( haftada 3 saat ) eklendiğinde haftada 12 saat fazla mesai yaptığı, ayda 2 hafta tatili çalışması yaptığı ve milli bayramlarım tamamı ile dini bayramlardan kurban bayramında 1 gün çalışıtığı kanaatiyle fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacaklarını hesaplamıştır. Davacı tanıkları beyanlarıyla sonuca gidilerek fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacağı hesaplanmış ise de; davacı tanıklarının davalıya karşı açılmış davaları bulunduğu ve aralarında menfaat birliği olduğundan bu tanıkların beyanlarıyla sonuca gidilmesi hatalıdır. Mahkemece davacı tanıklarıyla davacı arasında menfaat birliği bulunduğundan fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil çalışmalarının davalı tanık beyanları üzerinden değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde davacı tanıklarının beyanı doğrultusunda hazırlanan rapora itibar edilerek karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 11.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.