Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11680 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1536 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi : Küçükçekmece 2. Asliye Hukuk MahkemesiTarihi : 13/02/2012Numarası : 2011/650-2012/57 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacılardan M.B. N.. V.., F.. A.. ve S.. A.. ile davacı S.. B.. tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Mahkemece davanın HMK. 115/1-2.maddesi gereğince usuli eksikliklerin verilen kesin süreye rağmen yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın esasına girilmeksizin usul yönünden reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç usul hükümlerine ve Kanun hükümleri uyarınca kazanılmış haklara uygun düşmemiştir. Yerel mahkemece bozma kararına uyulmuştur. Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar. Öte yandan bozma dışında kalan yönler ise kesinleşir. Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde gerekleri yerine getirilmemiştir. Dosyanın incelenmesinden, taraflar arasında görülen davanın 6100 sayılı HMK yürürlüğe girmeden önce 1086 sayılı eski HUMK yürürlükte iken açıldığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca; bozma doğrultusunda işlem yapılması, bu cümleden olarak, ortaklığın giderilmesi davası getirilip taraf teşkilinin sağlanması için bozmada öngörülen hususlar re'sen belirlenip bu işlem için gerekli gider miktarı açıkça saptanması ve buna uygun bir ara karar tesisi gerekirken, bozmadan sonra uygulama yeri ve usuli bir karşılığı da bulunmayan “ ön inceleme duruşması için dosyanın geri çekilmesi” şeklinde kurulan ara kararın ve bunu takiben verilen mehilin usule uygun ve kesin nitelikte bir mehil (önel) olduğundan söz edilemez. Yine ara kararın verildiği oturumda temyiz eden davacı vekili haricindeki (haklarındaki davanın açılmamış sayılmasına karar verilen ve önceki günlü kararı temyiz etmeyen) diğer davacılar hazır olmadığından onlara karşı herhangi bir mehil verilmiş olmamasına rağmen tüm davacılar yönünden davanın usulen reddine karar verilmesi de doğru değildir. Hal böyle olunca; mahkemece bozma doğrultusunda işlem yapılması ve işin esası hakkında sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, usul hükümlerinin uygulanmasında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm verilmesi isabetsiz, az yukarıda isimleri geçen davacıların temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde davacı M. B. N.. V.., F.. A.. ve S.. A.. ile davacı S.. B..'ya iadesine, 29.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.