Mahkemesi :İş MahkemesiDava Türü : İşe iadeYARGITAY İLAMI Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Davacı vekili, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından feshedildiğini, davacının işten çıkmak istemediği halde en azından kıdem tazminatını alabilmek için işverenin imzalamasını istediği belgeleri imzaladığını, işverenin ...'ya önce işveren feshi olarak gösterdiği halde daha sonra istifa olarak bildirimde bulunduğunu ...'ya başvurması üzerine öğrendiğini belirterek feshin geçersizliğinin tespitine, işe iadesine, işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücreti ve diğer haklara karar verilmesini istemiştir. Davalı ise davacının işlerini düzenli şekilde yapmadığını, bu yönde uyarılara rağmen düzelme olmadığını, davacıdan savunma istendiğini, ancak imzalamaktan imtina ettiğini ve eşiyle işyerine gelerek bu şekilde çalışmaya devam etmek istemediğini beyan etmesi üzerine bu beyanı olumlu karşılanarak davacının ihtiyacı olduğundan ve özellikle talepte bulunmasından dolayı kendisiyle anlaşılan bedel üzerinden kıdem tazminatı ödeneceği konusunda mutabık kalındığını, istifa etmesine rağmen ...'ya çıkışının farklı gösterildiğini, iş aktini davacının sona erdirdiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davalı tarafından yapılan feshin geçersiz olduğu belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir.. Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/ bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/ bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada, tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin (tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar. Burada üzerinde durulması gereken bir diğer husus ise, yargılama makamlarının işlemlerinin çelişkili bulunmaması gerekmektedir. Yani mahkemece, adaletin görünür kılınmasını sağlayacak usul ve esaslara uyulurken, taraflarda farklı anlamlandırılabilecek işlemlerden kaçınılması gerekmektedir. Örneğin, taraflara tanık bildirmesi için verilen kesin süre içinde delil avansı yatırılmış ve cevap dilekçesinde de tanık deliline dayanılarak tanıkların isim ve adresleri gibi bilgilerin daha sonra verileceği belirtilmiş olmasına rağmen ön inceleme duruşmasında tanıkları bildirmek için süre talebine rağmen bu talebin kabul edilmemesi ancak yargılamanın başka nedenlerle bir başka güne talik edilmesi gibi ... Somut olayda mahkemece; ön inceleme duruşmasına davacının mazeretsiz olarak katılmaması ve davalının da davayı takip etmek istemediklerini beyan etmesi üzerine dosya işlemden kaldırılmıştır. Davacının yenileme talebinde bulunması üzerine yapılan duruşmada davalı vekili, tanık deliline dayandığını, liste sunmak için süre istediğini beyan etmesi üzerine mahkemece "6100 sayılı HMK'daki düzenleme doğrultusunda en geç ön inceleme duruşması aşamasında tanık listesi sunulması gerektiğinden bu aşamada tanık listesi sunulması talebinin reddine" şeklinde ara kararı ile tanık dinlemeksizin davanın kabulüne karar vermiştir. Davalı vekili, süresinde ibraz ettiği cevap dilekçesinde tanık deliline dayanmış olup tanık isimlerini sonra bildireceğini belirtmiştir. Ön inceleme duruşmasına davacının mazeretsiz katılmaması nedeniyle davalı vekili davayı takip etmek istemediklerini beyan ettiğinden dosya HMK 150.maddesi uyarınca işlemden kaldırılmıştır. 6100 sayılı HMK'nun 150/1.fıkrasına göre " usulüne uygun davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı taki etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir." Dolayısıyla işlemden kaldırılan dosya üzerinden, yenilenmediği sürece başkaca bir işlem yapılması mümkün değildir. Hal böyle olunca davalının tanık listesini en geç ön inceleme duruşmasına kadar sunmadığı belirtilerek tanık dinlenmesi talebinin reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenle davalının hak arama özgürlüğü kapsamında savunma, usulüne uygun şekilde bilgilendirilme ve açıklama yapma hakkı ihlal edilerek gösterilen deliller toplanmaksızın ve özellikle davalı tanık dinletme hakkını engelleyecek şekilde karar verilerek hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. Yapılacak iş; davalıya tanıklarını bildirmesi için süre vermek, verilen süre içinde tanıklarını bildirmesi halinde bu tanık da dinlenerek tüm delillerin buna göre değerlendirilip çıkacak sonuca göre bir karar vermektir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 30.05.2016 tarihinde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
Danışık nedeniyle icra takibinin iptalinin istenilmesi halinde iptali yerine icra takibinin davacı bakımından hükümsüz olduğuna karar verilmelidir.
Davacı K.. Mobilya San. Tic. A.Ş. vekili tarafından, davalılar E.. Ş.. vd. aleyhine 06/01/2011 gününde verilen dilekçe ile muvazaalı işlemin iptalinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27/07/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı E.. Ş..
Şikayet reddedilse de icra mahkemesinin tedbir kararı HMK 397/2 maddesi gereğince aksi belirtilmediği sürece karar kesinleşene kadar devam eder.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunu
Tarafların görevsiz mahkemede yaptığı usuli işlemlerin geçerliliği - görevsiz idari yargıda açılan dava
Taraflar arasındaki “menfi tesbit- ödeme emrinin iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Tokat (1.) İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 23.08.2006 gün ve 1135-629 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin 26.06.2007 g
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?