Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1163 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17255 - Esas Yıl 2013





Mahkemesi : Giresun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi Sıfatıyla)Tarihi : 28/03/2013Numarası : 2012/434-2013/137 Taraflar arasındaki dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, duruşma için tebliğ edilen 28.01.2014 günü belirlenen saatte temyiz eden davacı H.. A.. vekili Av.M.. A.. ve karşı taraftan davalı A.. M..G.. İnş.Tic.Ltd.Şti. vekili Av.M.. B.. A..geldiler, gelenlerin huzuru ile duruşmaya başlandı. Duruşmada hazır bulunan tarafların sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyadaki belgeler incelendi, gereği görüşüldü: Davacı vekili, davalı işyerinde şarküteri bölümünde çalıştığını, 07.08.2012 tarihinde saat 22.30 da işten çıkıp eve gittiğinde davalı şirketin mağaza müdürü tarafından "halden sebze arabası geldiği" gerekçesi ile tekrar işyerine gelmesi istendiğini, ancak ağır şartlarda çalışması nedeniyle yorgun olduğunu söylediğini ve bu durumu mağaza müdürüne anlatarak gelemeyeceğini söylediğini, ertesi gün mesai başladığında ise şirket sahibi tarafından ofisine çağrıldığını ve azarlandığını, bunun üzerine yaklaşık 13 yıldan fazla bir süreden beri çalıştığı işyerine olan saygısından ötürü bunu gururuna yediremediğini, kendisine bağrılmamasını ve yanlış bir şey yapmadığını söylediğini, ancak şirket sahibinin bir kağ??t imzalaması ve işyerini terk etmesini söylediğini, tazminatlarını almadan hibçir belgeyi imzalamayacağını söylediğini, davalı işverenin iş sözleşmesini haksız olarak feshettiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma, genel tatil ve yıllık izin alacaklarının tahsilini istemiştir. Davalı vekili ise, davacıya iddia edildiği gibi işveren tarafından azarlanıp boş bir kağıda imza atılması konusunda baskı yapılmadığını, 07.08.2012 tarihinde davacının işyerinden mesai saatinden önce mağazanın hiçbir yetkilisine haber vermeden ayrıldığını, halden sebze arabası geldiği için ve işyerinde çalışan bazı işçilerin sebze arabasını boşaltması gerektiği için işyerinden erken çıkan davacının mağaza müdürü tarafından aranarak "işyerinden neden kimseye haber vermeden erken çıktığı" sorularak diğer işçiler sebze arabasını boşalttığı için tezgahın boş kalacağı gerekçesiyle gelip tezgahın başında durmasının istendiğini, ancak davacının "ben artık işten çıktım akşam maç var ben maçı izleyeceğim, beni kimse geri getiremez" dedikten sonra işe ve işyerine küfür ederek telefonu kapattığını, bunun üzerine mağaza müdürünün olayı işverene bildirdiğini, şirket sahibinin de ertesi gün davacının çalıştığı markete giderek davacı ile görüştüğünü, davacının bu görüşmede "artık bu işyerinde çalışmak istemediğini" beyan ettiğini, işverenin ise davacının tecrübeli biri olmasından dolayı neden çalışmak istemediğini sorduğunu davacının "artık kimsenin yanında çalışmak istemediğini kendi işini kuracağını" söyleyerek işyerinden ayrıldığını, son zamanlarında işe sürekli olarak geç gelmeye başladığını, aynı zamanda işyerinde çalışan diğer arkadaşlarını işverene karşı örgütlemeye çalıştığını, işyerindeki davranışları nedeniyle işyerinde huzursuzluk çıkarmaya başladığını, bu durumun çalışma arkadaşları tarafından defalarca şirket sahibine söylendiğini ancak şirket sahibinin idare ettiğini, son olarak işyerine küfür etmesinin son nokta olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda işverence yapılan feshin haklı nedene dayandığı belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Öncelikle davalı işverenin cevap dilekçesinde dile getirdiği işçinin olumsuz davranışları ve işyerine hitaben küfür ettiğine dair dosyaya sunulmuş herhangi bir delil olmadığı görülmüştür. Davacının İşyerine küfür ettiğine dair savunmayı destekler yazılı delil sunulmadığı gibi dinlenen davalı tanıklarından Ç.. İ..'ın birinci elden olaya şahit olmaması, E.. U..'nın ise feshe konu olay ile ilgili beyanda bulunmayıp genel olarak zaman zaman küfürlü konuştuğunu beyan etmesi nedeniyle ifadesinin dikkate alınmaması gerekir. Diğer davalı tanığı A.. A.. ise mağaza sorumlusu olup davacının küfür ettiğini ve küfrün içeriğini beyan etmiş ise de söz konusu bu kişinin bu olaya ilişkin yazılı olarak belge tanzim etmemesi, küfre ilişkin tutanak tutulmaması, işçinin savumasının alınmaması ve işverence davadan 1 gün önce ve dava açılıp dava dilekçesi tebliğ edildikten 7 gün sonra dahi işe davet ihtarı göndermesi karşısında bu beyanlara da itibar edilmesi mümkün değildir. İşçinin devamsızlığı noktasında ise; davacı iş sözleşmesinin 08.08.2012 tarihinde işveren tarafından feshedildiğini iddia ederek bu davayı 6 gün sonra 14.08.2012 tarihinde açmıştır. Dava dilekçesi davalıya 24.08.2012 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu arada dava tarihinden 1 gün önce davalı işveren mazeret bildirimi için davacıya noter ihtarı keşide etmiş ancak bu ihtar davacı işçiye tebliğ edilememiştir. Daha sonra yani dava dilekçesinin tebliğinden 7 gün sonra 31.08.2012 tarihinde tekrar mazeret bildirimi için noter ihtarı keşide edilmiş olup bu noter ihtarı davacı işçiye 05.09.2012 tarihinde tebliğ edilmiştir. Mazeret ihtarında tebliğden itibaren 3 günlük süre tanınmış iken hizmet döküm cetvelinden 2 gün geçtikten sonra 07.09.2012 tarihinde de çıkışının yapıldığı görülmüştür. Hal böyle olunca davalının fesih nedeni olarak ileri sürdüğü hususların ispat edilemediği ve özellikle de devamsızlığın davacının iş sözleşmesinin feshedildiğini iddia ettiği 08.08.2012 tarihinden sonrasına ilişkin olması yanında dava açıldıktan 1 gün önce keşide edilen mazeret ihtarı ile bu tarihe kadar olan devamsızlıkların fesih gerekçesi yapılmadığı, dava açıldıktan sonra ise bir devamsızlıktan da bahsedilemeyeceği dikkate alınmalıdır. Dolayısıyla iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğine dair ispat külfeti davalı işveren tarafından yerine getirilmediği gibi yaklaşık 13 yıl kıdemi olan bir işçinin nedensiz yere işyerini terk edip gitmesinin de hayatın olağan akışına aykırılık oluşturduğu gerçektir. Mahkemece, yapılan işveren feshinin haksız olduğu kabul edilerek kıdem ve ihbar tazminatı isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmiş olması bozma nedenidir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında kendisini vekille temsil ettiren davacı taraf yararına takdir olunan 1.100,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 28.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.