Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava Türü : AlacakYARGITAY İLAMI Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan tüm temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı; iş akdinin 17/09/2013 tarihinde işverence haklı nedene dayanmadan ve gerekçe gösterilmeden feshedildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı, son ay 17 günlük ücret, ubgt, son yıla ait yıllık izin, fazla mesai ücretleri alacağını talep etmiştir. Davalı; işyerindeki yeniden yapılandırma çalışmaları kapsamında karşılıklı görüşülerek davacının işten çıkartıldığını, davacının feshin geçerli olduğunu kabul ederek imza attığını, ibraname başlıklı belgede görüldüğü gibi alacaklarının hesaplandığını ve miktar üzerinde mutabık kalındığını, maaş, asgari geçim indirimi, yıllık izin ücreti ve hafta tatili ücreti toplamı olan 1.228,96 TL'nın davacının banka hesabına ödendiğini, ayrıca ihbar ve kıdem tazminatına mahsuben 1.010,00 TL elden ödeme yapıldığını beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı işçinin ulusal bayram genel tatil ve fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Ulusal bayram genel tatil ve fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen ulusal bayram genel tatil fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Ulusal bayram genel tatil ve Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, ulusal bayram genel tatil ve fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de ulusal bayram genel tatil ve fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. İmzalı ücret bordrolarında ulusal bayram genel tatil ve fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır. Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Yasanın 68 inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir. Ulusal bayram genel tatil ve fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca son yıllarda takdiri indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak ulusal bayram genel tatil ve fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir. Yapılacak indirim, işçinin çalışma şekline ve işin düzenlenmesine ve hesaplanan fazla çalışma miktarına göre taktir edilmelidir. Hakkın özünü ortadan kaldıracak oranda bir indirime gidilmemelidir. Somut olayda; davacı, günlük 9,5 saat çalıştığını, tüm milli bayramlarda da mesai yaptığını ancak fazla mesai ve ulusal bayram genel tatil ücretlerinin ödenmediğini iddia etmiş, davalı taraf ise davacının tüm hak ve alacaklarının ödendiğini savunmuştur. Yargılama aşamasında dinlenen davacı tanığı “yaklaşık 1,5 yıl çalıştıktan sonra 2010 yılının yaz mevsiminde işten ayrıldım. Davacı hafta içi 5 gün 08.00-18.00 saatleri arasında çalışıyordu. Haftada 2 gün günde 2-3 saat fazla mesai yapıyordu. Ayda 1 Cumartesi günü de 08.00-18.00 saatleri arasında çalışıyordu. 45 dakika yemek molası vardı, başkaca dinlenme süresi yoktu. Sadece Cuma günleri erkekler için öğlen arası dinlenmesi 1,5 saate çıkarılıyordu. Bu da Cuma namazı sebebiyle idi. Pazar günü çalışma yoktu. 2009 yılı Ramazan bayramında birlikte 1 gün çalıştık. Onun dışında dini bayramlarda çalışma olmadı. Ulusal Bayramlarda, yılbaşı ve 1 Mayıs tatillerinin tamamında çalıştık.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı tanığının beyanlarına göre davacının haftanın 5 günü 08:00-18:00 saatleri ve ayda 1 cumartesi günü de 08:00-18:00 saatleri arasında çalıştığı kabul edilerek ayda 9 saat fazla çalışma ve dini bayramlar hariç remi ve genel tatillerde mesai yaptığı kabul edilmiştir. Ancak davacı tanığı 2010 yılının yaz ayı başlangıcına kadar 1,5 yıl davalı işyerinde çalıştığını beyan etmekle, davacının fazla mesaisinin ve ulusal bayram genel tatil çalışmalarının davacı tanığının işyerinde çalıştığı dönem kapsamında davacı tanığı beyanına göre kalan kısmının ise davalı tanıklarının beyanlarına göre belirlenmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulması hatalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 25/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.