Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11403 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 2651 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi :İş MahkemesiDava Türü : AlacakYARGITAY İLAMI Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı, davalı nezdinde çalıştığı süre boyunca fazla mesai ücretleri, hafta tatili çalışma ücretini ve ulusal bayram ve genel tatillerdeki çalışmasına ilişkin ücretlerini alamadığını, bazen günde 18 saate varan sürelerde çalıştığını beyanla işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı davacı ile yapılmış sözleşme hükümlerine göre, kararlaştırılmış ücret içinde fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil çalışma ücretinin var olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı işçinin ulusal bayram genel tatil ile hafta tatili çalışması ve fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Ulusal bayram genel tatil ile hafta tatili çalışmas?? ve fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen ulusal bayram genel tatil ile hafta tatili çalışması ve fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Ulusal bayram genel tatil ile hafta tatili çalışması ve fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, ulusal bayram genel tatil ile hafta tatili çalışması ve fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre deulusal bayram genel tatil ile hafta tatili çalışması ve fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. İmzalı ücret bordrolarında ulusal bayram genel tatil ile hafta tatili çalışması ve fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır. İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemiz, 270 saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabul etmektedir. Günlük çalışma süresinin onbir saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı, zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir. Yine işçilerin gece çalışmaları günde yedibuçuk saati geçemez (İş Kanunu, md. 69/3). Bu durum günlük çalışmanın, dolayısıyla fazla çalışmanın sınırını oluşturur. Gece çalışmaları yönünden, haftalık kırkbeş saat olan yasal çalışma sınırı aşılmamış olsa da günde yedibuçuk saati aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti ödenmelidir. Dairemizin kararları da bu yöndedir. Fazla çalışma yönünden diğer bir yasal sınırlama da, İş Kanununun 41 inci maddesindeki, fazla çalışma süresinin toplamının bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamayacağı şeklindeki hükümdür. Ancak bu sınırlamaya rağmen işçinin daha fazla çalıştırılması halinde, bu çalışmalarının karşılığı olan fazla mesai ücretinin de ödenmesi gerektiği açıktır. Yasadaki sınırlama esasen işçiyi korumaya yöneliktir. Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Yasanın 68 inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir. Ulusal bayram genel tatil, hafta tatili ve fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca takdiri indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak ulusal bayram genel tatil, hafta tatili ve fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir. Yapılacak indirim, işçinin çalışma şekline ve işin düzenlenmesine ve hesaplanan fazla çalışma miktarına göre taktir edilmelidir. Hakkın özünü ortadan kaldıracak oranda bir indirime gidilmemelidir. Somut olayda; davacı bazen 18 saate varan sürelerle, ulusal bayram genel tatil günlerinde de aynı şekilde 07:00-24:00 saatleri arasında çalıştığını, pazar günü çalışmalarının ise 2 haftanın bir gününde aynı şekilde devam ettiğini iddia etmiş, davalı taraf ise davacının, kendisinin tanık olarak dinlendiği beyanında, işyerinde genel olarak 8 saat çalıştığını, nadiren 9 saat çalışmalarının olduğunu 2 sene içinde hafta sonlarında 2 defa ancak çalıştıklarını hafta sonu çalıştıklarında hafta içinde 1 gün izin verildiğini, dini bayramlarda hiç çalışmadığını belirttiğini savunmuştur. İskenderun 1. İş Mahkemesinin 2013/3 E. sayılı dosyası ile davalı aleyhine açılan ve benzer taleplerin olduğu dosya kapsamında tanık olarak alınan ifadesinde davacı “ 2010 yılından beri davalı işyerinde, labaratuvar memur yardımcısı olarak çalışırken şu an labaratuvar memuru olarak çalışmaktayım bu nedenle davacıyı tanırım. Mesai sabah 08'de başlar, akşam 18'de biterdi. Ancak bu saati aşan çalışmalarımız çok nadir olmuştur. Bu şekilde saat 18'i aşan çalışmalarımız ayda bir defa dahi olmuyordu. Mesaide bir saat yemek molası veriliyordu. Bunun dışında başkaca ara dinlenme yapılmıyordu. Haftanın 6 günü çalışıyordu. Davacı pazar günleri hafta tatilini kullanıyordu. Cumartesi sabah 08'de geliyordu, saat 13'de mesai bitiyordu. Milli bayramlarda ve dini bayramlarda davacı mesai yapmıyordu. Bende davacıyla aynı pozisyonda çalışmaktayım, dini ve milil bayram günlerinde mesai yapmamaktayım, ancak yardımcı personellerimiz bu bayram günlerinde genel tatil günlerinde iş olması halinde mesai yapmaktadırlar.” demiştir. Davacının bu beyanı o dosyada dikkate alınmamış olsa bile mahkeme önünde ikrar mahiyetinde olup kendisini bağlar. Hesaplamaların davacının bu beyanına göre yapılması gerekirken davacı tanık beyanlarına itibarla yapılmış olması hatalı olup bozma nedenidir. O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 25/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.