Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11400 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 2645 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi :İş Mahkemesi Dava Türü : AlacakYARGITAY İLAMI Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan tüm temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı; işçilik alacakları ödenmediği için ve ücret alacağının düzensiz ve parça parça ödenmesi, primlerinin asgari ücretten yatırılması nedenleriyle iş akdini haklı olarak feshettiğini iddia ederek kıdem tazminatı, ücret, ulusal bayram genel tatil, yıllık izin, fazla mesai ücretleri alacağını talep etmiştir. Davalı; davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır. İşyerinde üst düzey yönetici konumda çalışan işçi, görev ve sorumluluklarının gerektirdiği ücretinin ödenmesi durumunda, ayrıca fazla çalışma ücretine hak kazanamaz. Bununla birlikte üst düzey yönetici konumunda olan işçiye aynı yerde görev ve talimat veren bir başka yönetici ya da şirket ortağı bulunması halinde, işçinin çalışma gün ve saatlerini kendisinin belirlediğinden söz edilemeyeceğinden, yasal sınırlamaları aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti talep hakkı doğar. O halde üst düzey yönetici bakımından şirketin yöneticisi veya yönetim kurulu üyesi tarafından fazla çalışma yapması yönünde bir talimatın verilip verilmediğinin de araştırılması gerekir. İşyerinde yüksek ücret alarak görev yapan üst düzey yöneticiye işveren tarafından fazla çalışma yapması yönünde açık bir talimat verilmemişse, görevinin gereği gibi yerine getirilmesi noktasında kendisinin belirlediği çalışma saatleri sebebiyle fazla çalışma ücreti talep edemeyeceği kabul edilmelidir. Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Yasanın 68 inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir. Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca son yıllarda takdiri indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir. Yapılacak indirim, işçinin çalışma şekline ve işin düzenlenmesine ve hesaplanan fazla çalışma miktarına göre taktir edilmelidir. Hakkın özünü ortadan kaldıracak oranda bir indirime gidilmemelidir. Somut olayda; davacı, işyerinde saat 05.00 – 05.30’dan, ortalama 21.00'e kadar çalıştığını ancak fazla mesai ücretlerinin ödenmediğini iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Yargılama aşamasında dinlenen davacı tanıklarından ....“Sabah 06.00-07.00 saatleri arasında işe başlardık, bitiş saati belli değildi. Günlük en az 17-18 saat çalışırdık”, ... “biz 7 gün 24 saat çalışırdık”, ... ise “Davacının mesaisi sabah saat 08:00'de başlayıp akşam 19:00'da bitiyordu ancak zaman zaman iş bitiminin 22:00'yi bulduğu oluyordu. Haftada yaklaşık 2 gün bu şekilde fazla mesai yapıyordu.” şeklinde beyanda bulunmuşlardır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı tanıklarının beyanlarına göre davacının haftanın 6 günü 06:30-21:00 saatleri ve ayda 2 pazar günü de 06:30-21:00 saatleri arasında çalıştığı kabul edilerek haftada 35,75 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilmiştir. Ancak davacı tanıklarından Hamit ve Hanen'in çalışma süresine ilişkin beyanları hayatın olağan akışına uygun olmayıp soyut niteliktedir. Bu durumda yapılacak olan iş, tanık Kasım'ın beyanlarının tüm dosya kapsamı ile birlikte değerlendirilerek davacının yaptığı fazla mesai saatlerinin belirlenerek bir hüküm kurulmasıdır. Hatalı değerlendirme ile karar verilmesi bozma nedenidir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 25/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.