Taraflar arasında kadastro tesbitine itirazdan doğan dava sonucunda yerel mahkemesince oluşturulan hükmün, yasal süresinde ilgilileri tarafından temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine DAVA DOSYASININ ADALET BAKANLIĞI ARACILIĞIYLA, YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA gönderilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gönderilen dava dosyasının tevzien dairemize intikal etmiş olmakla; Tetkik Hakiminin sözlü açıklamaları dinlendi, dosyadaki raporu okundu; Dava ve temyize konu 136 ada 20 parsel sayılı taşınmaz hakkında, Kadastro Mahkemesine açılan 2006/191 E.K. sayılı dava dosyasının dayanağı davanın yapılan yargılaması sırasında, 5.2.2007 günlü duruşma oturumunda, davacı Emine Gürsu'nun açtığı davadan kayıtsız koşulsuz feragat ettiği, bu doğrultudaki beyanını usulün 151. maddesi hükmü uyarınca yöntemine uygun biçimde belgelendirdiği, anılan taşınmaz hakkında davacı Rasık Kaya tarafından da 2006/129 esasında kayıtlı dava dosyasının dayanağı davanın açıldığı, dava dosyalarının usulün 43 ve onu izleyen maddeleri hükmü uyarınca yöntemine uygun olarak birleştirildiği, davacı Rasık Kaya'nın açtığı davanın yargılaması sırasında davalı Mehmet Kısa'nın 7.6.2007 günlü oturumda davalının kendisine yöneltilen davayı yöntemine uygun şekilde kayıtsız koşulsuz kabul ettiği, bu doğrultudaki beyanını da usulün 151. maddesi hükmü uyarınca belgelendirdiği, mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgiler ve dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Kural olarak davalardan biri hakkında verilecek hükmün diğer davanın sonucunu etkileyeceği tartışmasızdır. Hal böyle olunca, davalar arasında usulün 43 ve onu izleyen maddeleri hükmünde öngörülen fiili ve hukuki irtibatın varlığı kuşkusuzdur. Nitekim bu olgu dikkate alınarak mahkemece dava dosyaları da birleştirilmiştir. Nevarki, davacı Rasık Kaya tarafından davalı Mehmet Kısa aleyhine açılan dava dosyası ile davacı Emine Gürsü tarafından davalı Mehmet Kısa aleyhine açılan dava dosyaları birleştirildiği halde, birleştirilen davalardan davacı Rasık Kaya'nın tesbit maliki davalı Mehmet Kısa aleyhine açtığı dava hakkında hüküm yerinde olumlu yada olumsuz bir karar verilmemiştir. Öğretide ve yerleşik Yargıtay uygulamasında kararlılık kazanan görüşlere göre davaların usulün 43 ve onu izleyen maddeleri hükmü uyarınca koşullarının varlığı halinde davaların birleştirilmesi zorunlu olup bu olgu sağlıklı sonuca varmanın ve dava ekonomisine uymanın temel koşullarındandır. Az yukarıda vurgulandığı gibi yerel mahkemece de bu olgular gözönüne alınarak davalar fiili ve hukuki irtibat nedeniyle birleştirilmiştir. Kural olarak, davalar birleştirilse de bağımsızlıklarını korurlar. Hal böyle olunca yerel mahkemenin her bir dava hakkında karar yerinde olumlu yada olumsuz hüküm oluşturulması zorunludur. Gerçekten sicillerin doğru tutulmasından devlet, dolayısıyla hazine sorumludur. Kadastronun amacı taşınmazların geometrik durumlarını, yüzölçümlerini ve hak sahiplerini belirlemek ve infazı mümkün doğru sicil oluşturmaktan ibarettir. Mahkemece bu olgular gözardı edilerek ve davacı Rasık Kaya tarafından davalı Mehmet Kısa aleyhine açılan dava hakkında karar yerinde olumlu yada olumsuz bir hüküm kurulmamış olması isabetsiz, yazılı emir yoluyla Yüksek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının öne sürdüğü temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile H.U.M.K.nun 427/6. maddesi hükmü uyarınca anılan hükmün KANUN YARARINA BOZULMASINA, Kararın onaylı bir örneğinin Adalet Bakanlığınca Resmî Gazete’de yayınlanmak üzere, onaylı bir örneğinin de Yüksek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına, dava dosyasının ise yerel mahkemesine gönderilmek üzere Yüksek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 18/3/2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.