Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11067 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 494 - Esas Yıl 2015





Mahkemesi : İskenderun 1. İş MahkemesiTarihi : 16/04/2013Numarası : 2011/12-2013/497YARGITAY İLAMITaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,2-Davacı vekili, müvekkilinin emeklilik nedeni ile iş akdini feshettiğini beyanla kıdem tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davacının davalı Belediye işçisi olmadığını, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Taraflar arasında davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.Somut olayda, davacı fazla çalışma ücretlerinin ödenmediğini belirterek fazla çalışma isteğinde bulunmuştur. Ancak, dava dilekçesinde hangi süre içerisinde fazla çalışma yaptığına ilişkin herhangi bir açıklamada bulunmamıştır. Davacı tanıkları da hesaplamaya esas olabilecek somut bir çalışma saati belirtmemişlerdir. Ancak hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının yaptığı işin gereği olarak günde 2 saat haftada 14 saat fazla çalışma yaptığı varsayımıyla hesaplama yapılmıştır. Oysa fazla çalışma yaptığını ispat külfeti davacı işçi üzerinde, yapılan fazla çalışma ücretinin ödendiğini ispat külfeti ise davalı işveren üzerindedir. Davacı işçi fazla çalışma yaptığını somut delillerle ispatlayamadığına göre fazla çalışma alacağı isteğinin reddine karar vermek gerekirken kabulü isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.3-6100 sayılı HMK 26. maddesine göre hâkim, kanundaki istisnalar saklı kalmak kaydıyla, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Davacı dava ve ıslah dilekçesinde kıdem tazminatı dışında kalan alacaklarının yasal faiziyle tahsilini talep etmiştir. Talep gereği fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti ve ulusal bayram ve genel tatil ücretinin en yüksek mevduat faizini aşmamak üzere yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar vermek gerekirken en yüksek mevduat faizi ile tahsiline karar verilmesi HMK 26. maddesindeki taleple bağlılık ilkesine aykırı olup kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 04.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.