Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11049 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 16761 - Esas Yıl 2016





Mahkemesi :İş MahkemesiDava Türü : AlacakYARGITAY İLAMITaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:1- Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine. 2- Davacı, davalı işyerinde işçi olarak çalışırken iş akdinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğinden bahisle kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.. Davalı, davacının iş akdinin haklı nedenle sonlandırıldığını, tüm haklarının ödendiğini hiçbir alacağı olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştirMahkemece, davalı ...’nın sorumluluğu 26.06.2010 tarihinde Maden Kanununda yapılan değişiklik nedeniyle bu tarihe kadar olmak üzere davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Davalı ...’nın işçilik alacaklarından sorumluluğu taraflar arasında tartışmalıdır.İşyerinin tamamının veya bir bölümünün hukukî bir işleme dayalı olarak başka birine devri işyeri devri olarak tanımlanabilir. 4857 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinde, işyerinin bir bütün olarak veya bir bölümünün hukukî bir işleme dayalı olarak başkasına devri halinde mevcut iş sözleşmelerinin devralana geçeceği düzenlenmiştir. Bu anlatıma göre, alt işverence asıl işverenden alınan iş kapsamında faaliyetini yürüttüğü işyerinin tamamen başka bir işverene devri 4857 sayılı İş Kanununun 6 ncı maddesi kapsamında işyeri devri niteliğindedir. Dairemizin kökleşmiş içtihatları da bu yöndedir.İşyeri devri halinde kıdem tazminatı bakımından devreden işveren kendi dönemi ve devir tarihindeki son ücreti ile sınırlı olmak üzere sorumludur. 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden, 4857 sayılı Yasanın 6 ncı maddesinde sözü edilen devreden işveren için öngörülen iki yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı bakımından söz konusu olmaz. O halde kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanmalı, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir.Feshe bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden son işveren sorumlu olup, devreden işverenin bu işçilik alacaklarından herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.İşyerinin devredildiği tarihe kadar doğmuş bulunan ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücretlerinden 4857 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca devreden işveren ile devralan işveren müştereken müteselsilen sorumlu olup, devreden açısından bu süre devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlıdır. Devir tarihinden sonraki çalışmalar sebebiyle doğan sözü edilen işçilik alacakları sebebiyle devreden işverenin sorumluluğunun olmadığı açıktır. Bu bakımdan devirden sonraya ait ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücreti gibi işçilik alacaklarından devralan işveren tek başına sorumlu olacaktır.Somut olayda mahkemenin yıllık izin ve 2010 sonrasında doğan alacaklardan ...’nın sorumlu olmayacağı kabulü doğru ise de, kıdem tazminatı yönünden kabulü hatalıdır. Mahkemece, “her ne kadar 3213 sayılı Maden Kanunu'na 10.06.2010 tarihinde 5995 sayılı Kanunun 17.maddesi ile eklenen Ek 7. maddesinde "maden ruhsat sahiplerinin, ruhsat sahalarının bir kısmında veya tamamında üçüncü kişilerle yapmış oldukları rödovans sözleşmelerinde, bu alanlarda yapılacak madencilik faaliyetlerinden doğacak İş Kanunu, İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili idari, mali ve hukuki sorumluluklar rödovansçıya aittir. Ancak bu durum ruhsat sahibinin Maden Kanunundan doğan sorumluluklarını ortadan kaldırmaz" hükmünü öngörmüş ise de davacının çalışma süresi gözetildiğinde Maden Kanunundaki değişikliğin yürürlük tarihi olan 24.06.2010 tarihine kadar olan işçilik alacaklarından davalı ... Genel Müdürlüğünün rödovans sözleşmesindeki hükümler gereği kontrol yetkisi olduğundan asıl işveren olarak sorumlu tutulması gerektiği, bu noktada davalı ... Genel Müdürlüğünün fesih tarihi itibariyle doğan feshe bağlı haklar olan kıdem tazminatı ve yıllık izin ücret alacağı ile 24.06.2010 tarihinden sonra doğduğu anlaşılan ücret alacaklarından sorumluluğunun bulunmadığı” kabul edilmiştir. Ancak ... yasal düzenleme gereği, denetim yetkisi sebebiyle kıdem tazminatından 23.08.2006- 26.06.2010 dönemini kapsar şekilde asıl işveren gibi kendi dönemindeki ücret seviyesiyle sınırlı olarak sorumludur. Mahkemece bu husus göz ardı edilerek iş akdinin 27.02.2013 tarihinde feshedilmiş olması nedeniyle kıdem tazminatında da sorumlu olmayacağı kabulü hatalıdır.3- Yargılama giderinden sorumluluk ve taraflar lehine hükmedilen avukatlık ücreti hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.6100 sayılı HMK’nın yargılama giderlerini düzenleyen 326.maddesine göre Yasada açıkça yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinden, aleyhine hüküm verilen taraf sorumludur. Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır. Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarını da kararlaştırabilir. Davalı, davanın açılmasına kendi hâl ve davranışıyla sebebiyet vermemiş ise yargılama giderinden sorumlu tutulmaz. Somut olayda, davanın devamı sırasında 06.08.2013 tarihinde davalı ... tarafından 100,00 TL ücret, 472,16 TL yıllık izin ücreti ve 907,55 TL kıdem tazminatı olmak üzere 1.479,71 TL ödenmiştir. Mahkemece bu ödeme alacaklardan mahsup edilerek hüküm kurulmuş ve ödemeler nedeniyle davanın kısmen kabulüne karar verilerek yargılama gideri taraflar arasında bölüştürülmüş, davalılar yararına avukatlık ücretine karar verilmiştir. Ancak davalı ... şirketinin dava açılmasına sebebiyet verdiği, reddedilen kısmın da 181,79 TL'sının zamanaşımı ve 1.479,71 TL'nın dava devam ederken yapılan ödemeler nedeniyle olması birlikte değerlendirildiğinde, davanın 1.479,71 TL'lık bölümü yargılama sırasında ödenip konusuz kaldığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına karar vermek gerekirken reddine karar verilmiş olması davalıların yargılama giderinden sorumluluklarının sadece zamanaşımı nedeniyle reddedilen miktarla sınırlı olarak kabul edilmesi ve yararlarına avukatlık ücretine hükmedilirken de bu hususun gözönünde tutulması gerekirken yapılan ödeme nedeniyle reddedilen kısmın da kabul-ret oranın tespitinde dikkate alınarak yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 23/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.