Mahkemesi : İzmir 5. İş MahkemesiTarihi : 30/12/2014Numarası : 2013/355-2014/845YARGITAY İLAMITaraflar arasındaki dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi süresi içinde davacı vekili tarafından istenilmekle, duruşma için tebliğ edilen 02.06.2015 günü belirlenen saatte temyiz eden davacı S.. G.. vekili Av.N.. N.. ile karşı taraftan davalı .. İş Kollektif Şirketi vekili Av.M.. S.. A.. geldi. Gelenlerin huzuru ile duruşmaya başlandı. Duruşmada hazır bulunan tarafların sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyadaki belgeler incelendi. Gereği görüşüldü:1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,2-Davacı, davalı işyerinde 9 yılı aşkın süre ile kalıpçı olarak aylık net 900,00 TL ücret ile çalıştığını, sigorta bildirimlerinin gerçek ücreti üzerinden yapılmaması, fazla çalışma ve genel tatil çalışma karşılığı ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini belirterek kıdem tazminatı ile yıllık izin, fazla çalışma, genel tatil ve ücret alacağının tahsilini talep etmiştir. Davalı, davacının asgari ücret ile çalıştığını, devamsızlık nedeniyle iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu uyarınca davacının iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiği, yıllık izin ile fazla çalışma ve genel tatil alacağı bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece, davacının fazla çalışma ve genel tatil alacakları hüküm altına alınırken ½ oranında hakkaniyet indirimi uyguladığı görülmüştür. Davacının kıdemi, yaptığı iş ve işin nitelikleri dikkate alındığında hakkın özünü etkileyecek şekilde 1/2 oranında hakkaniyet indirimi yapılması hatalı olup bozmayı gerektirir. 3- Davalı tarafından yapılan ıslah işlemi taraflar arasında çekişme konusudur. Davalı, cevap dilekçesinde zamanaşımı def'inde bulunmamıştır. Bilirkişi tarafından hesaplama yapılması üzerine davalı ilk olarak 17.03.2014 tarihli dilekçesinde zamanaşımı def'i ileri sürmüş olup itirazlar nedeniyle alınan ek raporda da zamanaşımı def'inin süresinde ileri sürülmediği gerekçesiyle dikkate alınmadığı görülmüştür. Alınan ilk rapor sonrası davacı vekili, davasını 14.04.2014 tarihide ıslah harcı ödemek suretiyle ıslah etmiş, ıslah dilekçesi davalıya duruşmada tebliğ edilmiştir. Davalı vekili 10.10.2014 tarihinde yanı davacının ıslah harcını yatırdığı tarihten 6 ay sonra ıslah harcı ödemek suretiyle HMK'nun 176 vd maddeleri uyarınca savunmasını zamanaşımı, itirazlar, davanın ıslahı ve bilirkişi raporuna itirazları noktasında ıslah ettiğini bildirmiş, takip eden ilk duruşma olan 19.11.2014 tarihli duruşmada da sözlü olarak tekrarlamıştır. Mahkeme bunun üzerine 2.kez ek rapor aldırmış olup ek raporda ise zamanaşımı def'i gözetilerek hesaplama yapılmıştır. Yukarıda da belirtildiği üzere davacının, ıslah dilekçesi davalı vekiline 24.03.2014 tarihli duruşmada elden tebliğ edilmiş, aradan 4 duruşma ve yaklaşık 6-7 ay geçtikten sonra ilk olarak 10.10.2014 tarihli yazılı dilekçe ile 19.11.2014 tarihli duruşmada sözlü olarak da zamanaşımı def'i yönünden beyanlarda bulunmuş, davacı vekilinin buna muvafakat etmediği somut olayda, davalı vekilince ıslah işleminin 6100 sayılı HMK'nun 182.maddesi uyarınca davayı uzatmaya yönelik olduğu sonucuna varılmakla ıslah işlemi dikkate alınmadan karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile mevcut şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, Yargıtay duruşmasında kendisini vekille temsil ettiren davacı taraf yararına takdir olunan 1.100,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 02.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.