Mahkemesi : KDZ.Ereğli 1. İş MahkemesiTarihi : 06/02/2013Numarası : 2010/949-2013/100 Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü: 1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine, 2-Davacı, 01.01.1997 -31.3.2010 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde kalıp sıva ustası olarak sürekli çalıştığını son işverenin şirket olduğunu, daha öncesinde çalıştığı Ş.. A.. ile şirket arasında organik bağ olduğunu haksız olarak iş akdinin feshedildiğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin alacaklarını talep etmiştir. Davalı, davacının çalıştığı işverenlerin müvekkil şirketle bağlantısının olup olmadığının araştırılmadığını, şirket ile Şaban Arslan’ın ayrı ayrı faaliyet göstermeleri nedeniyle Ş.. A..’ın hala müteahhitlik faaliyetine devam edip etmediğinin, SGK ve ilgili Ticaret Odasından araştırılması gerektiğini, davacının şirketi ibra ettiğinden davanın reddini talep etmiştir. Mahkeme, davacının talep ettiği dönemde davalı işyerinde çalışmaya başlayıncaya kadar davalı şirketin ortakları olan gerçek kişiler yanında çalıştığı, sonrasında bu gerçek kişilerin şirketleşerek davalı işyerini kurmaları üzerine davacının davalı işyerinde çalışmaya devam ettiği, seri halde dava açan davalı işçilerinin aynı tarihlerde aynı işyerlerinde çalışıyor gösterilmelerinin ve aynı tarihlerde işe giriş çıkışlarının bildirilmesinin de davacının sürekli olarak davalıya bağlı bir şekilde çalıştığını gösterdiği, bu haliyle işyeri devrinden söz edilmesi gerektiğinden davalı şirketin davacının önceki çalışmalarından da sorumlu olduğu, davacının davalı yanındaki çalışmaları sırasında kısa süreli kesintiler bulunmakta ise de, 1475 sayılı Kanunun 14/2 maddesinde işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürenin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğinin hükme bağlandığı, aynı işverene ait bir veya değişik işyerlerinde çalışılan süre için kıdem tazminatı ödenmemişse bu sürenin aynı işverende geçen sonraki hizmet süresine eklenerek son ücret üzerinden kıdem tazminatının hesaplanması gerektiği, hizmet döküm cetvelinde bildirilen sigorta süresinin esas alındığını, dosyaya sunulan ibranamenin matbu olması, boş yerlerin sonradan doldurulması, ödeme belgelerinin dosyaya ibraz edilmemesi nedeniyle itibar edilmediği belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında davacının hizmet süresine ilişkin uyuşmazlık bulunmaktadır. Somut olayda davacı 1.1.1997-31.3.2010 tarihleri arasında tam süreli ve kesintisiz olarak öncesinde şirketin şimdiki ortaklarından Ş.. A..’ın yanında ve onun yaptırdığı inşaatlarda çalışmaya başladığı, daha sonra ise Ş.. A..’ın şirketleşmesi nedeniyle davalı şirket nezdinde çalışmaya devam ettiği belirtmiştir. Davalı ise davacının çalışmasının sadece kendi nezdinde geçen süre olduğunu, bunun dışındaki çalışmalardan sorumlu tutulamayacağını savunmuştur. Mahkemece davalı şirket ile davacının daha önce yanında çalıştığı Ş.. A.. gerçek kişi işvereni arasında, gerçek kişinin şirketleşmesi nedeniyle işyeri devrinin kabul edilmesi gerektiği ve davacının sadece hizmet döküm cetvelinde bildirilen çalışması esas alınarak davacının 8 yıl 7 ay 12 gün kıdeminin olduğu kabul edilerek alacakların kabulü yoluna gidilmiştir. Davacının hizmet döküm cetveli incelendiğinde, çalışmasının 1.1.1997 tarihinde Ş.. A.. nezdinde başladığı, 31.3.2010 tarihinde ise işten çıkışının E.. İnşaat Şirketinden verildiği, davalının dosyaya sunduğu 06.04.2010 tarihli ibraname de davacının çalışmasının 20.1.2007-31.3.2010 tarihleri arasında geçtiği kabul etmiştir. Davalı temsilcisi olarak beyanı ve dilekçesi dosya içinde bulunan Ş.. A.., davacının ilk işe girişinden itibaren farklı işyerlerinde bildirimleri olsa da kendi işçisi olduğunu ve ücretini kendisinin ödediğini kabul etmiş olup, Ş.. A..’ın daha sonra oğulları ile birlikte şirket kurarak aynı işçileri çalıştırmaya devam ettiği de dosya kapsamı ile sabittir. Davalı tanığı E..E.. ise, işveren yanında muhasebeci olarak çalıştığını, inşaatlar başladığında işçilerin sigorta girişlerini yaptığını, inşaat bitiminde ise çıkışlarını yaptığını belirtmiştir. Davacının hizmet döküm cetveline göre, bildiriminin olmadığı dönemlerin incelenmesinde bazen 1 yıla yakın boşluklar olduğu, emeği ile geçinen ve başka gelirinin bulunduğuna dair dosyada iddia ve bilgi bulunmayan davacının kesintili dönemlerde başka işyerinden de bildiriminin olmamasına göre davalı nezdinde çalışmasının devam ettiği ancak sigorta bildirimin yapılmadığının kabulü zorunluluk arz etmektedir. Hal böyle olunca, davacının inşaat işçisi olup, her dönem işverenin talimatı doğrultusunda işe başladığı ve onun emrine amade olarak beklediği, davaya konu çalışma döneminde kesintisiz çalıştığını tanık beyanları ile ispat etmiş olduğu, bu nedenle davacının kıdemine esas çalışmasının 1.1.1997- 31.3.2010 arası kesintisiz ve sürekli olduğunun kabul edilmesi gerekecektir. Mahkemece, davacının çalışma süresini, ilk işe girişinden son çıkış tarihine kadar takvim yılı hesabına göre alan bilirkişi raporu yerine, sadece hizmet döküm cetvelinde belirtilen gün sayısı ile sınırlı tutan rapora üstünlük tanıyarak hükme esas alması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıya yükletilmesine, 27.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.