Mahkemesi : Karabük İş MahkemesiTarihi : 21/10/2014Numarası : 2014/251-2014/304YARGITAY İLAMITaraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı Sağlık Bakanlığı vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:1-Dosyadaki yazılara, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma ilamına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına göre davacı ve davalı Bakanlığın aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının yerinde olmaması nedeni ile reddine,2-Davacı vekili davacının davalı Bakanlığın asıl işverenliğinden en son diğer davalı şirket işçisi olarak çalışırken iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğini iddia ederek kıdem tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının davalılardan tahsilini talep etmiştir.Davalılar davanın reddini istemişlerdir.Mahkemece istek kısmen hüküm altına alınmış, davalı Bakanlık vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 27.01.2014 tarihli ilamı ile özetle, “... Somut olayda, davacı vekili, bilirkişi raporunun dosyaya sunulmasından sonra 27.12.2012 tarihli duruşmada davasını ıslah etmek üzere mahkemeden talepte bulunmuş, mahkemece kendisine iki haftalık süre verilmiştir. Davacı, kendisine verilen iki haftalık sürenin içinde ancak yasal bir haftalık süre geçtikten sonra 16.2.2012 tarihinde davasını ıslah etmiş ve harcını da aynı gün yatırmış, mahkemece de ıslah edilen değerler üzerinden hüküm kurulmuştur. Ne var ki süresinde yapılmayan ıslaha değer verilerek hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. 3-Ayrıca, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun "taleple bağlılık ilkesi" başlığını taşıyan 26. maddesinde "Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir." hükmüne yer verilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde kullanılmayan yıllık izin talebini bildirirken 2004-2006 yılları arasında 7 şer gün ve 2010 yılından 9 gün 2011 yılından 21 gün izin hakkının kullandırılmadığını açıkça bildirmiştir. Buna rağmen mahkemece, bilirkişi tarafından talep gözetilmeyerek “hizmet süresi 23.7.2004-12.7.2011 arası 6 yıl 11 ay 20 gündür. Hak edilen izin = 90 gün olup bunun 14 günü kullandığı, kullanılmayan izin süresinin 76 gün olduğunu” kabul ederek yaptığı hesaplamanın talebin aşılması suretiyle hükme esas alınması isabetsiz olmuştur. “ gerekçeleri ile bozulmuştur.Mahkeme bozma kararına uymuş, süresinden sonra yapılan ıslaha değer vermeden isteği kısmen hüküm altına almıştır.Mahkemenin hükmüne uyduğu bozma ilamında yıllık izin açısından, davacı vekilinin dava dilekçesindeki açıklama ve kabulünün dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Mahkemece bozma sonrası kurulan hükümde 717,57TL yıllık izin ücreti kabul edilip fazlası reddedilmiş ise de, mahkemenin bu konudaki kabulü denetime elverişli değildir. Davacının kullanılmayan yıllık izin süresi ve ücreti bozma ilamına göre gerekirse ek hesap raporu alınarak belirlenmeli, sonucuna göre alacak hakkında karar verilmelidir.3-Davanın kısmen reddedilmesi nedeni ile hükmedilen avukatlık ücretinin her iki davalıya verilmesi gerekirken sadece davalı .. İnş. Temz. Taah. Tic. A.Ş.'ne verilip davalı Bakanlık yararına avukatlık ücreti takdir edilmemesi doğru olmamıştır. Davanın reddedilen kısmı üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap edilecek avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesi yönünde hüküm kurulmalıdır.O halde davacı ile davalı Bakanlık vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 01.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.